1 entry daha
  • kendisi sadece bir siyasetçi değildir.

    vietnam savaşı'ndan abd kongresi'ne, abd kongresi'nden federal cezaevine uzanan, netflix dizisi yapılasıca bir öykünün baş aktörüdür.

    lakabı "duke" yani düktür. bu lakabı ünlü aktör john wayne'e olan fiziksel ve davranışsal benzerliği nedeniyle almıştır. malumunuz john wayne'in hollywood'daki lakabı the duke'tür. lakin hikayemizdeki yan sanayi dük, zamanında dük gibi yaşamış, sonrasında düklük gitmiş, lakabı kalmıştır.

    bu abimiz vietnam savaşı'nın bütün şiddetiyle devam ettiği 1967 yılında birleşik devletler donanması'na* katılır ve jet pilotu olur. uss constellation uçak gemisinden vietnam'a bombardıman ve av/önleme görevleri uçar. kuzey vietnam'ın mig-17 ve mig-21 uçakları ile hava muharebelerine girer ve donanmanın* vietnam çatışmasındaki*ilk as pilotu olur.

    bllmeyenler için açıklayalım, birinci dünya savaşı'ndan itibaren uçakların bir silah olarak kullanılmasıyla birlikte, beş ve üzeri düşman uçağı düşüren pilotlara as pilot, ingilizcesiyle ace denir.

    bu abimiz, zamanının en teknolojik uçağı f-4 phantom ile uçmaktadır. o dönemde f-4 uçakları abd donanmasına ait uçak gemilerinin ana hat av-önleme uçağıdır.

    f-4 demişken bir parantez açalım. zira dük'ün hikayesinde f-4 tayyaresi ile vietnam'da başından geçen bir hava muharebesinin ayrı bir yeri var. amerikan mühendisleri, 1950'lerin başında ısı güdümlü aim-9 `sidewinder` havadan-havaya atılan ısı güdümlü füzelerini icat ettiklerinde, hava muharebesinde devrimsel bir buluşa imza attıklarını düşündüler. onlara göre artık av uçaklarında makineli tüfek, ordan da topa evrilen mermi atan silahlara gerek kalmamıştı. çünkü artık uçaklarında gelişmiş radarlar ve güdümlü füzeleri vardı. makineli tüfek ve top atışıyla uçak düşürmek ikinci dünya savaşı ve kısmen kore savaşı'nda kalmış demode bir işti.****

    amerikan pilotları radar ekranlarında tespit ettikleri kuzey vietnam uçakları, f-4 uçaklarının egzosundan çıkan siyah dumanı görüp makineli topla üzerlerine ateş etmeye başladığında, amerikan uçak tasarımcılarının ne kadar ölümcül bir hata yaptıklarını anlayacaklardı. ****

    10 mayıs 1972 tarihinde dük ve arka kokpitinde uçan rio'su* k. vietnam'daki bir bombardıman görevinden dönüşte, vietnam mig'leri ile angajmana girerler. tam 3 mig daha düşürerek beş hava zaferi ile as olurlar.

    hava muharebesine giriştikleri bir mig-17'nin pilotu, o güne kadar karşılaştıkları diğer mig-17 pilotlarından çok farklıdır. bu pilot çok yeteneklidir. mig-17 gibi demode bir tayyare ile az daha dük'ün f-4'ünü vurur. bizim dük, hava muharebesini güç bela kazanır ve migi düşürür. düşürdüğü pilotun, amerikan sinyal istihbaratına* takılan ve 13 hava zaferine sahip olduğu düşünülen colonel tomb adlı pilot olduğunu iddia eder. vietnam tarafı colonel tomb ya da toon adında bir pilotlarının olmadığını söyler. amerikalılar telsiz konuşmalarından bu pilotun varlığından emindirler. vietnamlılar böyle bir pilotumuz yok diyorsa, yoksa bu meş'um colonel tomb bir sovyet pilotu mudur ? onu da bir başka entrymizde inceleyelim değerli okur.

    efendim dük ve riosu hava zaferi sayılarını artırıp, uçak gemilerine dönerken yerden havaya atılan s-75 füzesi**, sağ arka taraflarında infilak eder ve uçaklarına hasar verir. savaş esiri* olmamak için deniz üzerine gidebildiği kadar gidip ondan sonra atlamaya karar verir. nihayet yangına bağlı olarak uçağının kuyruk kısmı kopar ve uçağın kontrolünü tamamen kaybeder. deniz üzerinde fırlatma koltuğu ile uçaktan atlamak zorunda kalırlar. kurtarma helikopteri gelip ikisini sudan kurtarır.

    10 mayıs 1972'de girdiği hava muharebesinin ayrıntılarını kendi ağzından şu belgeselde dinleyebilirsiniz.

    yeri gelmişken bir parantez daha açalım. ufacık k. vietnam, sahip olduğu rus yapımı uçak ve hava savunma sistemleri ile, hem usaf* hem de usn* hava unsurlarının deyim yerindeyse ağzına kürekle vurmuştur. aynı tarihlerde, aynı techizata sahip arap devletleri ise 1967'deki altı gün savaşı ve 1973'teki yom kippur savaşı'nda israil tarafından tokat manyağı yapılmaktadır.**

    kore savaşı'nda 1'e 10 olan düşman uçağı düşürme oranı, vietnam'da 1'e karşı 2,5 olmuştur. yani amerikalılar düşürdükleri her 2,5 düşman tayyaresine karşılık bir tayyarelerini kaybetmişlerdir. sam amca için bu kabul edilemez bir orandır. vietnam'da yaşadıkları başarısızlıklardan da çok iyi ders çıkarırlar. vietnam dönüşü duke top gun'a* eğitmen* olarak tayin olur. elde ettiği hava zaferleri nedeniyle donanma pilotları arasında meşhur olmuştur. 1987'de donanmadan emekli olur.

    vietnam'daki hava savaşlarıyla ilgili hemen her belgeselde görülür. 1991 yılındaki körfez savaşı'nda cnn'de yorumcu olarak ekrana gelir. tanınırlığı iyice artınca kendisi için yepyeni bir sayfa açılır: politika.

    imajı çok sağlamdır. bu imaj cumhuriyetçiler'in gözünden kaçmaz ve 1991 yılında san diego şehrinden temsilciler meclisine seçilir. kongre'ye uzanan yolculuğu da kaderin garip cilvelerini içerir. seçime girdiği san diego'nun 44. seçim bölgesi tam 12 yıldır demokratlar'a oy vermektedir. fakat demokrat kongre üyesinin adı bir cinsel taciz skandalına karışır. yapılan nüfus sayımından sonra da seçim bölgesi 50. ve 51. bölge olarak ikiye ayrılır. cunningham'ın aday olacağı 50. bölge cumhuriyetçi nüfusun ağırlıklı olduğu bir yerdir. lakin karşısında sağlam bir cumhuriyetçi aday vardır. kader ağlarını yine örer ve bu cumhuriyetçi rakibinin adı konut kredisi yolsuzluğuna karışır.* cunningham başarılı bir asker ve vietnam gazisi olarak cumhuriyetçiler için güvenilir bir adaydır. 1991 yılında temsilciler meclisi'ne seçilir.

    congressman cunningham, tam bir cumhuriyetçidir. liberallerden ve eşcinsellerden nefret eder, temsilciler meclisi'ndeki bir tartışma sırasında bernie sanders'a "otur yerine, sosyalist !" diye bağırır.*** zamanın başkanı clinton'ın uyuşturucu satıcılarına karşı yumuşak davrandığını, uyuşturucu ticareti yapanların idam edilmesi gerektiğini savunur.*

    derken kendi oğlu meksika'dan ülkeye sokulan 180 kg esrarın taşınmasına aracılık ederken enselenir ve mahkemede suçunu kabul eder.* * *

    oğlunun davasına bakan hakime salya sümük yalvararak daha az ceza verilmesi için yalvarır, oğlu 2,5 sene hapis cezası alır. kefaletle dışardayken yapılan uyuşturucu testlerinde tam üç kere kanında kokain tespit edilir ve kalan cezasını çekmek üzere cezaevine yollanır.*

    dük, asker kökenli olduğu için kongre'de askeri konulardaki komisyonlarda görev alır doğal olarak. abd kongresi ve askeri konular demek kaçınılmaz olarak dünyanın silahlanmaya en çok para harcayan ülkesinde akçeli işlere bulaşmak anlamına da gelir. dük'ün hayatını kaydıran gelişmeler de bundan sonra başlar.

    2005 yılında sonradan pullitzer ödülü kazanacak olan marcus stern isimli bir gazeteci, dük'ün savunma bakanlığı'ndan ihale alan bir işadamından* rüşvet aldığı haberini yapar. daha doğrusu bu şirketin sahibi, dük'ün evini 1,675k dolarese satın almıştır. ardından bir ay sonra bu evi 975k dolarese satışa çıkarır. bu işlemler olurken dük, savunma ödenekleri altkomisyonu*üyesidir. dük evini sahibine sattıktan sonra ne hikmetse bu firma yüklü paralara savunma ve istihbarat ihaleleri almaya başlar.

    gazetede yeni bir haber daha çıkar. dük san diego'da lüks bir yatı kira ödemeden kullanmaktadır, bu yatta hijyene önem veren elit beylere hizmet sunan hanım arkadaşlarını ağırladığı söylentiler arasındadır.* yat dük'ün evini satın alan adama aittir ve adı da "duke stir" dir.*

    anlaşılan dük, bahşişi baya bir önden almıştır.**

    burdan sonraya devreye lanet olası federaller* girer.*

    dük'ün evi ile rüşvet aldığı iddia edilen şirkete baskın düzenlenir. bulunan belgelere el konulur. baskının ardınan dük medyanın karşısına çıkıp bir dahaki seçimde aday olmayacağını açıklar. ama federallere paçayı kaptırmıştır bir kere.

    fbi soruşturmasında dük'ün santa fe'deki çiftliğinin konut kredisinin de, ihale alan şirketin sahibi tarafından ödendiği tespit edilir.**

    fbi, dük'ün kendi web sitesinden üzerinde abd kongresi'nin logosu olan buck marka bıçaklar sattığını da tespit eder. logoyu ticari amaçla kullanmak için kongre'den izin almamıştır. bu bir federal suçtur ve kahrolası federallerin acıması yoktur.**

    dük, abd medyasının eline bir kere düşmüştür. 2006 yılında wall street journal dük'ün gayrimenkul yolsuzluğu dışında , savunma ihalesi alan kişi ve kurumlardan hayat kadını, limuzin, lüks hediyeler almış olabileceğini yazar.

    2005 kasımı'nda dük vergi kaçırma, rüşvet alma, posta yoluyla dolandırıcılık*,elektronik dolandırıcılık* suçlarını işlediğini mahkemede kabul eder. savcılar rüşvet parasıyla edinildiğini ispatladıkları bütün malvarlığına el koyar. dük, rüşvet eylemlerine karışan sanıklar hakkında tanıklık yapmayı da kabul eder.

    mahkemeden çıkışta, istifa mektubunu temsilciler meclisi'ne ve california valisi arnold schwarzenegger'e gönderir.

    mahkemesine bakan hakim, 10 yıl hapis cezası talep edilen dük'e vietnam'daki hizmetlerini ve prostat kanseri tedavisi görmesini göz önünde bulundurarak sekiz yıl dört ay hapis cezası verir. hapse girdiğinde 64 yaşındadır. en uzun hapis cezası alan kongre üyesi olma onuruna da erişmiştir.

    bu arada savcılar 21 yıllık donanma ve 15 yıllık kongre hizmetinden dolayı kendisine bağlanan emekli maaşlarına da haciz koydurmuştur. bu federaller gerçekten zalımdır. dük hapisteyken davasına bakan hakime bir mektup yazar ve yasadışı edindiği bütün malları zaten verdiğini, savcıların yaptıkları anlaşmaya aykırı davrandığını belirtir. hakim kendisine verdiği yazılı yanıtta 2003 ve 2004 yıllarında aldığı rüşvetlerden dolayı maaşında kesinti yapıldığını ve kendisinin yapabileceği bir şey olmadığını söyler.

    şubat 2013'te hapis cezasını tamamlar ve halfway house dedikleri, cezasını tamamlayan hükümlülerin yeniden toplum içerisinde yaşamalarına alışmalarını sağlamak için kurulmuş tesiste ikamet eder. burdan da salındıktan sonra amerikan tarihinin en uzun süre hapis cezası almış kongre üyesi unvanını da kazanarak hayatına devam eder. av tüfeği alıp ava çıkıp kafasını dağıtmak ister.* kaderin bir başka acı cilvesi, kongre'deyken kendisinin de oy verdiği bir kanuna göre eski hükümlülerin silah ruhsatı almaları yasaktır.

    randy duke cunningham'ın hikayesi, bir insanın yükseliş ve düşüşünün yanında, amerikan hukuk sistemi'nin devletin işleyişi söz konusu olunca ne kadar kesin ve acımasız olabileceğinin de bir örneği.

    edit: donald trump görevden ayrılırken duke cunningham'ı da affetmiş.
hesabın var mı? giriş yap