7 entry daha
  • "bu kadar değil. lavaboya gittim isteksiz isteksiz. ((gardan uzak bir akrabayı almaya gider gibi gitmek suya. ona şehri gezdirmek de gerekebilir. lüzumsuz, sıkıcı.)) bu kadar derin bir kesik nasıl farkedilmez. iyiye mi işaret bu? musluğu açtım ama içimden suya dokunmak gelmiyor. ya da suyun dokunmasını istemiyorum bana. ((uzak akrabalar ne zaman tokalaşacağının ne zaman öpüşeceğinin standardını hala bulamamıştır. onların bu tutarsızlıkları insanı hafifmeşrep ya da mesafeli yapabilir aniden)) her ne iş ise. hala kanıyor. hareket ettikçe dolgun damlalar patlıyor yarıktan. yüzük parmağının ayayla kesiştiği çizgiden hoş saygın bir kesik. şükür ki su kesiğe değince inkişaf eden ince sızıyı hissedebildim. bulanık kırmızılığı seyrettim bir süre. suyu kestim ama kırmızılık kesilmedi. tonu açılmış bozuk kan. bittiğine hükmetmiştim de tam çekerken elimi -hep olur- bir koca damla kendini lavaboya savurdu. o kadar güzel görünüyordu ki kan olmak istedim. kan olmak istedim. kanamak gibi olduğumu düşündüğümden. kederpare babalarımdan biri halkın kusursuz mantığını dile getiriyordu; "haksız değilsek haklı olmalıyız."* eğer lıkır lıkır kaybediyorsan özünü kanamayan bir şey olamazsın. bu düşüncenin ne tuhaf olduğunu düşünebildim ne de bir an aklımdan gülmeyi geçirebildim.
    lavabodan akışıma baktım. ayıramadım irileşmiş gözlerimi kendimden.

    "
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap