1 entry daha
  • bu kitabın türkiye'de neden ilgi görmüyor olduğu sorusuna verilecek herhangi bir yanıtım maalesef bulunmamakta ve ingeborg bachmann ödülünü alması ve son zamanlarda okuduğum en leziz kitap olması, bu entrynin sözlüğe gireceğim son entry olması da kaderini değiştirmiyor maalesef.
    kitapta emine sevgi özdamar özyaşam öyküsünden de yararlanarak bir çocuğun kendi dilinden hikayesini herhalde daha önce yazılı edebiyatta böylesi bir örneğine rastlamadığım bir dilde anlatıyor.
    okunanın akışına kapılmışken kişi bir saniye durup soluklandığında görecek ki karşısında yalnızca -kısa yollu adlandırırsak- farklı bir dil ve masalsılık değil, örneği az görülen bir perspektif, dünya algısı görecek. masalın romana yedirilmesinden ziyade, her ikisinin de sınırlarını zorlayan bir yapı denilebilir belki de buna.
    almanca yazıp bismillah, işallah gibi bazı ifadeleri türkçe kullanan, deyimleri türkçede oldukları şekilde almancada kullanan farklı bir yazım tekniği de söz konusu. bu nedenle almancanın sınırlarını zorlayan ve genişleten bir kitap aynı zamanda.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap