4 entry daha
  • bu meşhur ingiliz hainler grubu; 1930'lu yıllarda cambridge'de okurlarken, hocaları arnold deutsch tarafından dönemin sovyet haberalma teşkilatı olan nkvd adına angaje edilmiştir.

    ''beşli'' olarak anılıyorlar ama esasen john cairncross'u ayrı tutmak gerekiyor. philby, blunt, burgess ve maclean arasında okul yıllarında başlayıp 20 yılı aşan bir dostluk varken cairncross da okul arkadaşları olmasına rağmen hem okulda hem de ruslar adına faaliyet yürüttüğü dönemde; en azından görünürde; bu dörtlüden uzak bir hayat sürmüştür.

    john cairncross(kod adı, müzik sevgisindan dolayı liszt *) bletchley park'ta görev yapan enigma şifrekırıcılarından biri olarak bulunduğu kritik görev dolayısıyla önemli bilgileri ruslar'a aktarmış. daha sonra da yeni görevi nedeniyle ingiltere'nin atom sırlarına ulaşarak dünya'nın ilk ''atom casusu'' olmuş. söylediğim gibi diğerlerinden bağımsız çalışsa da blunt ve burgess ile tanışıklığı vardır. 1990 yılında ihaneti kamuoyuna duyurulmuştur.

    gençlik yıllarında komünizme sempati duyan diğer dört arkadaş; sovyetler adına faaliyet yürütmeye başladıktan sonra bu durumu gizlemek için ilk iş olarak trinity college'daki hitler ve faşizm yanlısı önemli isimlerle yakınlaşma çabasına girmişlerdi.

    kim philby; bu dörtlünün geleceği en parlak görülen üyesi olarak kolaylıkla mi6'ya kapağı atmıştı, bir yandan da the times adına muhabirlik yaparak esas uğraşına uygun bir kılıfa sahip olmayı başarmıştı. ve ilk önemli görevi alan isim de kim philby olacaktı. ispanya iç savaşı'nda gazetecilik kılıfı altında faaliyetlerini yürütürken stalin'in emriyle francisco franco'ya bir suikast düzenleme hazırlıklarına başlamıştı. tüm hayatı boyunca olduğu gibi bu kez de şansı yaver gitmiş; haber yapmaya giderken yaralanınca franco tarafından bir madalya ile ödüllerindirilmesi gündeme gelmişti. madalya töreninde yakınına gireceği franco'yu öldürebilmek için ihtiyacı olan şansı yakalayan philby, başarılı olsa bile canlı kurtulması imkansız olacaktı. bu ihtimali göz önünde bulunduran sovyet yetkililer; philby'nin ingiliz istihbaratında yükselme potansiyelini de göz önünde bulundurarak bu görevi iptal etti. (philby'yi daha önce yazmıştım; ilgilenenler için: (#49849982) )

    guy burgess içlerinde en ateşli komünizm sempatizanı olarak göze çarpan isimdi. öne çıkan diğer özellikleri ise alkol düşkünlüğü ve eşcinsel olmasıydı. burgess da bir yandan istihbarat dünyasında yükselmeye çalışırken; bir yandan da bbc radyo'da yapımcılık görevini üstlenmişti. tabii bu işin perde arkasında mi5 adına bbc çalışanları hakkında araştırmalar yürütüyordu. sonrasında ise mi6 adına çalışmaya başlayacaktı.

    burgess bu yoğun faaliyetlerinden geriye kalan zamanda ise george michael misali umumi tuvaletlerde erkek avına çıkıyordu. bu tutkusu polisle başının belaya girmesine neden olsa da cambridge kardeşliği her defasında kendisinin imdadına yetişiyordu. abd'de yaşadığı dönemde ise new york'ta, daha çok eşcinsellerin rağbet ettiği bir hamamda erkek aramış ama bu kez paçayı kurtaramamış ingiltere'deki gibi. bir defasında gözüne kestirdiği bir erkekten sağlam dayak yemiş. bu arada burgess gibi blunt da gay'di, maclean ise biseksüeldi.

    burgess ayrıca alkol düşkünlüğü yüzünden de başını belaya sokmuş. bir barda idarecisi olan sovyet ajanı ile buluşmayı beklerken alkolü fazla kaçırınca görevi dolayısıyla eline geçen gizli bilgileri taşıdığı çantayı tam olarak kapatamamış ve evraklar ortalığa saçılmış. belgeleri toplamasına barda içki içmekte olan başka bir polis yardımcı olmuş ama o da içkili olduğundan belgelerin içeriğini fark etmemiş.

