4 entry daha
  • psikolojik sorunu olmayan, fiziksel bir sağlık problemi olmayan bir kadın hayatta kalmak istiyorsa çalışmak zorundadır. bu kadın erkek farketmeksizin dünyanın kanunudur. ancak günümüzde görülüyor ki; üniversite mezunu, herhangi bir sağlık problemi olmayan en az 1 yabancı dil bilen bireylerin boşandıkları kocalarından astronomik tutarları bulan nafakalar aldığını görüyoruz. böyle insanların ortada olmaları toplumsal ahlak konusunda sorun yaratmakla beraber "boşanmacılık" konulu meslek dalını ortaya çıkarmıştır. özellikle gençlerin dilinden düşmeyen kezban kavramı yine kanunların düzgün olmayışı, 12 adaları isteyen yeni gelin hezeyanları, beyin hücresi öldüren dizilerin toplum üzerinde yaptığı olumsuz algının bir sonucu olduğunu istanbul barosu kadın hakları merkezi kavrayamamış sanırım.

    kimsenin kadın düşmanlığı yaptığı yoktur ancak kadın haklarını komisyonunun yaklaşımını tamamen kendi çıkarları doğrultusunda görüyorum.

    tutarı ne olursa olsun bir bireyin eski karısına boşandığı günden ölene kadar yoksulluk nafakası ödemesinin akla sığan bir açıklaması yoktur. bu şekilde bir yaklaşımı savunan gerek avukat, gerek kadının akıl sağlığının yerinde olduğunu düşünmüyorum. tedavi edilmeli ve topluma kazandırılmalıdır. bu süre zarfında gerekirse toplumdan tecrit dahi edilmelidir.

    devletin yasa tasarısı incelendiğinde maksimum nafaka süresinin evlenilen süre kadar olduğunu görüyoruz. mesela 5 sene kalınan evlilik sonrası hakim 2 sene nafaka da ön görebilir. örnek vermek gerekirse 5 yıl boyunca evli kalmış çocukları olmayan bir çiftin boşanmasına bakalım. boşanma konusu şiddetli geçimsizlik... iki tarafta üniversite mezunu ve çocukları yok. boşanma sonrası kadının herhangi bir psikolojik veya fiziki sağlık sorunu yoksa çalışması konusunda herhangi bir engel yoktur. bu süre zarfında hayata tutunması konusunda tabi ki 6 ay dan az olmamak kaydıyla nafaka verilebilir. bu hayatta her olasılığı değerlendirmek gerekir. unutmayalım ki ; bu kadının kocası da vefat edebilirdi. o süre zarfında kimseden nafaka alamamakla beraber zor bir süreçle karşılaşabilirdi.

    devlet salak değildir ve kimseye bedava para vermez. siz sanıyor musunuz devlet mevcut nafaka süresi bittiğinde kendi üstleneceği nafakayı sorgusuz sualsiz ödemeyi ? boşanmış kadının canını çıkaracak, sağlık kontrolü yapacak, psikolojik testlere tabi tutacak, kadının neden çalışmadığını ve nafakaya muhtaç olduğunu sebebini araştıracak. o kadını işkur'a kaydedecek. işe gitmesini sağlayacak ve bunlara uymazsa devlet tarafından nafaka falan vermeyecek.

    evlilik iki kişinin rızası ile ıslak imza atılarak yapılan bir anlaşmadır. kimse kimseyi zorlamıyor. evlilik boşanmak üzere yapılmaz. ancak kimse de hayatın bize nasıl sürprizler çıkaracağını tahmin edemez. bu yüzden boşanma uygulaması vardır. ancak bu uygulamanın amacı yürümeyen bir evliliği bitirerek iki bireyinde kendi hayatlarına özgür şekilde devam etmeleridir. bu hayatta verilen her kararın bir sonucu olacaktır. boşanma kararı isteyen çiftler bunu unutmamalıdır. boşanmak mı istiyorsun ? artık kendi hayatın ve kendi yaşam koşulların olacaktır. bunu kabul etmen gerekir.

    nafaka konusunun bu kadar beter hale gelmesindeki büyük kilometre taşlarından biri avukatlardır. gözü para hırsı bürümüş şekilde gerek kadını, gerek erkeği gaza getirip boşanma süreçlerindeki dönen paralar ile ne yazık ki toplum büyük şekilde zedeleniyor. her avukat böyle yapıyor demek aptalca olduğu gibi avukatlar asla böyle bir yaklaşıma girmiyor denmesi aynı derece aptalcadır.

    herhangi bir sağlık sorunun yoksa çalışacaksın arkadaşım. cinsiyet farketmeksizin bir işe girip çalışacaksın. hayat standartlarından memnun değilsen kendine bir kariyer hedefi koyacaksın. zengin kocayı gütmeyi veya boşanıp ölene kadar ayda astronomik nafaka alırım hayalleri kurmayacaksın. o evlilik bittiği gibi kendi özel hayatında ne halt edersen onu edeceksin. benim bir yaşam standardım var mağdurum diyip ayda 5 bin tl nafaka istemeyeceksin.

