5 entry daha
  • sıkı bir h. g. wells hayranı olan şahsım yine hayal kırıklığına uğratmamış olan distopik eserdir.

    h. g. wells'in bir edebiyatçı olması yanısıra iyi bir dünya tarihçisi olmasının da etkisi hikayede çok net hissedilmektedir.

    efendi uyanıyor wells'in ilk kaleme aldığı eserlerinden birisi olması hasebiyle her ne kadar içerisinde kurgusal hatalar barındırsa da yazar donanımı ve zekası sayesinde bu handikapı hızla kapamış.
    h. g. wells evreninde işlenilen bilim kurgu yalnızca bilim kurgu olmaktan çok daha fazlasıdır. bünyesinde mutlaka sosyal ve antropolojik, psikanalitik yorumlar ve mesajlar da barındırır.

    bu hikayede wells yine bilim kurguya en özgün haliyle pek akla gelmeyecek bir pencereden bakmıştır. kahramanımız bir gün uyur ve 200 yıl sonra uyanır. daha önce kendinin ve kendi adına akraba, eş dost ve uykucu hayranlarının yaptığı yatırımlar 200 yılda borsa ve mevduat yatırımında birleşik faizin kartopu etkisiyle neredeyse küreysel düzeyde kontrolü mümkün kılabilecek bir servete dönüşmüş ve kimsenin artık beklemediği anda uyanarak kendisine vekil olarak serveti yöneten baskıcı, toyaliter ve adaletsiz, despot konsey yönetiminin varlığına karşısı bir tehdit unsuru olarak, uygulamalardan nefes alamayan köleleştirilmiş, kamplara ayrılmış toplum için ise kutsal bir kurtarıcı olarak ortaya çıkmıştır. bu pek akla gelmeyecek marjinal bir bakıç açısı.
    kahramanımız uyandığında kendisini süper şehirlerin kontrolünde bir kaç kutuplu bir gelecek dünyasında bulur.
    iktidardaki baskıcı rejimin temsilcileri ile sözümona insanlar için daha fazla özgürlük, adalet ve onurlu yaşam vaadinde bulunan muhalefetin, kavgasının en ateşli yerinde, bütün dengeleri bozacak etkisi vardır.
    hikaye böylece devam edip gider.

    wells'in eserinde eleştirdiği esas konu toplum adına yapıldığı savunulan eylemlerin esasında lider sultasınca toplumu kullanarak kişisel menfaatlerin ve güç arayışının hayata geçirilmesinde kılıf olması durumudur.
    toplumu oluşturan yapının ihtiyaç duyduğu ya da zaaflarının bulunduğu dinamikleri kullanarak toplumsal uyumun aptallaştırıcı etkisi 'ni kullanarak kitleleri kendi zararları pahasına hareket ettirmeye yönlendirmek.
    "devrim kendi çocuklarını yer" mottosu.
    hikayede wells bu cezalandırıcı, disiplin edici, bireyin yaşamına müdehaleci, baskıcı devlet anlayışının insanlar üzerindeki yıkıcı etkilerini, ortaya koyar.

    ilgili eserden çarpıcı bir pasaj sizin için geliyor;

    "birkaç güne kalmaz her şey yoluna girer. kalabalık büyük, aptal bir canavardır. bırakın yaşamaya devam etsin. böylece onu evcilleştirip kendi çıkarlarımız için kullanabiliriz. köle ruhlu insanlara karşı en ufak bir sempati beslemiyorum." maya kitap: 58, roman 33, 29. bölüm bilmem kaçıncı sayfa.

    bütün bunlar yetmezmiş gibi adam yememiş içmemiş ta 1880'lı yıllardan ipad tableti tarif etmiş, o da yetmemiş hikayede bizzat kullandırmış. ilgili bölümü okurken şaşkınlık ve hayranlıktan ağzım kulaklarıma varmıştı.

    not: tavsiye mahiyetine bir nefeste okunulabilecek bir başka wells eseri için;
    (bkz: the country of the blind)
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap