8 entry daha
  • kimi zaman amacı dışında da kullanılabilen bilardo oynama aparatı.

    90'lı yılların ortalarıdır ve o zamanlar bacak kadar bir velet olan polyester, birkaç arkadaşıyla beraber kahvehanedeki tek bilardo masasında mutlu mesut bilardo oynamaktadır. o sırada kapıdan içeri iri kıyım, kıllıca ve pembe gömlekli bir adam girer, direk bizim olduğumuz tarafa doğru yönelir. biz pek takmayıp oyunumuza devam ederiz. çok geçmeden adam ıstakaların bulunduğu köşeye gider, bize arkasını döner ve her nedense bütün ıstakaları şöyle gözüyle süzerek elden geçirmeye başlar. lakin kahvede tek bilardo masası vardır ve o masada da biz oynamaktayızdır. bunun üzerine kıllanan biz mahalle veletleri arasında şu konuşma geçer:

    a: olm, napıyo lan bu?
    b: olm, ne bileyim ben geçen okulda bi bebeyi fena pataklamıştım, babası falan olmasın?
    a: hadi lan ordan, adam nerden gelecek de bulacak seni...
    b: olm, ne bileyim ben baksana adam ıstaka seçiyo, en kalınını arıyo heralde vurdu mu kırılmasın diye?..
    c: lan ne biçim adamlarsınız, belki sadece "defolun lan veletler, ben oyniycam" diycektir. nerden çıkardınız hemen dayak mayak?
    a: adam başlarsa kovalamaya en önde sen kaçarsın ama!.. bilmiyoruz sanki...

    tam o sırada ıstakaların olduğu köşeden bir tangırtı gelir. biz hep birlikte oraya bakarız. adam sonunda bir ıstaka seçmiştir ve onu elinde tutmuş, hala süzmektedir. biz tam birbirimize "aha, şimdi boku yedik." bakışı attığımız sırada bir mucize gerçekleşir... adam ıstakanın ucunu yere doğru çevirir, bağrı açık gömleğinin yakasının ense kısmını geriye doğru çekerek aralar ve kolunu dirseğinden ensesine doğru bükmek suretiyle ıstakanın kıç tarafını gömleğinin ense kısmından içeri daldırır.

    ve sonra "haşır huşur haşır huşur" sesleri eşliğinde ıstakanın arka tarafını gömleğinin içinde bir aşağı, bir yukarı oynatarak o an kendisi için orgazmdan bile daha anlamlı olan bir hareketi yapmaya, sırtını kaşımaya başlar...

    olayın şokunu ancak üzerinden atabilen biz veletler için o an, aslında bir işkencenin başlangıç noktasıdır. pembe gömlekli, iri kıyım bir kıl yumağı karşımızda bilardo sopasıyla sırtını kaşımaktadır ve bizim bir an için bile olsa gülmememiz gerekmektedir. allahtan bir arkadaş çay almak bahanesiyle kahvecinin olduğu yere doğru yönelmeyi akıl eder, hepimiz onun arkasından gideriz de olayın keyfini uzaktan, yan gözle bakarak doyasıya çıkarırız.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap