7 entry daha
  • çocukluğumda milliyet çocuk'ta ilk kez gördüğüm ve gitmeyi çok istediğim park. bildiğim kadarıyla o zamanlar sadece modellerden oluşuyordu ve o haliyle bile benim için çok çekiciydi.
    yıllar içinde model parkların çoğalması ve ilgiyi kaybetmeye başlamaları neticesinde legoland yoneticileri başka atraksiyonlarla olayı zenginleştirmeye karar vermişler. ve iş akıl mantığı aşan boyutlara gelmiş.

    şöyle ki, ben bu parkı gezdiğimde 25 yaş civarindaydim ve neler yapılabilir, neler yapılamaz, neler normaldir, neler anormaldir gibi konularda epey fikir sahibiydim. yine de parka ilk girdiğim noktada, yani çocukken merak ettiğim modelleri gördüğümde derin bir nefes aldim. sadece legolarla, bu kadar ayrıntılı binalar, sokaklar, köprüler, tren istasyonları, vs nasıl yapabiliyorlardı? acaba bir tanesini yapmak ne kadar sürüyordu? ünlü binaların modelleri ne kadar gerçekçi yapılmıştı.

    gerçek boyutlarında bir insanla karşılaştığımda önünde durup uzun uzun incelemek istedim, vay be, nasıl yapmışlar bunu diye diye. beraber gittiğimiz danimarkalı şahıs beni kolumdan tutup sürükledi. sen her parçaya bu kadar takılacaksan, işimiz iş diyormuş. meğer orası neymiş ki...

    bir liman modelini incelerken - minyatür dalgakıran, gemiler, bir petrol platformu vs - birden yutkunmak zorunda kaldım çünkü göletin içinde bir köpekbalığı dolaşmaktaydı. iki-üç metre boyunda, gri tonlarında, sadece legodan yapılmış, yüzgeçi vs inanılmaz gerçekçilikte bir canavar... o kadar detaya rağmen, bulanık suyun içinde inceleme fırsatı vermiyordu insana. mecbur ilerledik.

    sonra değişk konseptlerde tasarlanmış alanlara girdik. mesela br vahşi batı ortamı, kızılderililer, kovboylar, altın arama tesisi, vahşi hayvanlar, kartallar, şunlar bunlar her şey legodan yapılmış ve kafayı sıyırtıcı detayda. en başta tek bir modelin önünde dakikalarca takılan insan, bir süre sonra bu lego mevzuunda öyle duyarsızlaşıyor ki, öylesine gezinmeye başlıyor çünkü her şeyin minik minik parçalardan oluştuğu bilgisi bir noktadan sonra insanı zorluyor, allahım kaç saat emek, kaç kişi çalışmış vs hesapları yapmaktan yoruluyor.

    sonra anladım ki legoland sürekli yeni konsept alanları ile zenginleştirilmiş, ve her bir alan başlıbaşına bir eğlence parkı niteliğinde. benim gittiğim yıl ejderha temalı bir bölge açılmıştı. en inanamadığım parçası, korku tüneli cinsi, bir ejderhanın sırtında girdiğimiz bir mağaranın içinde dev boyutlu kırmızı bir ejderha (binlerce legodan yapılmış olduğunu belirtmeye gerek var mı?) ile karşılaşmaktı. kuyruğunu öyle ağır ağır sallıyordu ki önce hareket ettiğinden emin bile olamamıştım. sonra koca kafasını bana doğru hızla döndürüp ağzından burnundan öyle bir alev-duman çıkarmıştı ki, annecim.

    onun dışında korsanlar konseptli bir alan, şovalyelerin bulunduğu bir şato, cadılar, sonra dalga geçer gibi yapılmış duplo'lar - yani 3 yaş çocukları için olan en iri, detaysız, basit lego adamcıklarının minik legolardan inşa edilmesi durumu - ne ararsanız var. teknoloji isterseniz legodan yapılmış yapay zekalı müzisyen robotlar vs.

    sonra bir de mağaza var tabii. binlercesini olmadık şekillerde seyrettiğiniz legoların minik bir kutusunun nasıl ateş pahası olduğunu görünce koşarak uzaklaşmak istiyorsunuz.

    ayrıca iki tane de müze vardı legoland alanında. biri bir oyuncak müzesi, tarihten kalma oyuncaklar vs. bir de en unutamayacağım, titania s palace. gezilmeli, görülmeli derim.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap