1 entry daha
  • seyyid mahmud hayrani, zayıf, kuzgunî esmer bir zât imiş. bir süre hz. mevlana’nın yanında kalmış, onun hizmetinde bulunmuş ve ondan feyz almıştır. mahmud hayrani, daha sonra akşehir’e giderek inzivaya çekilmek istemişse de kapıldığı ilahi aşkın tesiriyle cezbeye tutularak dağlara düşüp, bir süre dolaştıktan sonra akşehir’e dönmüştür.

    hayrani’yi çok seven hz. mevlana, vefatına kadar onu hiç unutmamış, gelip gidenlere hep onu sormuştur.

    pek çok kerametinden bahsedilen hayrani, 1268 tarihinde vefat etmiş; sultan dağı’nın eteklerinde, adını taşıyan, sultan mahallesi’ndeki türbesine defnedilmiştir. hayatı, aynı asırda yaşayan diğer sûfiler gibi, bektaşiler tarafından menakıblara alınmış.

    bu zat kureyşan aşiretinden imiş. selçuklular zamanında orta asya"nın iran coğrafyasına yakın yerindeki horasan diyarından “baba seyyid kureyş” öncülüğünde anadolu"ya gelen ve bir süre konya"nın akşehir yöresinde yaşayan kureyşan aşireti daha sonra dersim bölgesine yerleşerek osmanlı- safevi savaşlarının olumsuz etkilerinden kurtulmak istemişler.

    işin ilginci kemal kılıçdaroğlu'nun, nasrettin hoca ve seyyid mahmut hayrani ile aynı soya mensup olmaları.

    şeyh sinaneddin, uzun bir seferden sonra mevlâna'ya erişir ve şu soruya muhatap olur:

    — seyahatlerinde hiçbir merde eriştin mi?

    seyyit mahmut hayran'ı nasıl gördün? ne ile meşguldür?"

    şu cevabı veriyor:

    — "onu tilki gibi, saçı sakalına karışmış bir hâlde oturur gördüm; sizin temiz âleminize gözkapamış!"

    bu cevâp üzerine mevlâna hazretleri gülüyor ve hiçbir şey söylemiyor... şeyh sinaneddin akşehir'e döndüğü zaman, mahmut hayranî hazretlerini çarşı başında uyurken görüyor... geçip giderken hayranî hazretleri sesleniyor:

    — "şeyh sinaneddin! ahrar reislerinin zamanında tilki gibi olmayı cana minnet biliriz!"

    bunun üzerine şeyh sinaneddin, seyyit mahmut hayran'ı öpüyor ve gönlünü açacak sözler söylüyor... şeyh sinaneddin başka bir zaman tekrar mevlâna'nın yanına vardı ve şunları dinledi:

    — "alemde kalpleri uyanıklar çoktur!"
    — "eğer o deli hayatta ise ona de ki, nadir bulunur deliliği benden öğren! eğer sen divane olmak istersen, benim benzerimin nakşını elbisenin üstüne dik!"
    — "her delilik için bir müddet sonra iyilik vardır. fakat ey deli! ne oluyorsun ki sen ifakat(iyileşme) bulmuyorsun?"

    ahrar: hürler. esir veya köle olmayan kimseler. silsilesinde esir veya köle bulunmayanlar. hürriyetçiler...ifakat: iyileşme, hastalıktan kalkma. hastalıktan kurtulup tamamen iyileşinceye kadar aradan geçen zaman. ayılma. sarhoşluk veya baygınlıktan kurtulma.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap