7 entry daha
  • şeytana pabucunu şaşırtmak ya da fikirlerimizin en ince dikenini giymek...

    "sosyetimizde yine karlı bir akşamdı. vronski'nin benden alamadığı gözlerine tutulmuş gibiydim ama çaktırmıyordum. kocam bensizliğimden sıkıldı ve kalktı. eve gitmek istiyordu. ona sen git dedim, beni selamladı ve çıktı. onsuz salon daha da boşalmış gibiydi.

    dostlarımın kıskanç bakışlarını hissettim üzerimde. vronski için soyundum orada öylece. eldivenlerim yerdeydi işte; biz sana dememiş miydik dercesine... onlarca kalabalık bakış üzerimde!

    üşüdüm, kürk pelerinime sarındım, ben de evime gitsem dedim, iyi olacak. artık... artık kaçayım. vronski eldivenimin açıkta bıraktığı çıplaklığına yapıştı bileğimin. ve; "madem ki susuyorsun" dedi. "madem ki bana söyleyecek bir sözün yok, ben de senden hiçbir talebimin olmadığını söyleyeyim bari de rahat et!" evine doğru yola koyulmuş bir kadındım. bu sıcaklığa sarındım ve tam da gülümseyerek ayrılacaktım ki geceden şeytan; "gayet iyi biliyorsun ki; arkadaşlığın değil peşine düştüğüm" diye seslendi arkamdan. "en sevmediğin kelime işte duy aşkı-mı!"

    "soyulmuş kelimeler benim asıl sevmediğim" dedim ve arabama bindim. "au revoir!" dedim. eldivenimin tekini kaybettiğimi, ancak eve döndükten sonra fark ettim. vronski hırsızın teki! evet...

    * anna kakarikukakarika
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap