9 entry daha
  • annem çalıştığı için bana babaannemin baktığı neolitik çağlarda babaannem beni ne zaman bakkala gönderse kıvırcık saçları, vatkalı bluzu ve kocaman gözlükleriyle kara kuru o kadın beni bakkalın kapısında karşılardı. her eski insan gibi babaannemin de renkli sepetten bir ekmek torbası vardı. bu ince, uzun, vatkalı kadın elimdeki ekmek poşetini alır, küçük bir çocukla edilecek türden bir sohbet yapar sonra da poşetin içine seçtiği bir ekmekle bir gofret atardı. gofreti yemenin verdiği sabırsızlıkla mı yoksa babaannemin "ekmeği alınca koşa koşa hemen eve dön" talimatına uyma derdine mi bilmem kanter içinde eve atınca kendimi, babaanneme bu tuhaf, ekmek kokularıyla sabitlediğim kadının isminin ne anlama geldiğini sorduğumu hatırlıyorum. daha önce hiç duymadığım bir isim, "nimet". babannemin göçmen tasarrufçuluğuyla dümdüz olan, ekmeğin çok yüce birşey olduğu konusunda sarsılmaz inancı olan incecik dudaklarının büküldüğünü, "nimet, ekmek demek" dediğini hatırlıyorum. o günden beri çok kutsal şeylere olan inancım pek gelişmese de "nimet" hala ekmek mayası kokusunun içinden vatkalarıyla ve kocaman gözlükleriyle bana gülümseyen o kızcağızdır benim için.
56 entry daha
hesabın var mı? giriş yap