• kefaret arkı olarak türkçeleştirebileceğimiz, öykücülükte, bir karakterin işlediği bir suç ya da yaptığı bir kötülükle başlayan hikayesinin, ödediği bedellerle ilerleyen ve iyilikle sonlanan arkıdır.

    öykülerdeki kahramanların çeşitli hikaye temaları olur. bunlar tarihin başlangıcından gelen hikayelerden bu yana binlerce kez işlenmiş temalardır. fakirlikten zenginliğe, zenginlikten fakirliğe, yükseliş ve ardından düşüş gibi arklar, dini ya da mitolojik öykülerden tutun, bugünün dizi senaryolarına kadar neredeyse her öykünün zeminini oluşturur.

    bunlar içinde benim en severek izlediğim ya da okuduğum ark, her zaman kefaret arkı olmuştur. kefaret arkı gerçek dönüşüm hikayelerinin anlatıldığını gösterir. bu arkta temel unsur talih, talihsizlik ya da azim değildir, bu hikayelerin zeminini içsel dönüşüm oluşturur ve kahraman mutlaka ağır bir bedel ödemek zorunda kalır. kefaret arkı lineer de değildir, kahraman ileri giderken bazen geri gider, iyiliğe yönelmişken tekrar kötülüğün kucağında bulur bazen kendini.

    kefaret arkının en güzel bulduğum yanları, kurgularda sık rastlanan, insanı tümden iyi ya da tümden kötü yapma meylini kıran bir yapı sağlaması, değişmenin mümkün olduğunu anımsatarak bize umut vermesi ama aynı zamanda bunun bedelsiz ve kolay olmayacağını da bize hatırlatması, bizi dönüşüm için diyet ödemeye ve iki ileri bir geri gitme ihtimaline karşı hazırlaması.

    iki gün önceki game of thrones finalini izlerken, dizideki önemli bir kefaret arkının sahibi olan jaime lannister hakkında düşündüm. jaime, dizinin ilk sezonunda küçük bir çocuğu öldürmek amacıyla bir kuleden aşağı iten bir adamdır. babasının narsisistik uzantısı ve yoğun bir penis haseti olan, güce meftun ikiz kız kardeşinin penis ikamesidir. sonrasındaki yolculuğunda, kefaret süreci başlamıştır ve bu esnada büyük bir kayıp yaşar, kılıç elini yitirir ve gerçek dönüşümü orada başlar. ödediği bedel onun babasından ve kardeşinden bağımsızlaşmasının bir yolu olmuştur. eksik bir adam narsisistik bir uzantı için yeterli değildir artık. böylece hayattaki yolunu yeniden çizer. geçmişini yeniden değerlendirir, geleceğini ise farklı yapılandırır, yeni bir insana dönüşür.

    dizinin sonunda cersei'e dönmesini yanlış bulanlar olsa da ben bu eylemin jaime'nin kefaret arkını bozduğunu düşünmüyorum. ensest bir tabu olsa da jaime ve cersei birbirini gerçekten seviyordu. cersei, jaime'nin hayatı boyunca onun zihninde ve kalbinde var olmuş bir kadındı, onun sabitiydi. cersei ölüm tehlikesindeyken onun yanına gitmesi, eski kendiliğine dönmesinden değil, cersei'e duyduğu sevginin büyüklüğünden kaynaklanıyordu. ikizini kurtarmak, hatta belki cersei'i kendisinden, hırsından kurtarmak isteyerek oraya giden jaime'nin bu davranışının arka uyumsuz olduğunu değil, bilakis arkla uyumlu olduğunu düşünüyorum ben.

    birkaç gün önce beni üzen bir olay yaşadım ve bunun üstüne gördüğüm bir rüyada bir kefaret arkı atfı vardı. bunun üzerine o sabah bu ark hakkında düşünmeye başladım ve onun üstüne aklıma gelen, belki on yıldır okumaya niyetlendiğim ama bir türlü alıp başlamadığım bir kitabı okumaya başladım. hayat süreğen bir çağrışımlar ve etkileşimler bütünü. kimbilir bu kitap bana neler düşündürecek, o düşünceler beni hangi tutumlara itecek, o tutumlar nasıl sonuçlar doğuracak, bunlar olurken nasıl seçimler yapacağım...hayatı anlamanın ve anlamlandırmanın yegâne yolu öyküler. o yüzden öyküleri ne kadar dikkatli, ne kadar iyi okursak kendimizi de o kadar iyi tanıma şansımız oluyor.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap