96 entry daha
  • panik atak genellikle bir travma sonrası ortaya çıkar. bazen ortaya çıkması aylar alabilir. mesela çok sevdiğiniz biri; solunum makinesinde bir dönem yaşamak zorunda kalır, ilk başta sizde panik atak başlamaz ama sonraları nefes alamama, kalp krizi belirtileri ile ortaya çıkar. bir gece otururken, size göre ortada hiç bir neden yokken, şiddetli göğüs agrısı(özellikle sol kolda ve giderek sırta yayılır) nefes alamama, şiddetli baş dönmesi ve deli gibi bir çarpıntı şeklinde sizi selamlar. apart topar hastaneye gidersiniz. korkulacak birşeyiniz yoktur, size bunu söylerler. bazı panikatak magdurları doktora inanmaz ve hasta olduklarını düşünür.işte yapılmaması gereken yegane hataların başında bu vardır. doktorlara inanmamak ve onların sizi anlamadığını düşünmek.

    bunun insanın kendi için yaşattığı bir sırtlan olduğunu düşünmek yanlış olmaz. her zaman çıkmaya hazırdır, kendisini tetikleyecek şeyler bekler. kapalı yerlerde kalamamaya, banyo yaparken nefes alamamaya kadar iş uzar. "bunu yapan benim, ben seni yenerim" dediğiniz anda boyut değiştirip, başka belirtilerle bambaşka bir hastalıkmış gibi sizi yoklayabilir.

    panikatak tedavisi oldukça kolay bir hastalıktır; ne yazık ki gözlemlerim ilaç firmalarıyla olan anlaşmalarına yenik düşen psikiyatristlerin, ilaç verme yetkisi olmadığı halde kendini doktor sanan psikologların elinde heba olan hastaların hiç de az olmadığı yönündedir. iyi bir doktor ilaçlara boğmadan sizi çok iyi bir şekilde bu illetten kurtarabilir, eğer hastalık ilaçsız tedavi edilemeyecek boyutlara ulaşmıyorsa.

    anksiyete hali sürekli bekler bu sırtlanı. teror, hastalık, sevilen birinin ani ölümü, başka travmalar vs.
    panikatak başladığı anda o yokmuş gibi davranın, onu ne kadar dinlerseniz o, o denli bağırmaya başlayacaktır. sizi bir toplu taşıma aracında ya da trafikte yakalayabilir, deli gibi koşup kaçmak isteyeceksiniz. durun orda ve kaçmayın. biraz daha direnmeye çalışın, bunu daha önce geçirdim hiçbirşey olmadı gene olmayacak şeklinde kendinizi telkin edin. ilk fırsatta ilaçlara sarılmayın, unutmayın ki bu gun yasaklanmış ilaçların çoğu, eskiden yan etkisi yok bol bol kullanın diye satılıyordu.

    sağlığınıza dikkat edin ama kendinizi dinlemeyin. bir süre sonra cidden kendinizi hasta edersiniz. sürekli sevdiğiniz neşeli insanlarla görüşün. problemli, dert yuvası insanlardan uzak durun. onun bunun derdini devamlı dinlemeyin, anlayışlı bir sevgiliniz olsun. ama bu anlayışını kötüye kullanıp, sürekli kendinizi naza çekip ona hayatı zehir etmeyin. kimsenin kimseye bunu yapmaya hakkı yok.
    kendinizle iletişiminizde tüm kapıları kapatmadıysanız bunu çok kolay ilaçsız, doktorsuz, kazasız belasız atlatırsınız. ataklar sizi çok rahatsız etmeye başlamadan bir doktora gidip bu işi çözmelisiniz. drsuz ilaçsız bu hastalığı şutlamış biri olarak, paylaşmak için nacizane tavsiyelerim; abuk sabuk amerikalı tiplerin panikatakla yaşamak vs gibi geyik kitapları yerine, doğru düzgün bilimsel içerikli kitaplar ile ot böcek sevgi üçgeninden bağımsız sağlam psikoloji kitapları okumak, hayatınızdan sizi sıkan herkesi mümkün olduğunca çıkartmak, resim yapmak ya da yazmak(ataklar başlarken resim çok telkin edici olabiliyor), bol bol gezmek, bilgisayar ekranından ve sanallıktan uzak durmak, kendinizin bunu yenecek kadar güçlü olduğuna inanmak ve yan etkilerini düşünmeksizin ilaçlara saldırmamak. en önemli şeylerden biri; ailenizin ve sevdiklerinizin burnundan hayatı fitil fitil getirmemek gerekiyor. ilk ataklar geldiğinde hastaneye ölüyorum diye koştuğunuzda onların da halini bir düşünün.
    ölüm korkusuyla yaşamak yerine, bu korkuyu iyi yaşayamamak korkusuyla değiştirin. ölümden en çok korkanlar en az yaşayabilenlerdir diyen üstadımı burdan selamlıyorum. ne kadar aksini söyleseler de; panikatak hastaları hayatı çok sevdikleri için, hayata bu kadar çok kök salıp, aslında istedikleri gibi yaşayamadıkları için bu ataklara maruz kalırlar. munch bize bir çığlıkatmıştı, ataklar da bu çığlığı sürekli yineler. sadece bir kere öleceğiz, bu ataklarla onlarca kez kendimizi öldürmeyelim.
1418 entry daha
hesabın var mı? giriş yap