56 entry daha
  • ilginç bir şekilde kendimi epey güvende hissettiğim ve trafik başta olmak üzere pek bir olumsuzluğa denk gelmeden ziyaret ettiğim meksika'nın başkenti olan şehir. biraz siyasi tarih ve popüler kültürle haşır neşir olunca insan ister istemez tedirgin oluyor, önyargılar oluşuyor zihinlerimizde. ama şikago'da kendimi daha tehlikede hissetmiştim ve bir an önce şehirden kaçmak için günleri saymıştım ama ciudad de mexico'da böyle bir şey hissetmedim, aksine oldukça güzel bir gezi oldu. hatta trafik bile pek sorun olmadı ama galiba bu biraz da benim günü kullanma biçimime bağlı olarak gelişti.

    şöyle ki: gündüz etraftaki önemli tarihi ve turistik mahalleler, antik kentler, kasabalar ve kazı alanlarını dolaştığım için trafiği görmedim. akşam kaldığım hostele gelince de hostelin kendi barı ve restoranı olduğu ve gayet güvenlikli bir bina olduğu için kimseyle yüz-göz olmadan ve şehrin kronik sorunlarına değmeden bir hafta geçirdim (gerçi bu benim üçüncü gelişim ve her seferinde aynı tarifeyi uyguluyorum. aslında gittiğim pekçok şehirde benzer programlar yaptığım için vaziyet genelde karışık olmuyor benim açımdan).

    şehir oldukça tarihi bir öneme sahip. sadece ispanyol istilacı/sömürgecilerin merkezi olması hasebiyle değil onlardan önce de gayet önemli bir yerleşimmiş burası. aztek imparatorluğu ve hatta daha genelde aztek medeniyeti için oldukça değerli bir yer ve zaten aztekler olanca hünerlerini bu şehri inşa ederken göstermişler. buraya gelince yapılacak ilk şeylerden biri tabii ki teotihuacan antik kentini ziyaret etmek oldu. buradaki güneş piramidi ve ay piramidi muhakkak görülmesi gereken yerler. oldukça geniş bir alana kurulu olan antik kenti gezmek saatler alabiliyor ve özellikle mevsime göre hemen her gün öğleden sonra yağmur yağdığı için hazırlıklı olmakta fayda var (ben aralık ayında gittiğimde bir hafta her gün istisnasız ıslandım). her iki piramide de çıkabiliyorsunuz. eğer bir sağlık probleminiz varsa yahut yaşınızı almışsanız dikkatli olmak gerek çünkü epey dik ve yüksek; öyle ha deyince çıkılmıyor.

    ilgili başlıklarda daha sonra anlatacağım için kısa kısa geçiyorum. daha sonra tenochtitlanyerleşkesine geçtim (ki şehrin diğer tarafında, aynı gün içerisinde ziyaret etmeyi düşünüyorsanız iyi planlama yapmanız lazım). burasının önemi kanal sistemi kurulmuş olması ve imparatorluğun başkentliğini yapması. aztek krallarının sarayları ve daha başka ilginç yapılar var burada. epey büyük bir yerleşim (hatta klasik dönem için amerika kıtasının en büyük şehri olduğunu söylemişlerdi). yine de bu yerler şehrin biraz dışında kalabiliyor.

    çeşitli nedenlerle (vakit darlığı gibi) daha şehir içinde kalan yerler isterseniz eğer, chapultepec tam sizlik. burası aztek elitlerinin (kral dahil) dinlenmek için inşa ettirdiği ve sık sık kafa dinlemek için geldiği bir yer. avrupalılar istila edip, sömürge durumuna düşünce, sömürgeciler bu tarafta bir kale yapmışlar ve hükümet sarayı olarak kullanmışlar bir süre. aynı adla (chapultepec kalesi) anılan yapı çeşitli amaçlarla kullanılmış daha sonradan. ziyarete açık. ayrıca burada moctezuma banyosu (banos de moctezuma) dedikleri bir su sistemi var (iyi planlama yapın zira pazartesi günleri kapalı oluyor). yine buraya yakın bir yerde hemen parkın köşesinde ulusal antropoloji müzesi (museo nacional de antropologia) var. ben gittiğimde ücretsizdi ama meksika'da müzeler pek pahalı değil. muhakkak girin, çok fazla şey var ve benim yarım günümü aldı hakkıyla gezmek.

    şehirde çok iyi müzeler var ve meksikalılar önyargılarınızı yıkacak kadar iyi müzeciler. şehrin merkezinde frida kahlo müzesi, arkeoloji müzesi, modern sanat müzesive çağdaş sanatlar müzesi var (daha bir sürü müze var ama hepsini burada sayamayacağım için kesiyorum). ilgi alanınıza göre seçip gidebilirsiniz (pazartesi kapalı olma durumu ülke genelinde var, hatırlatayım). ama benim en çok ilgimi çeken engizisyon müzesi (museo de la inquisicion) oldu. açıkçası engizisyon mahkemesinin yeni dünyaya da götürüldüğünü bilmiyordum. işkenceleri, katliamları, soykırımları tabii ki biliyordum ama engizisyonun varlığını atlamışım. hiç düşünmemiştim ve bütün bölgenin nasıl hristiyan olduğu ile ilgili kafam daha net şimdi.

    şehre ilk geldiğimde catedral metropolitana'nın dibinde bir hostelde kaldım (adı mundo joven, giden olursa tavsiye ederim. hem merkezi bir yerde, hem güvenli, hem de ucuz). hostelin terasından manzara harikaydı, katedral beni o kadar büyüledi ki defalarca ziyaret etmekten kendimi alamadım ama ne yazık ki katedral eski bir aztek tapınağının üzerinde yükseliyor. ilgili tapınağın yıkılıp temeli kullanılarak yapılmasıyla yükselmiş. maalesef meksika'da çokca görebileceğiniz bir durum. başka vesilelerle de aynı durumu gözlemledim (puebla şehrini anlatırken tekrar değineceğim). puebla demişken, bu kasaba yaklaşık bir saat mesafede ve inanılmaz tarihi yerleşimlere evsahipliği yapan bir şehir. fırsatınız varsa pas geçmeyin derim.

    ciudad de mexico, hakkında yazmakla bitecek bir şehir değil. yine de beni derinden etkileyen bir anekdotla bitireyim: şehri ilk ziyaret ettiğim zaman (2016'da) aztek yerleşkelerini gezmek için bir tur kiralamıştım ve tur ile gezerken çok tanıdık bir yere geldik. tarihi kalıntıları anlatıyordu mihmandarımız ama arkadaki üniversite binaları, meydan ve diğer cadde ve sokakları gözüm ısırıyordu. zaten az sonra mihmandarımız da kısaca burada gerçekleşen bir protestoyu ve hükümetin biraz sert müdahelesini anlatmaya başlayınca kafamda hemen ışık yandı: 1968 meksika olimpiyatlarını protesto eden öğrencilere hükümet güçlerinin ateş açmasıyla onlarca kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştı. roberto bolano'nun tılsım isimli kısa ama yoğun ve ateş gibi yakıcı romanında da gayet güzel ve duygusal bir şekilde işlenen katliamın olduğu meydandaydım (hemen sazı elime alıp, bu kadar çabuk geçiştirilemeyecek bir olay olduğunu söyleyip olayı detaylıca turistlere anlattım **). plaza de las tres culturas'da gerçekleşen katliam, tlatelolco katliamı diye bilinir. buradaki meydanda katliam anısına dikilmiş bir anıt vardır (ayrıca eski aztek yapılarının kalıntıları da var burada, ziyaret edilmesi gerekli yerlerden biri, zaten bu yüzden oraya götürmüştüler bizi).

    gezecek, görecek daha çok yer var. şimdilik bu kadarı kafi gelsin (yine de düşündüğümden uzun bir yazı oldu). gidiniz geziniz efenim, iyi yolculuklar...

    tema: (bkz: latin amerika tarihi)
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap