23 entry daha
  • kendini bir grup üzerinden tanımlamak ve böylece sahip olmadığı kabiliyetlerle hak etmediği makamlarda oturup ahkâm kesmek uzun zamandır maruz kaldığımız bir durum. bütün yapabildikleri bir takım tehlikeleri işaret edip onun parsasını toplamak olan gruplar hayatın her alanında daha da hâkim hale geliyorlar. elden giden şeylerin yekûnu sahip olduklarımızı aşar hale geldi. vatan elden gidiyor, atatürk, din, cumhuriyet, demokrasi... elimizde kalan bir şey yok. haysiyetli siyaset, fikir üreten ideoloji gibi şeyleri kaybedeli çok zaman oluyor tabi; ama zaten diğerlerini kaybettiğimiz zannına kapılmamızın nedeni bunları kaybetmiş olmamız. fikir bunca kısırlaşınca ideolojiler de at gözlükleri haline geliyor. o yüzden cumhuriyet’in karikatürü ile akit’in cevabı aynı kefeye konuverecek cinsten; bu iki gazete farklı cenahlarda olsalar dahi birbirinin muadili, aynı duruşun oluşturduğu gazeteler. birbirlerini tahrik ettikleri müddetçe hayatta kalabileceklerini biliyorlar.

    onlar bunu biliyor, biz de onları biliyoruz; amma uzun zamandır sözlükte cumhuriyet’in “ironi” şubeliğini yapan bir takım “klişe matbuat” baskı üstüne baskı yaparak ulaşılabilecek sığlık seviyesini test edercesine yazı döşeniveriyorlar. başlattıkları tartışmadan bir sonuç çıkmayacağının farkındalar; herkes saf tutup kılıç salladıkça, bir tarafa “ben de sizdenim” dedikçe keyifleniyorlar.

    bu tartışmaları benim anlayamadığım bir iştahla başlatanlar ısrarla zihniyet deşifre etmekten, ne mal oldukları göstermeye çalışmaktan bahsediyorlar; ancak arkadaşım bu nasıl bir deşifre etme sürecidir anlayabilmiş değilim. bir zihniyeti bir süre deşifre edersin tamam ama her gün deşifre etmek, hem de yazdıklarının neredeyse tamamını bu işe ayırmak nasıl bir şey? biliyorsan, söylediysen tamam; her gün keşfedilecek ne var ortada? anlayamıyor muyuz, yoksa anlayamayacağımızı düşünüyorsunuz? benim bu tavırdan anladığım bunların takiyyeci, yalandan demokrat olduğundan başka söyleyecek bir şeyim yok, ondan sebep evirip çevirip, gazete karıştırıp beyanat deşeleyip aynı şeyleri söylüyorum demek istediğinizdir. (bütün iyi niyetimle söylüyorum bak, yoksa derdin gülüm ortalık bulandırmak, kenardan izleyip eğlenmek midir?) hele bir de bunların içeriden, optik okuyuculu sınav odalarından gelenleri var ki gülmeye kıyamam. her grupla yakın ilişkisi vardır; solcunun yanında sağcıyı, sağcının yanında kemalisti, kemalistin yanında mutaassıbı, mutaassıbın yanında kim bilir kimleri çekiştirir; hepsini haklı bulur. kabul edilip ilgi çekmekten gayrı derdi de fikri de yoktur: çoğunluğa tapar. yazdıkları hep bizim bilmediğimiz anlayamadığımız bir amaca hizmet eder, bunu da yalnız çevresindekiler bilir. iddia ettiklerini çürütmek için mantık, muhakeme hiçbir zaman yeterli değildir; çoğunluk tarafından kabul edilmiş, otorite sahibi olmak gerekir. ortalığı bulandırmak için elinden geleni ardına koymaz, sonra da aydınlıktan, yarasalıktan bahsederler. fazla aydınlıktan gözlerin kamaşmış senin güzelim, ne gördüğünü bile bilmiyorsun. çık biraz dolaş açılırsın.
hesabın var mı? giriş yap