    anthony blunt ise ana kraliçe ile akraba olduğu için basamakları rahatça tırmanabilmişti. önce kensington sarayı'nda, daha sonra da buckingham sarayı'nda ana kraliçe'nin öğleden sonralarına sohbet arkadaşı olarak eşlik edip mi5 maceraları anlatmış. hatta ana kraliçe blunt'a güvenerek hem prenses margaret - peter towsend aşkıyla ilgili bilgi toplamasını hem de windsor belgeleri veya marburg belgeleri olarak bilinen (şimdi olsa windsorleaks derlermiş), edward viii ve wallis simpson ile hitler'in dostane yazışmalarını ele geçirmek üzere abd kontrolündeki marburg kalesi'ne yollamıştır. iddiaya göre blunt kendisine güvence olarak ele geçirdiği mektupların birer kopyasını çıkarmış. yani the crown izleyenlerin de aşina olduğu kraliyet ailesi'ne dair bu iki konuda farkında olmadan kuzuyu kurda emanet etmişler resmen.

    blunt; daha sonra istihbarattaki görevinden ayrılıp kraliyet ailesi için sanat danışmanı yapılarak ''sir'' ilan edilmiş ama ruslar adına casusluk faaliyetleri yürüttüğü, dönemin başbakanı thatcher tarafından kamuoyuna duyurularak sir unvanı geri alındı. ancak philby'nin ilticasından sonra hakkındaki suçlamaların düşürülmesi karşılığında itirafçı olduğu için ceza almadı. 1983 yılında vefat etti.

    donald maclean(kod adı: homer); cambridge'den mezun olunca dışişleri bakanlığı'nda çalışmaya başlıyor. paris'teki ingiliz elçiliğine üçüncü katip olarak gönderildiği dönemde yeni tanıştığı melinda isimli bir amerikalı ile evleniyor. bu evlilik daha sonra maclean'e washington'daki atom enerji komisyonu'na atandığı zaman ruslar adına yürüttüğü gizli faaliyetleri rahatlıkla gizleyebileceği bir fırsat oluyor.

    maclean abd'de bulunduğu dönemde resmi görevi dolayısı ile amerika'nın atom enerjisi faaliyetlerini yakından takip ederken öte yandan da manhattan projesi'nde çalışan ve ruslar'a köstebeklik yapan ünlü fizikçi klaus fuchs ile birlikta abd'nin atom bombası sırlarını sovyetler'e ulaştırıyor.

    cia'in paranoyaklığıyla meşhur olan kontr-espiyonaj şefi, ''anne'' lakaplı james jesus angleton; cia kurulmadan önce istihbarat teşkilatının yapısını incelemek üzere ingiltere'ye gittiği dönemde arkadaş olduğu kim philby'ye ulaşarak ingilizler'in içinde bir rus köstebeği olduğunu ileterek olayı çözmesi konusunda ısrarcı oluyor. burgess açığa çıkıp ortadan kaybolunca ingiliz istihbaratı, londra'daki evini aramak üzere harekete geçiyor. arama yapan görevlilere anthony blunt refakat ediyor ve burgess'ın geride bırakmış olabileceği ihanet belgeleri temizlemeye çalışıyor. lakin blunt'ın dikkatsizliği yüzünden burgess'a ait bir not defterinde beşliyi idare eden sovyet ajanı ile john cairncross'un bir restoranda yemek yiyeceklerine dair bir not bulunca cairncross'un ihaneti ortaya çıkıyor.

    1951 yılında londra'ya geri çağrılınca açığa çıktığını anlayan maclean ve ona eşlik eden burgess; londra üzerinden moskova'ya kaçıyorlar. daha sonra maclean'in eşi melinda da onlara katılıyor. alkol probleminin üzerine yakınlarının da aktardığına göre ingiltere özlemi eklenen burgess 1963'de ölüyor. aynı yıl philby sovyetler'e iltica ederek maclean'in eşi melinda ile beraber yaşamaya başlıyor. eşi melinda'yı yakın arkadaşı kim philby'ye kaptıran maclean de anthony blunt gibi 1983 yılında vefat ediyor.

    philby ise melinda'dan ayrıldıktan sonra hayatının son döneminde görücü usulü ile tanıştığı bir rus'la evleniyor. moskova'ya geldiği dönemde 14 yıl boyunca kgb binasından içeri dahi alınmıyor. daha sonraları ise kgb'ye batı istihbarat teşkilatları ile ilgili dersler veren philby 1988 yılında hayata gözlerini yumdu.

    konuyla ilgili daha detaylı bilgi almak için beşliyi idare eden kgb ajanı yuri modin'in yazdığı ''my five cambridge friends'' 'le birlikte ''the cambridge spies: untold story of maclean, philby and burgess'' adlı kitapları da okuyabilirsiniz.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap