15 entry daha
  • "var olamadıkça, yok oluyoruz" diyen oyun. timuçin esen ile devin özgür çınar elinden geleni yapsa da, yine metnin oyunu kurtardığını düşünmeden edemedim, 15 marttaki o ilk temsilde çoğunluğu hırzı polis'teki çınar hayranı bayanın arasında izlerken. sahneye koydukları tempoya ayak uyduramıyor iki oyuncu da. timuçin yoruluyor, oyun sonuna doğru çok net hissettim ve anladım nefes nefese kalışından, tek hamlede üzerine sıçraması gereken masanın üzerine güç bela çıktı ve dengeyi kurmakta zorlandı. ve timuçin zaten yorgun olmalı ki, günlerdir uyku görmemiş altları şiş gözlerle sahnedeydi. devin ise oyunun ayak uyduramadığı temposunun tamamen dışında bırakmış kendini. bu yüzden "masadaki kağıtları şöyle bir fırlatayım da içimdeki karmaşa ortaya saçılsın" demeye getiriyor ama olmuyor.
    genel çerçevede, aceleyle, az provayla sahneye koyulmuş bir oyun. ilk perde daha iyi çalışılmış; ikinci perdenin daha çok çalışılması gerekirmiş. "mutluluk bir kaşıntıdır" tiradından önce ışık düzenindeki değişiklik için timuçin esen'in rejiye işaret etmesine gerek kalmamalıymış mesela.
    ancak muazzam dekor ile oyunda en büyük alkışı barış dinçel hak ediyor. efekt ile birlikte, hem saat, hem pencere (ki dışarıda kar yağıyor bazen ve bu iç mekana sıcaklık veriyor), hem de ayna olabilen dekor çok iyi düşünülmüş, uygulanmış. ve gariptir; hiç kitap okumadığından dem vuran "erkek"in odasını kitaplarla, hemde okunmaktan lime lime olmuş kitaplarla doldurmak, hikayenin güvenilmezliğini vurgulamıştı; sevdim.
68 entry daha
hesabın var mı? giriş yap