1 entry daha
  • ece temelkuran'in kurtlarla kosan kadinlar uzerine yazisi.

    yağmurlar, gemiler, düşler

    clarissa p. estes'in yazdığı "kurtlarla koşan kadınlar"ı, özellikle geleceği hayal ederken kendilerini tek kişilik maceralarda gören kadınlara şiddetle tavsiye ediyorum

    ---

    kimi kadınlar, düşlerinde kendilerini yalnız görürler; bir başlarına. 16 yaşındayken mesela, henüz hayata yeni başlarken, sonradan fark edersiniz ki, o günlerde geleceğe ilişkin kurduğunuz düşlerde yalnızsınızdır. çok kadın tanıdım böyle. ilk gençlik yıllarında gelecek hayalleri kurarken tek başına kızıldeniz'e dalarken görmüştü kendini; bir evde bir sürü kediyle tek başına yaşadığını görmüştü; bir yük gemisine binip, siyah bir gocuk giyip tam güvertenin ucunda filtresiz sigara içerken görmüştü kendini. kendilerini böyle hayal eden kadınlar sonra adamları ve çocukları nereye koyarlar? neyse...

    belki sonra unuturlar, rüyalarını "düzeltirler" ama aklı ve kalbi olan kadınlar gelecek düşlerinde kendilerini hep tek başına bir maceraya atılırken görürler. sonra olaylar gelişir, belki bütün bunların pek de iyi bir fikir olmadığına kanaat getirirler. ya da "bir gün mutlaka"dır işte, bilirsiniz...

    siz o ilk düşünüzde, kendinizi yalnız başınıza hayal ettiğinizde nasıl görmüştünüz kendinizi? sizin maceranız nasıldı? ne zaman unuttunuz o hayali resmi?

    kurtlarla koşan kadınlar

    bütün tanıdığım kadınlara aynı kitabı öneriyorum iki haftadır. israrla, neredeyse bıktırırcasına tavsiye ediyorum. "sevgilim şöyle böyle bir adam. ama onu terk edemiyorum. suçlu hissediyorum" kendimi diyene... "herif bana kazık attı. şimdi duyarsız görünmem lazım değil mi? öyle yaparsam çok gülünç görünürüm, değil mi?" diye çaresizce bir yanlışın içinde debelenene... "şu işi çok yapmak istiyorum. ama kesin tökezleyeceğim bir yerinde. başlamasam daha mı iyi acaba?" diye sorana... "hayatım kusursuz ama yine de mutlu hissetmiyorum kendimi. bende bir yanlışlık mı var acaba?" diye düşünene... "çocuk yapmak istiyorum ama beceremem diye düşünüyorum. yani ya iyi bir anne olamazsam?" diye kuruntular üretene...

    bu soruların hepsine iyi gelecek bu kitap, biliyorum. bütün bu kadınlar, kendilerinde olan ama var olduğunu unuttukları, unutmaya zorlandıkları bir gücü anımsayacaklar "kurtlarla koşan kadınlar" kitabını okuduklarında.

    gizli bir kadın dayanışma örgütü

    kitaplardan öğrenilmiş bir feminist manifestodan, katır kutur bir feminist jargondan bahsetmiyorum. anneannelerimizden, onların anneannelerinden beri biriken bir kadınlık bilgisinden ve sezgisinden söz ediyorum. elleriyle bu dünyayı yapan; çocukları, yemekleri ve işleri yapan kadınların biriktirdikleri bilgelikten ve kudretten... bize unutturulmuş hayat/ölüm/hayat döngüsünden... kendisine uzaklaştırılmış, ne kadar güçlü olduğu unutturulmuş ve birbiriyle dayanışması türlü yalanlarla engellenmiş bir cinsiz biz. öyle güçlüyüz ki hatta çok korkutabiliriz herkesi. zaten belki korktukları için en başlarda sakatlamışlardı bizi. kitabın meselesi sakatlayanlardan intikam almak değil, en önemli yanı bu. kitabın meselesi yeniden nasıl ayağa kalkıp, tamamlanmış bir kadın olarak nasıl yaşayacağımız ve nasıl kendimizi güçlü hissedeceğimiz.

    jung, masallar ve kızlar

    psikiyatri okuyup, jung üzerine doktora yapıp sonra bütün dünyayı kadın masalları arayarak dolaşmış bir kadın, clarissa p. estes tarafından yazılmış kitap. ayrıntı yayınları'ndan çıktı. biraz pahalı ama en kötü ihtimalle birkaç arkadaş birleşerek alabilirsiniz, almalısınız. estes eski masalları yeniden okuyarak kadınların yazılmamış tarihine ve bu tarihten öğrenilmesi gereken hasletlere dikkat çekiyor. yaralarınızı kendi kendinize nasıl saracağınızı söylüyor ve bunu yapmak için sizde yeterinden fazla gücün zaten bulunduğunu anlatıyor.

    erkekler neden okumalı?

    ortalıkta "kadın dünyasını yazan erkek yazar" furyası var ve hakikaten kadınların bunlara içtenlikle inandığını sanmıyorum. sadece biraz çekici buluyorlar belki, belki biraz da erkeklerin kadınları nasıl gördüğünü, nasıl gördüğünü sandığını anlamak için okuyor olabilirler. oysa kadınlarda anlaşılması gereken bir şey olmadığını, sadece onlarla birlikte "akılması" gerektiğini daha henüz hiçbir erkek yeterince anlayabilmiş gibi gelmiyor bana. yaptıkları bir nehri durdurup debisini ölçmeye çalışmaya benziyor; nehirle birlikte akmak ise çok daha büyük bir güç gerektiriyor. erkeklerin de işte, bu kitabı ne tür bir nehirle birlikte akabileceklerini anlamak için okumaları gerekiyor.

    kendi içinizde şefkatli ve ılık bir yolculuğa çıkmak için bulunmaz bir fırsat! şiddetle tavsiye ediyorum... bilhassa geleceği hayal ederken kendilerini tek kişilik maceralarda gören kadınlara! her yaştan kadına...
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap