32 entry daha
  • az önce filmden geldim, 1 yıldan fazladır sabırsızlıkla beklediğim godzilla: king of the monsters için birkaç kelam etmek istiyorum. öncelikle filmin mutlaka imax salonlarında izlenmesi gerekiyor, imax yoksa sakın sıradan 3d bir salonda izlemeyin, filmde aksiyon sahneleri çok yoğun ve bazı sahneler gözünüzü yorabilir, onun yerine bulabileceğiniz en büyük perdede filmi 2d olarak izleyin.
    buradan sonrası spoiler içerdiği gibi çok ama çok uzun bir yazı olacak, vaktim yoktu okuyamadım özet geç diyen olursa filmi eksiklerine rağmen çok ama çok beğendim.

    --- spoiler ---

    filmin eksi yönleriyle başlamak istiyorum, her ne kadar filme bayılmış olsam da eksi tarafları elbette ki vardı:

    -benim için filmin en büyük eksisi fragmanlarda çok fazla kilit sahne gösterilmiş olması, neredeyse en güzel ve en heyecanlı sahnelerin çoğunu fragmanlarda kullanmışlar ve şahsen fragmanların hiçbirini izlemeden gitmiş olsaydım filmden çok daha fazla zevk alabilirdim. bu filmin hanesine eksi olarak yazıldı, legendary ve warner bros filmi çok iyi pazarladılar, fragmanların hepsi şahaneydi ama bu kadar kilit sahne keşke kullanılmasaymış ya da ben kendimi tutup ilk fragmandan sonrasını izlemeseymişim.

    -aksiyon olan bazı sahnelerde kamera gerektiğinden fazla sallanıyordu, bu belki cgi kullanımı için belki de yönetmen tercihinden olabilir tam emin değilim, ama çoğu godzilla ghidorah dövüş sahnesinde zaten ghidorah'nın hava koşullarını kötü etkilemesinden net görüşümüz yok, bu sırada kameranın aşırı sallanması bu heyecanlı sahneleri izlerken seyirciyi gereğinden fazla yoruyordu. kısacası canavarlı aksiyon sahnelerinde daha net görüntüler kullanılsa daha iyi olabilirdi.

    -thomas middleditch isimli arkadaşın oynadığı sam coleman karakteri, filmin eleştirilen en büyük noktası insan karakterlerin iki boyutlu olması ve bunu filme gitmeden önce pek umursamıyordum. inanın bana eleştirilerin çoğu bu arkadaşın oynadığı karakterin iticiliği ve oyunculuğunun rezalet oluşundan kaynaklı olabilir. yani şu adamın karakterini kim yazmışsa ilerde oyuncunun ekmeğiyle bile oynamış olabilir, adam da o kadar isteksiz oynamış ki, olduğu her sahnede karakterin çiğliği seyirciye yansıyordu. o'shea jackson'un oynadığı sahnelerde de kendisine ayrıca rezalet replikler yazılmıştı ama adamın en azından kendine has bir aurası var ve bir godzilla filminde oynadığının farkındalığıyla heyecanıyla o kötü repliği bile seyirciye bir şekilde düzgün aktarabiliyordu. neyse filmin elbette insan karakterlerin kalitesi konuda bir iddiası yok, belki bu kadar cheesy diyaloglar bilerek bile yerleştirilmiş olabilir ama bu sam coleman karakterine ciddi uyuz olduğum gerçeğini değiştirmiyor.

    filmin artılarına gelelim,

    -filmin en en büyük artısı bear mccreary olmuş. adam adeta döktürmüş, müzikal anlamda herşeyini vermiş. bilenler bilir, godzilla franchise olarak her zaman müzikleriyle ön plana çıkar. bana kalırsa tarihin en iyi film müziği bestecilerinden akira ifukube'nin yazmış olduğu notaları ustaca kullanarak kendi tarzıyla modernleştirip son yıllarda dinlediğim en iyi film müziğini yapmış mcrreary. klasik godzilla ve mothra bestelerini modernize edilmiş bir şekilde duymak sevenlerine orgazmik anlar yaşatacaktır. müzik kullanımı için bir sahneye ayrı parantez açmak istiyorum, özellikle ken watanabe'nin oynadığı ishiro serizawa karakterinin nükleer füzeyle godzilla'ya hayat vermek için basamakları tırmandığı sahnede kullanılan parça goodbye oldfriend tüylerimi diken diken etti. zaten sahne başlı başına godzilla franchise'ı içinde en iyi sahneler arasına girerdi.
    sonuç olarak filmin müzik kullanımı çoğu sahneye christopher nolan filmlerindeki hans zimmer etkisi yapmış, film bu konuda bear mccreary sayesinde başka bir seviyede.