    büyük bir çoğunlu 150-300 tl olan nafakalar diye şark kurnazlığı yapan istanbul barosu kadın hakları komisyonuna bir öneri sunayım o zaman. ön ayak olsunlar ve yoksulluk nafakası asgari ücretin %75'ini geçemesin olarak düzeltme yapsınlar. madem çoğunluğu 150-300 tl gibi komik tutarlarmış buna herhalde. tabi böyle bir şey yapmaya cesaret etmeyi geçiyorum o cümleyi dahi kuramayacak kadar iki yüzlülerdir.

    ayrıca nafaka konusunda yapılan bir diğer uyanıklık çocukların kullanılmasıdır. kimisi hem kendi hem çocukları için nafaka isterken kimisi de kendisi için istemeyip sadece çocukları için ciddi tutarlar istemektedir. şunu açıklığa kavuşturmak gerekiyor. çocuk hem annenin hem babanındır. sorumluluk ortaktır. boşanma sonrası evladın statüsünde bir değişiklik yoktur ve olmayacaktır. ancak çocuklar bir fırsat kapısı olarak görülmemelidir. kendi ayakları üzerinde durabilen, çağdaş ve onurlu bir kadın boşanmış olduğu adam ile gayet güzel çocukların masrafını paylaşarak o çocuğa bir hayat hazırlabilirler. unutulmasın ki; özellikle sevgili kezbanlara bu lafım... çocuk sizin hayat sigortanız, evliliğinizin garantisi veya gelir kapınız değil sizin kanınız canınız ve evladınızdır. bunu nafaka taraflı gelir kapısı olarak kullanmak ahlaksızlığın dik alasıdır.

    toplumdaki gençlerin evlenme konusunda eskiden ev geçindirme konusunda korku yaşardı. şimdi ise bir boşanırsam kadına ölene kadar para öderim korkusu yaşıyor. sizin böyle bir adaletsiz yaşatmaya ne hakkınız var ? yaptığınız ve ateşini sürekli harladığınız bu hatalı davranışlar silsilesi yüzünden evlilik kurumunun kutsallığını yerle yeksan ettiniz. bir gelir kapısı, hayatın kurtuluşu veya nafaka konulu boşanmacılık meslek dalını yarattınız.

    çevremde gördüğüm neredeyse her ay 2 asgari ücret karşılığı nafaka ödeyen adama "beyefendi nafaka 150-300 tl yi geçmiyor" diye söyleyen avukatın yerinde olmak istemem açıkçası...

    eski kimliklerde medeni hali kısmına boşanmış kadın dul değil gayet bekar olarak yazdırıyor. aynı kadın boşandığı için işe girdiğinde daha düşük maaş almıyor. ayrıca herhangi bir işverenin cinsiyeti bahane ederek kadına daha düşük ücret gibi yaklaşım yapması kanunlara göre suçtur ve çok ciddi cezası vardır. ee madem ? kadının çalışmasında engel yoksa, çalışmalıdır.

    şark kurnazlığını ve ahlaksızlığı bırakın. burada sıkıntılı bir durum var. maksimum süre sınırlaması yapılması gerekiyor. kadının çalışmamasını kötü niyetli olup olmadığının denetlenmesi gerekiyor. boşanma eylemi sonrası gerçekten iki tarafında kendi hayatlarına dönmeleri gerekiyor. bu değişim gerçekleşecek, seve seve gerçekleşecek...

    istanbul barosu kadın hakları komisyonu 150-300 tl nafakayı örnek gösteriyor ancak hiç bunlardan bahsetmiyor. 5 bin tl 10 bin tl gibi yoksulluk nafakası tutarları tam anlamı ile akıl tutulmasıdır. insanların aklı ile dalga geçmektir. 1 ayda 10 bin tl para kazanan insan yoksul falan değildir.

    yoksulluk nafakası asgari ücretin %75'inden daha fazla olmamalıdır. zengin kocadan boşanınca benim hayat standartlarım var diyen kezban o hayatı kocası sayesinde kazandı ise boşanırken de onu bırakmayı bilecektir. çocukların bakımı ve masrafları ortak olmalıdır. çocuk nafakası b planı olmamalıdır. zengin olan adam zaten çocuğuna güzel bir hayat sürdürmek için elinden geleni yapar ve bunda eski eşinin parası yeterli değilse bunu önemsemez bile... eski eş artık eski eştir ancak evlat ölene kadar evlattır.

    fazla yazdım gene... bu memleket bu kadar çarpık bir adalet ile nasıl ayakta kalıyor ? sanırım cevabını hiç öğrenemeyeceğim...
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap