7 entry daha
  • uzun suredir izmir semalarından ayrı kalınca insanin ilk yaptığı şey söyle bir konak turu yapmak olur. hasan tahsin heykeli bellenir, saat ayarı yapılır, güvercinlerin ardından koşan veletler izlenir, ykm önünde bekleyen güzel kızlar söyle bir süzülür. ama geçerken mutlaka çınar sineması afişlerine söyle bir bakılır-dı. bakalım bizim emektarda ne oynuyor diye. nerdeyse bir demirbasdi çınar sineması konak için. gerçi su bir gerçekti ki son 4-5 yıldır öyle güncel filmler oynamıyordu; ya birkaç ay önce oynamış filmleri gösterirdi ya da nerdeyse hiç duyulmamış filmleri. izlemeyi çok isteyip bir turlu denk getiremediğiniz filmleri yakalama sansı doğardı, sanki ikinci bir şans verilmiş gibi sevinirdi insan. yalnız bir sinema değil çoğu insan için bir aniydi çınar sineması; izmir’de o zamanlar eli ayağı düzgün salonu olan nadir ve merkezi bir sinema olduğundan çoğu sinema izleyicisi için tercih edilendi. şahsen ben ilk sinemasal deneyimlerimi hep orda yasadım; bahşişi nasıl vericez sıkıntısı, yanlış yere oturduk simdi kaldıracaklar rezil olucaz kaygısı, yeni ilişkide elini tutsam n'olur heyecanı, filmdeki romantik sahneleri sevgiliye karşı kullanma stratejisi, arkadaşlara "susun ulan, piç ettiniz filmi" diye bağırmalar vs...
    çınar sinemasının kapanışı benim için fotoğraf albümünden birçok resmin yakılması gibidir. kırmızı kadife koltukları, tepesinde asılı duran disko topu, akvaryumuyla geçmişe gömülen anıdır.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap