1213 entry daha
  • yıllar önce kısa bir zaman için flört ettigim ama ikimizde de geçirdiğimiz zamanin cok özel yer ettigi, benden yaşça büyük italyan aşkımdan duydugum iltifat:

    (mecburen ayrildiktan sonra italya'ya dönünce söylemişti)

    "su an muhteşem bir doğa manzarasının onundeyim. boylesi guzel bir seye bakarken aklıma sadece sen geliyorsun"

    önden girisi formatı da bozmayarak yaptim, onunla gecirdigim zamanı bu baslikta anlatmak isterim. kimseler bilmez. birkaç kisi sadece takilip zaman gecirdigim benden yasca buyuk onemsiz bir adam olarak hatirlar. belki unutmus bile olabilirler :

    yıl 2010. 20'li yaşlarımın henüz basindayim. mühendislik fakültesinde okudugum için yaz staji yapmam gerekiyor. istanbul'da okuyorum ama yaz tatilini memleketimde ailemle gecirmek istediğim için staj yapacağım fabrikayı samsun'dan ayarliyorum.

    istanbul'daki erkek arkadasimdan mart ayı gibi ayrılmışım. 1,5 yıldır suren sorunlu bir iliski ama hüznümü hala tam atamamisim. haziran ayı geldi staja basladim. ayrılığın ustunden 3 ay gecmis daha iyiyim. fabrikanın bir ofis bir üretim binasi var. binalar cok yakın degil ama yuruyerek 7-8 dkda gidiliyor. sanayi bölgesi oldugu için yurumeye sıkılanlar, yoneticiler binalar arası sık gidip geldigi icin onlara göre gelis gidişi ayarliyor. transitler var. biz başka bir stajyer arkadasimla arada yürüyoruz. ağırlıklı öğle oncesi ofiste olup sorumlu mühendisten is aliyoruz ya da sohbet ediyoruz, öğle sonrası uretime geciyoruz, sorumlumuzun verdigi incelemeleri yapıyoruz raporlari tutuyoruz.

    basladigimin birkac gün sonrası, stajyer arkadaşım ben ve sorumlumuz degil ama birkaç yıldır çalışan baska bir muhendis genç arkadaş öğle sonrası uretim alanina gidiyoruz. kaç gün geçmiş bilmiyorum, ama birkaç gundur gördüğüm insan topluluğundan ve makine duzeninden farklı bir görüntü mevcut. düzeni bozulmuş tozu dumani artmis alanda biraz sonra benim de duzenimin bozulmaya başlayacagini bilemeden, once yeni gelmiş ve mekanizması da yeni kurulan gösterişli kocaman iki makinayi sonra da onu gördüm. bircoguyla samimi olmaya başladığım isci ve ustalardan cok farkli , iki makinanin buyuk olaninin basinda biseyle uğraşan yanındakine kisa ve yuksek sesle ingilizce cümleler soyleyen sanki baska bir dünyadan tanrinin gönderdiği büsbüyük fabrika alaninda parlayan erkek bir melek. ingilizcem iyi düzeyde muhtemelen ağır cümleler de kurmuyor ama ne dediği hakkinda en ufak bir fikrim yok çünkü bi kac saniye zaman sonra hiçbir sey duymuyorum. onun makinalarin ve insanlarin sesleri aşırı olmamalarina ragmen bir olup kulagimda ugulduyor. yaklasiyoruz. genc turk mühendis kişiyi cabucak tanitip bizi diger taraflara götürüyor. adi alex. italya' dan gelmiş. uluslararası bir makine firmasının sorumlusu. birkaç hafta işi var. makinayı kuracak dokuman hazırlayacak işçilere egitim verip gidecek. kendinden daha buyuk cok sicakkanli ve konuşkan başka bir italyan ile gelmiş. o diğer makinayla ilgileniyor. alex aşırı soguk. asla ne benim ne de başka birinin hele kizlarin suratına bile bakmıyor. işçilerle de mesafeli bir şekilde konuşuyor. hiçbiri ingilizce bilmedigi icin zorlaniyor. genç birkaç muhendis uretime gelip gittikce tercumede yardimci olmaya calisiyor. alex' in boynundaki gumus kalın zincir, kaslı kolları, uzun boyu, cennetten bir şarkı gibi sesi, hickimsede gormedigim tonda harikulade guzel beyaz bir ten rengi (haftalar sonra öperken bunu ona soracaktım ve tenine beraber bakip gulecektik ancak henüz geleceği bilmiyorduk ) ve duvar gibi asilamaz soguklugu aklimda mıh gibi cakili şekilde uretim alanindan ayriliyoruz. yıllar sonra ondan aşırı etkilendigim bu ani tekrar tekrar kafamda canlandirdigimda bu durumu sadece alex'in fiziksel özellikleriyle açıklamak beni tatmin etmiyor. baska birşey daha vardi. alex'te beni onu görür görmez yörüngesine sokan gorunmez bir manyetik alanı olmaliydi ya da tanrinin geçireceğim eşsiz güzellikteki birkaç haftaya beni hazırladığını gosterip göz kirpmasiydi belki de...

    günler geçtikçe alex' in arkadaşı antonio ile daha fazla muhabbet kuruyoruz. 50 yasina yakin o zamanlar. ingilizcemin şirketteki herkesten daha akıcı oldugunu tercumeleri daha rahat yaptığımı görüp yardimci olmami istiyor fazlaca. stajyer arkadaşım yeşim (gercek adini yazmıyorum hikayede adinin gecmesini istemeyebilir) ile antonio' nun makinasının başına daha sık gidip hem mekanizmayı öğreniyoruz hem şakır şakır bir ingilizce tecrubesi yaşıyoruz. yesim cok iyi bir kiz ve yabancı dil bilgim kızda hic fesatlık oluşturmuyor, benden alabildigine öğrenmeye çalışıyor. o da ufak ufak tercumeye katılmaya başlıyor. antonio ile amca yegen gibi oluyoruz. bizi cok seviyor. asla rahatsız etmeden iltifatlar ediyor. bana "dolly ( oyuncak bebek) " diye sesleniyor. italyayi yasadigi sehri anlatıyor. bir sürü sey ogreniyoruz kendisinden. o sirada alex hala bize karsi soguk. arada ona da yardımcı oluyorum tercumede ama antonio amcadaki gibi bir samimiyet asla yok ve en az onun kadar ciddi oluyorum onun makinasinin basindayken. asla sohbet kurmuyor ben de hic hamle yapmiyorum. yesim de oyle.

    gel zaman git zaman alex bize bir tık daha yakin konuşmaya başladı. ancak bana karşı yine yeşim' e gore daha soğuk... çok dikkatli davraniyor. halbuki en ufak bir hoslanma belirtisi, asılma ya da sohbet istegi belli etmiyorum. ben de gayet ihtiyatliyim. ama yesim' e hep daha rahat. bana karşı anlam veremediğim bir kalkanla duruyor. yeşimin tercumesi yetmedigi icin ve gunluk sohbet edemedigi icin mecbur benimle isteğinden fazla konuşmak zorunda kalıyor. hevesli gözükmemeye dikkat ederek tercumesine destek oluyorum. yesime davranislarina bakiyorum, arkadaslik sohbet ya da illa tercume gayesinden ziyade bu hareketleriyle bana karşı tam olarak şunu seziyorum: bana yanıma yaklaşma lutfen diyor, illa biri gelecekse lutfen bu sen olma yesim olsun bari diyor, yesime ozel bir ilgisi yok. yesim güzel de olmadigi icin kiskanmiyorum alex'ten onu ama benden uzak durmasi canımı sıkıyor. bir de yesim muhafazakar bir kiz asla alexle isi olmayacagini biliyorum. antonio amcadan alex'le ilgili caktirmadan bilgiler ogreniyorum. alex cok daha genc ve fit durmasina ragmen 37 yasinda(benden 16 yas buyuk) ve bir bebegi var. evli olmayip birlikte yaşadığı 40 yasinda bir kadın var hayatinda. onunla bir gelecek hayali kuramayacak durumda bile olsam çok üzülüyorum. hicbir yakınlık kurmadigim bu adama karşı icimde derinlesen duygulara engel olamiyorum. hiçbir renk belli etmiyorum.

    biraz daha zaman geciyor alex bi tık daha rahatliyor. yesim zaten cana yakın ve tatlı biri ben antonio amca alex dordumuz arasında arkadaslik bagi onun da sayesinde daha da artiyor ama gruptaki en uzak kisiler yine ben ve alex. antonio amcayla ise cok yakınım. alex' le ufak ufak sohbete basliyoruz bebeginden bahsediyor fotograflarini gosteriyor bana sevecegim italyanca sarkilar getiriyor flash bellekte. ama bu anlattiklarim çok agir ilerleyen süreçler... alex birlikte yasadigi hatundan da bahsediyor bahsetmesi gerektigini dusunuyor muthis kiskaniyorum ama caktirmiyorum. eski iliskimi anlatiyorum. onun fikirlerini dinliyorum. turk erkeklerinden özür dilerim ancak yabancılara özgü o degisik kumaşı alexte cok net fark ediyorum ve alexin hem bilgisine hem dunya görüşüne yakisikliliginin uzerine koydugu bakimli haline en basit huylarina gordugum yeni herseyine vuruluyorum. ( alex gunler sonra bana benden once tek başına gittigi samsun barlarinda kadinlarin onu nasıl rahat birakmadigini anlatacak bir yandan gulup beni opecekti)

    aramızda ifşa olmus ayyuka çıkmış bir itiraf yok ama alex teslim olmamak icin direniyor hissediyorum. benden etkilendiğini fazla yakinlastigini dusunup silkelendigi anlarda bana ailesini anlatmaya basliyordu. ben de abarti bir iyi niyetle birlikte oldugu kadin ve bebegi ile bir ömür mutlu olmayi hak eden biri oldugunu ve onlara gidince selam soylemesini istediğimi söylüyordum. alex endişeli kararsiz kizgin ifadelerle suratıma bakiyor ne diyeceğini bilemiyordu. alex bu süreçte birkaç kez uzak durdu sonra tekrar yakınlaştı. dengesizligin icinde bir denge yakalamaya ipleri eline almaya çalışıyordu. basaramiyordu, basaramiyorduk. cikmaza girmistik.

    bir gun antonio amca tatli bir teklif yapti. bir aksam 4 umuz buranın en meshur yemegini yemege gidelim dedi. yesimle ikimiz hemen balık yiyelim o zaman dedik. en meshuru degilse bile karadenizdeyiz, iyi balık elbet buluruz. antonio amca ile alex' in kaldigi otelin yakininda bir balıkçıya gittik bir aksam. cok güzel unutulmaz eglenceli bir aksam oldu. alex benim yanimdaydi karsimda yesim çaprazimda antonio. alexin ustunde siyah ustune hafifçe yapisan bir tişört ve bir kot vardi. her zamanki gibi harika kokuyordu. benimse üzerimde su an cok eskimis olan ve o gunun anısı yuzunden atmaya kiyamadigim mavi ebru desenli diz ustu bir elbise vardi . alex ışıl ışıl gülüyor sohbet ediyordu. artik soguk bir adam degildi. bana ilgisini daha fazla belli etmeye başlamış artık savasmaktan vazgecmisti. yesim icmedi, ben biraz ictim. onlar baya icti ama kendilerini tabi ki kaybetmediler. bu arada bana cok yakin oturan alex ve kokusu burnumda yemek yerken cok heyecanlandigim icin yemegi mundar etmis catali bicagi bikac kere dusurmustum. alex dalga gecmisti :. " you live in a seaside city but dont know how to eat fish" ah alex. zaten hep benimle alay etmenin bir yolunu arardi. bana daha sicak olmasiyla beraber sakaci tarafini fazlasiyla gunyuzune cikarmisti. yemekten kalktık. yururken alex'in birlikte oldugu kadin aradı alex italyanca biraz konuştuktan sonra telefonu şak diye bana uzatti ( hala bu hareketi yapmis olmasina anlam veremiyorum ) ve ben kalakaldim. merhaba, ben....., nasilsiniz vs derken kadin nazik bi şekilde " could you pass alex please " demisti hizlica. neyse. alex' e telefonu verdim, yurumeye devam ettik. antonio amca alexle aramdaki yakinligi coktan anlamis yesimle neseli bi sekilde muhabbet ediyor bizden bi tik uzakta yuruyorlardi. yesimin dunyadan haberi yoktu. alex kiskandigimi anlamisti ve durumdan cok mutluydu. aramızda hala bir itiraf olmamisti. yesim biraz sonra dolmusa bindi, antonio amca otele donecegini söyledi. alex benim evime giden dolmuslara beni bırakmaya gelecekti. alexle hic konusmadan yürüdük. dolmuslara gitmemis benim evime neredeyse yaklasmistik. bir yol ayrımına geldik. artık gerisini tek basima yururdum. alexle birbirimize döndük. bi an ikimiz de ne yapacağımızı bilememistik. derken alex ne yavas ne hızlı diyebilecegim bir hamleyle dudagima egildi, beni kuvvetle ve hırsla öptü. hiçbir sey demeden ayrı yönlere yürüdük. eve neredeyse uçarak gidecektim. kafamda o anı tekrarlıyor, inanamıyor ve gercek olup olmadığını dusunuyordum. onu gordugum andan itibaren bana büyü yapmış gibi pervaneye çevirmiş ama yanina yaklaştırmayan italyan adam bana bir uzaklasmis bir yaklasmis bir dolu kavgalar etmisti icinde.(sonradan bu dengesizliklerinin sebeplerini bir bir aciklayacakti) ve teslim olup adım adım agir agir çözülmüş sonunda beni hırsla operek bir eşiği daha aşmıştı. aşmıştık.

    alexle girdiğimiz yeni donemecle birlikte her gun görüşmeye başlamıştık. hem hafta ici aksam is cikisi hem haftasonu. merkezi bir yerde olan kaldigi otelin onunde hazirlanmis beni bekliyor olurdu ( haftaici iş cikisi hemen otele gider dus alirdi yemegi beraber yiyecegimiz icin otelde yemek yemezdi) bir suru yere gidiyorduk. yemeğe sık sık gittigimiz beni taniyan restorandakiler alexi çok sevmisler ekstra hurmet gosteriyorlar arada eniste diyorlardi. (ondan sonra gittigimde yabanci enistemiz nerde demislerdi kahrolmustum) opusmeye yer bulamadığımız icin yemekten sonra sote cafelere ya da gurultulu olmayan barlara gidiyorduk. cok mutluyduk. yolda yururken herkes alex' in yabanci oldugunu anliyordu enerjisine ve yakisikliligina bakan cok oluyordu. muthis gurur duyuyordum. yanımdaydı eli elimdeydi. cok sakaciydi. yemek yerken yere eğilir bacagima dokunacak gibi yapar erotik birşey söyler sonra bıçağım yere dusmus der kahkahayi basardi. sohbet ederken benim yaşıma yetismeyen bir olgudan bahseder, neyden sonra yaşımı hatirlar " ohh i' m double of you baby " der beni operdi. bir gun alex " ı want to feel you % 100 * demis benimle yatmak istediğini açık açık söylemişti. buna hazır olmadigimi söylemiştim.(şu an bu kararima cok pişmanım) bunun ustune cok gitmisti. iki insan birbirini sevdiginde birlikte olmalarinin nesi kötü demisti de mantıklı cevaplar verememistim. türkiye'deki asilmasi guc tabuları anlatmistim biraz anlamisti. üzülmüştü.

    alexle dolu dolu 1 buçuk ay gecirdim. alexin gidisi yaklasmisti. o gittikten sonra stajimin 1 haftası kaliyordu. ağustos ayınin sonlariydi. alex bana zaman zaman hırçın davraniyordu. konusurken terslemeye baslamisti. italyadaki yasamina tekrar odaklanmaya calisir gibi hali vardi. ses etmiyordum. hak vermeye calisiyordum kızmıyordum. bir gun gezerken vitrinde bir kolye gormus hemen elimi bırakıp iceri girip kolyeyi satin almisti. tabi ki birlikte oldugu kadin icin. müthiş nezakete sahip italyanim pek onemsememeye baslamis gibiydi. sanırım bilerek yapiyordu. son birkac gun alex' in gel gitleri, uzuntuleri, uzak durmaya calisip sonra vazgecmesi fabrikanin bi köşesinde ofkeyle ve kizginlikla benimle opusmesi ve yatmak icin israr edisleriyle gecti. ben o gidecek diye ne yapacağımı bilemiyordum. uzuntumu evde annemlerden çıkarıyordum. alex de benden. "keşke" diyordu. " keske baska sartlar altinda karsilassaydik"

    alexle gidisinin bir gun oncesi aksam vedalastik. tahmin edersiniz ki cok zordu. daha görüşmeyecektik. bir gun sonra sabah yoneticimiz havaalanina alexi götürmeden önce ofise veda etmeye getirmisti. surpriz bir sekilde alexi tekrar gormustum. ikimizin arasında olanlar artık biliniyordu. alex herkesle birlikte bana da sarildi. yüzü kirec gibiydi. gitti.

    gunlerce beni aradı. bir suru mesajlar atti. ama eskisi gibi olmamiza imkan yoktu. cunku turkiyeye belki senede 1 gelme ihtimali vardi ve sehri secme imkani yoktu. samsundaki gibi uzun is planlari olmayacakti. artik alex benim için tekrar gerceklesmesi imkansiz bir ruyaya donusmeye başlamıştı. surekli icki icip beni arayip aglamasina ( burada tipik bir turk erkegi gibi davrandi itiraf edeyim) , benden kopamayislarina bir set cekmem gerekiyordu. uzak durmaya karar verdim. alex cok kotu oldu. bir gun " sana göre cok yasliyim diye mi yapiyorsun he bunun icin mi tum bunlar " diye bile sacmalamisti... hayır alex seni çok sevmiştim ve cok çaresizdim aynı senin gibi...

    bir gun bana entrynin en başındaki cümleyi soyledi ve hayatimda bir erkekten duydugum unutamadigim en güzel söz olarak kaldı.

    aradan tam 9 yil gecti. bu sure zarfinda seyrek olarak arada konuştuk.alex her turkiyeye gelişinde beni arayip bulusmak istedi. tabi hep alakasiz sehirler. gidebilirdim ama hepsine bir bahane buldum. gitmedim. hala o kadinla birlikte. bir çocuğu daha oldu. ben ise evlenmek üzereyim. tabi ki cok sevdigim biriyle.

    en son dün konuştuk alexle. benim icin hep ozeldin, ömrümün sonuna kadar öyle kalacaksın dedi. dedim, " sen de benim için..."

    okuyanlara teşekkür ederim. sadece sizlere anlattım. bazi anılar unutulmaz.

    edit: imla
1357 entry daha
hesabın var mı? giriş yap