    -rodan. rodan'ın giriş sahnesi sinemada izlediğim en heyecanlı karakter girişlerinden biri olabilir. filmin görüntü yönetmeni de o sahnelerde rodan ile birlikte adeta solo atmış çıldırmış. kısıtlı süresine rağmen rodan'ın olduğu sahneler filmin en başarılı olduğu yerlerdi.

    -mothra. mothra'da tıpkı rodan gibi kısıtlı süresini maksimum etkide kullanmış. bulunduğu her sahne resmen görsel bir şölen gibiydi. yeni dizaynı ile kollarını savaşırken kullanabilmesi ve rodan ile savaştıkları sahnede gizli silahı olarak iğnesini kullanabilmesi harika düşünülmüş. güzelliğinin yanında bir o kadar da tehlikeli bir yaratık olduğunun altını çizmişler, garibim godzilla için canını verdi yine.

    -king ghidorah. godzilla batman ise ghidorah'da kesinlikle joker. bu benzetmeyi filmin yönetmeni michael dougherty yapmıştı, filmi izledikten sonra bu benzetmeye katılmamak elde değil. ghidorah bulunduğu her sahnede sizi koltuklarınıza çiviliyordu. üç kafasının da ayrı bir karakterde olması çok ilgi çekici bir detaydı benim için. antartica sahnesinde, sol kafanın cesetleri yalaması ve orta kafanın onu ısırarak odaklandırmaya çalışmasına bayıldım. ghidorah'nın bu dünyaya ait olmama kısmı da filme bence iyi yedirilmişti, oxygen destroyer'ın yalnızca denizdeki yaşamı ve godzilla'yı etkileyip ghidorah'ya etki etmemesi ve ardından yanardağın zirvesinde godzilla'nın ısırıp koparmış olduğu eksik kafanın tıpkı bir bebeğin fetusun içinden yırtılarak çıkması gibi yeniden oluşması, ulan kim böyle bir sahneyi düşünmüşse harbiden tüylerimi ürpertti.

    -godzilla. şu filmi sırf isminin hakkını veren harika sonundan ötürü gelmiş geçmiş en iyi godzilla filmlerinin arasına koyabilirim. o diz çökme sahnesi, arkada çalan müzik, godzilla'nın mimikleri, ilgili sahnenin her karesi tablo gibiydi. filmin konusu yönetmenin godzilla'ya duyduğu hayranlık ve saygısı olmuş resmen. reyiz bulunduğu her sahnede neden canavarlar kralı olduğunu cümle aleme gösterdi. mothra'nın hayat enerjisini aldıktan sonra dönüştüğü burning godzilla modu da sigara içiyor olsam sinema salonunda zevk sigarası yaktırırdı.

    -millie bobby brown, ken watanabe, kyle chandler, vera farmiga, charles dance hatta kısıtlı süresi boyunca sally hawkins gayet başarılı performanslar sunmuş. bu arada benim millie konusunda hiç endişem yoktu, oyunculuk yapabildiğini stranger things ile kanıtlamış bir isim sonuçta ve beni yanıltmadı, önü çok ama çok açık. özellikle filmin sonlarındaki bakışlarıyla yapmış olduğu oyunculuğu beni gerçekten etkilemeyi başardı.

    -son olarak beni nostaljik açıdan etkilediği için bir sahneyi sizlerle paylaşmak istiyorum. king ghidorah pençeleriyle godzilla'ya uçup onu gökyüzüne doğru taşıdıktan sonra atmosfere yakın bir yerde yere bırakması ve ardından godzilla'nın gökyüzünden yere doğru düşüşü bana yıllar yıllar önce izlediğim bir sahne olan magmar vs charizard sahnesini anımsattı. filmin en başarılı sahnesi olmasa da bana yaşattığı nostalji beni fazlasıyla etkiledi.
    --- spoiler ---

    birkaç kelam demiştim ama şimdiden afedersiniz ebesinin bişeyi kadar olmuş yazım, evet 1 senedir dert edinip beklediğim bir filmdi ve bıraksanız daha da yazarım. şimdilik 1 kere gittim, muhtemelen 5-6 kere daha giderim. son olarak filme puan verecek olursam;

    bir godzilla filmi olarak düşünüp, hasta bir godzilla fanı olarak vereceğim puan: 10/10
    summer blockbuster filmlerinden zevk almayı bilen mainstream izleyici puanım: 8/10
    bir siki beğenmeyen tim puanımı vermeyeyim onlar zaten başlığa uğrar.

    long live the king.
74 entry daha
hesabın var mı? giriş yap