5 entry daha
  • insanoğlu yeni tanıştığı her şeye alışmak için zamana ihtiyaç duyar… özellikle kitlesel dönüşümlerin söz konusu olduğu noktada bu alışma süreci yılları değil, on yılları; hatta köklü bir dönüşümden bahsediyorsak yüzyılları dahi dolduracak bir periyodu kaplayabilir…

    modern çağın sosyal bağlamda en önemli gelişmelerinden biri olan kadın-erkek eşitliği kavramı da yerini sağlamlaştırmaya çalışırken muhakkak ki yan etkilerini de beraberinde getiriverdi… son yüzyıla gelene dek statü endişesi taşımamış kadın, birden bire fırsat eşitliğini önünde buldu… bunun neticesinde, yüzyıllardır hemcinsleri olan ataları en fazla aileleri içerisinde borularını öttürebiliyorken; modern kadın avuçlarının içinde karşı cins üyelerine hükmetme gücünü buluverdi… bunu en başta yakalayıverdiği nokta, elbette ki iş hayatı oldu… iş hayatında güçlenen kadın, hemen ardından sosyal hayatta ve elbette ki ilişkilerinde de gücü eline geçirme çabası içinde buldu kendini… bizlerin kısaca hırs kadıncığı dediğimiz tür, iş hayatında ve ilişkilerde, açıkça söylemek gerekirse yüzyıllardır geride, kıyıda köşede kaldığı her yerde gücü eline almaya çalışan kadınların öncü birliklerinden başka bir şey değildir kanımca…

    bu öncü birliklerin, ya da hırs kadıncıklarının ortak özellikleri, saldırdıkları, gücü ellerine alma çabasında oldukları konular dışında zayıf kalmaları oldu… dolayısıyla saldırı düzenledikleri mevzilerde ağır hasara yol açtılarsa da, onların açtıkları o boşluklarda başarıya ulaşanlar genelde onların aksine hırs küpü olmaktan uzak kadınlar oldular… başarıya ulaşmış bu kadınların hırstan tamamen arındıklarını söylemek de elbette hata olacaktır… ancak bu kadınların başarısındaki en önemli bileşen, bahsi geçen başarılı kadınların kadınlıklarından vazgeçmeden bunu başarmış olmalarıdır kanımca… ytz toplamda üç yıl kadar süren iş hayatında, işi gereği üst düzey pozisyonlarda çalışan onlarca kadınla tanışmış ve çalışmış; bunun neticesinde de fark etmiştir ki, üst düzey pozisyondaki bu kadınların tamamı evlidir, çocuk sahibidir ve muhakkak ki istikrarlıdırlar… her konuda fikir sahibi olma çabasında ve bunda genel itibariyle başarılıdırlar da…

    netice itibariyle, hırs kadıncıkları hırslarının gölgesinde kendilerine has, orijinal hedefler ve beklentiler yaratmaktan uzak kalmış ve genel itibariyle erkekler için tasarlanmış bir hayat tarzını zorlama çabasına kilitlenmiş olduklarından suya sabuna dokunamadan kendi girdaplarında kaybolma riskiyle karşı karşıya kalmış, dolayısıyla da toplumumuzun kadın-erkek eşitliğine karşı olduğu aşikar erkek nüfusuna da ağır düzeyde antipatik görünmüşlerdir… değişim sürecinin tamamlanacağı dönemde ister istemez hırs kadıncıklarının da ortadan kalkacağını düşünmekle beraber, bu defa geçmişe özlem duyan erkek nüfusun hırs adamcıklarını piyasaya sürmesinden de endişe ederim…
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap