22 entry daha
  • --- spoiler ---

    her daim asi ve inatçı bir kürt kızıyla, son derece kibar, ama katı siyasi değer yargılarına haiz bir yargıç emeklisinin beklenmedik bir anda kesişen hayatları. küçük hejar ile rıfat amca. karakter ve kültür olarak birbirinin tamemen zıttı olan bu iki insanı birbirlerine yaklaştıran şey ise, ne kültür, ne yaş, ne de coğrafya farkı gözeten bir zehir; yalnızlık. hejar köyünde anasını, babasını, kardeşlerini yitirmiş. rıfat amca ise hayat arkadaşını, can yoldaşı karısını toprağa vermiştir. lakin bu iki insan, başta birbirlerine oldukça mesafelidirler. rıfat amca, kızı anlamaya yanaşmaz. bu davranışının altında hem kızın türkçe bilmemesi, hem de kızı yanında geçici bir süre bulundurmayı düşünüyor olması yatmaktadır. bu noktada, yargıç emeklisi ihtiyarın, devletin farklı kültürel unsurlara gösterdiği tahammülsüzlük ve hoşgörü noksanlığını simgelemenin ötesinde bazı manevi etkenlerin varlığı izlenimine kapıldım ben. tabi bu benim yorumum, yoksa yönetmenin bu iki karakterle neleri kast ettiği aşikâr.

    rıfat amca'nın hejar'a gösterdiği mesafeli ve höşgörüsüz tutum, kızla ihtiyarın arasındaki uçurumların daha da belirginlik kazanmasına neden olmaktan öte bir etki yapmıyor. hejar da rıfat amca'nın dediği gibi "inatçı kürt"ün teki olunca, bir süre aralarında buz gibi rüzgarlar esiyor. ama bir zaman sonra, rıfat amca bu durumun daha fazla bu şekilde devam etmesinin mümkün olmadığını idrak ediyor. küçük hejar ile diyalog kurmanın yegane şartı, mevcut koşullar altında, onun dilinde konuşmaktır. bir akşam yemeğinde, küçük hejar yine "anne anne" diye ağlamaya başladığında, rıfat amca onu sakinleştirmeye bir türlü muktedir olamayınca, evine temizliğe gelen sakine'yi arıyor ve kürtçe "ağlama"nın nasıl söylendiğini soruyor.

    telefonu kapattıktan sonra hejar'ın yanına gidip, kızın oluk oluk akan gözyaşlarını dindirmek için ona "megri" diyor, "lütfen megri!".

    bir akşam yemeğinde de bu sefer efkârlanma sırası ihtiyardadır. rakısından bir yudum alırken rıfat amca, karşıda, salon duvarına aslımış olan karısının gençlik portresiyle göz göze gelir. merhum eşi ve onu zor koşullarda okutan anası gelir aklına. ve ağlar..
    bu gözyaşları inatçı kürt kızı hejar'ın direncini kırmaya yeter de artar. rıfat amca'nın elini tutar ve ardı ardına bağırır: "ağlama, ağlama!"

    anlatılmak istenen şey o kadar güzel ifadelendirilmiş ki, insan olanın yüreği sızım sızım sızlar bu filmi izlerken. evet, belki ülkemizdeki mevcut durum genel hatları itibariyle tıpkı filmde anlatıldığı gibi, ama diliyorum ki, sonumuz da filmin sonu gibi olmasın. ki bu da yine bizim elimizde. irademizi ve tercihlerimizi rasyonel bir şekilde kullanmak yine bizim elimizde.

    --- spoiler ---
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap