3 entry daha
  • nerede ise dört yıl önce sözlüğe "ezen, sömüren, egemen" anlamlarını yazdığım bir sözcüktür. bir sözcüğün tek anlamı yoktur. geçen zamanla köküyle alakalı ya da alakasız olarak başka anlamlar da kazanabilir bir sözcük. anlam kaymalarına da uğrayabilir. örneğin "yavuz" sözcüğü çok önceleri olumsuz bir anlama sahip iken artık olumlu anlamdadır. üstad sözcüğünün kökü türkçe usta sözcüğüdür ama acem ellerinde değişikliğe uğramış, başka bir anlam kazanmış ve türkçe'ye öyle girmiştir. şimdi her iki sözcük de türkçe'de farklı anlamlarda kullanılmaktadır. adalet sözcüğü arapça "adl" kökünden gelmektedir o da esas olarak devenin iki yanındaki yükün dengesini ifade eden bir sözcüktür. örnekler uzatılabilir.

    müstekbir sözcüğü, bir sürü kaynakta ezen, sömüren, egemen sınıfları niteleyen bir sözcük olarak kullanılmıştır. aslında bir cümle ile açıklamamı yapmıştım. anlamak için, içinde bulunulan hale göre bir kaç okuma gerekiyor belki de. tekrarlayalım: "kibir kökünden gelmekle beraber, ezen sömüren, egemen sınıfları da niteleyen bir anlam kazanmış olan sözcük" bunun ötesinde bir iddiam yoktur. ha kültürel düzey, iran islam devrimi falan demiştim. hizmet kabilinden bir alıntı ve bir okuma verelim:

    -alıntı-
    fischer, şii iran'da siyasi ve sosyal protestoları dini biçimlerlerle ortaya koyma geleneğine dikkat çeker: "kerbela paradigması", yani şia'nın temel özelliklerinden biri olan ezilmişlik (mustazaf) ve zalimlere (müstekbirler) karşı ayaklanma şeklindeki aşırı duygu, her türlü siyasi protesto hareketini besler.
    okuyan gençliği `devrimci islam' ideojisine bağlayan inahlı sosyolog dr. ali şeriati, devrimci marksizm'in sınıf mücadelesi teorisini, şia'nın "mustazaf" (ezilen) ve "müstekbir" (zalim, ezen) ayrımıyla ve bunu temsil eden "kerbela paradigması" ile birleştirmiştir.
    -alıntı-

    http://www.milliyet.com.tr/…96/12/25/dizi/dizi.html
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap