50 entry daha
  • doğuştan gelen ruhsal özellikler ve kişilik parçaları hakkında düşündüren seri katil.
    babası ve annesi son derece eğitimli insanlar. babası kimya profesörü. jeffrey'nin katilliğe giden yolu pek de travmalarla kaplı değil. işte bu yüzden hikâyesi düşündürücü.

    jeffrey çok meraklı bir çocukmuş. 4 yaşında hayvanlarla anormal derecede çok ilgilenmeye başlamış. babasının deneyler için topladığı hayvan kemiklerine de büyük bir ilgi duyuyormuş.

    yaşı büyüyüp 7-8 olunca jeffrey aşırı utangaç ve aşağılık duygusuna sahip biri olmuş. etrafta insan olunca rahat davranamaz olmuş.
    özgüven sahibi olsun diye babası onu başka çocukların da gittiği birçok kursa katılması için teşvik etmiş. insan içine karışmasını sağlamışlar. küçük kardeşine isim vermesine izin verilmiş, kardeşine david adını koymuş.
    babasıyla birlikte bitki yetiştirmiş koyunlara bakmış.

    jeffrey 10 yaşındayken babasına bu bahçıvanlık günlerini anmak için bir kart yollamış. üstünde bir resim ve yazı var: "burada mısır koçağı yiyorum. kabakları ve bal kabaklarını kıvırcık saçlı babama değişmem. bu şiir jeff'ten ve seni ölümüne seviyorum baba."

    jeff 10 yaşındayken annesi anksiyete tedavisi için hastaneye yatmış. ebeveynlerinin evliliği tehlikeye girmiş.

    jeff ise küçük hayvanlar ve doğayla ilgilenmeye devam etmiş. bu hayvanların içinin nasıl göründüğünü çok merak ediyormuş.
    böcek kalıntıları toplamaya başlamış. elinde çöp poşetleriyle gezmiş ve kadavralar toplamış. bunları evin arka tarafına getirmiş. ağaçların arasındaki gizli bir yerde bunları parçalamaya başlamış. babasına göre bu onun kötüye gidişatının başlangıcıymış.

    ergenliğe girişiyle de bağlantılıymış bu. hormonları salgılanıyor, cinselliği keşfediyor ve hayvanların içini araştırıyor. bir süre sonra erkeklere karşı seksüel çekim hissettiğini anlamış ama onlarla seks yapma ve onları öldürüp parçalama fantezileri iç içe geçmiş.

    jeff'e göre 14-15 yaşında seks ve şiddet karışımı takıntılı düşünceler peşini bırakmamış ve gitgide artmış. bunları birine nasıl anlatacağını bilmediği için hepsini içinde tutmuş.
    bir gün, ölü bir adamın yanında yatma düşüncesini gerçeğe çevirmek istiyormuş.

    bu sırada sürekli kurduğu fanteziler ona travmatik anlar yaşatıyor ve bundan kaçmak için sürekli alkol alıyormuş. okuduğu liseye bu yüzden çoğu kez alkollü gitmiş.
    evde kavgaları şiddetlenen ebeveynlerinden kaçıp evin arkasındaki ormanlık alana kaçıyormuş.

    sürekli düşünüp somurtuyormuş. okulda da kimseyle fazla konuşmayan soğuk biriymiş. yine de arada komik espriler yaptığı için komik biri olarak da görülüyormuş. genelde tuhaf davranan bir soytarı olarak tanınmış.
    okul koridorlarında aniden bağırır kollarını sallar ve tuhaf hareketler yaparmış.

    bir gün okul gezisi için sınıfça washington dc'ye gitmişler. arkadaşlarına hadi başkan yardımcısıyla tanışalım demiş. herkes buna gülünce dahmer ne yapıp edip bir yerden başkanlık ofisinin numarasını bulmuş. kısa bir konuşmayla başkan yardımcısını ikna etmiş ve sınıfça başkanla fotoğraf çekmişler.

    jeff genelde sınıfta iyi giyinen, iyi davranan, saygılı ve kibar biriymiş. çalışınca a notu bile alırmış ama ilgilenmiyormuş. özellikle otorite figürü olan öğretmenlere karşı aşırı saygılıymış.
    zamanla okula olan ilgisi iyice azalmış. sosyal hayatı da bitme noktasına gelmiş. hiç yakın arkadaşı yokmuş. alkolik bir serseri olarak anılmaya başlamış. davranışları alay konusu olmuş.

    babasına göre insanlarla bağ kurmuyordu.
    insanlarla bağ kurmadığında iletişim de kurmadığı için hayatı özümsemiyor, çok hayal kuruyor ve bunları gerçek sanıyordu.

    okuldan mezun olduktan hemen sonra 1978 yazında ilk cinayetini işleyecekti.
    babası ve annesi boşanmıştı. baba başka şehre taşınmış, anne küçük kardeşi alıp başka şehre taşınmış. jeffrey evde yalnız kalmıştı. 18 yaşındaydı ve seksüel fantezileri vardı.
    normalden sapkın olan fanteziler, seviştiği kişiyi öldürmek de buna dahil...

    evde yalnız olması ona bu fantezileri gerçekleştirme fırsatı sundu.
    o sırada 18 yaşında olan jeff yoldan geçen 18 yaşındaki bir otostopçuyu arabasına aldı: steven hicks. " geri dönmek isterdim ama dönmedim. onu arabaya aldım ve kabuslar gerçeğe dönüştü."
    jeff steve'i eve davet etti. birkaç saat oturdular. steve gitmek isteyince jeffrey ona değnekle saldırdı ve onu boğdu. heyecandan kendini kaybetti ama cinayet işlediğinin farkındaydı. kanıtları yok etmeliydi.

    cesedi bir bıçakla parçalamaya başladı. gençken kadavralar üstünde çalıştığı gibi... parçaları çöp torpalarına doldurup bagaja attı ve gece yarısı yola çıktı. polis çevirmesine takıldı. polise ailesi dağıldığı için gece uyuyamadığını ve o yüzden bu saatte dışarıda olduğu yalanını söyledi. eve geri döndü.

    ceset parçalarını iki hafta boyunca evin altında tuttu. sonra bunları bir çekiçle paramparça etti. bu küçük parçaları yaprakların arasına süpürdü.
    bu sırada jeff'in babası eve dönmüş ve oğlunun yalnız olduğunu görünce onunla yaşamaya başlamıştı. alkolik oğlunu alkolikler toplantısına ve psikolojik danışma servislerine götürdü. bunlar biraz etki etti ama hiçbir şey ilk cinayetin onun zihnine yerleştirdiği şiddet ve terörü silemezdi. sadece alkol teselli veriyordu.
    babası işe girmeyen jeff'i üniversiteye yazdırdı ama jeffrey sürekli içip para harcıyordu. okulu takmıyordu. sonunda eve döndü.

    babası onu orduya yollamak istedi. jeffrey sessizce kabul etti. temel eğitimi bitince askeri hastanede çalışmaya yollandı. burada insan anatomisini öğrendi. hayatında ilk kez yaptığı iş için heyecan duyuyordu. vücudu da güçlenmişti. gülümsemeye ve dışa dönük davranmaya başladı ama bu ruh hâli geçiciydi.
    bir görev için almanya'ya yollanan dahmer tekrar kendini alkole verince ordudan atıldı.

    miami sahillerine kaçan jeff bir sandviç dükkanında çalışmaya başladı ve ailesinden uzakta bir motele yerleşti. parası bitince sahilde yatmaya başladı. sonunda babasından para istedi. babası ise ona bir eve dönüş bileti yolladı. havaalanına ulaşan dahmer'in yüzünde babasına göre bir sarhoşluk gülümsemesi vardı.

    babası bir yıl boyunca ona yardım etmek için uğraştı. ninesinin yanına yollandı. burada kiliseye gidip gelmeye başladı. eşcinsel dürtülerin inandığı şeyle çeliştiğini görünce inançlarıyla savaştı. bir süre cinayetle ilgili fantezilerini bastırdı. fabrikalarda çalışmaya başladı. ancak bu hayatı 3 yıl sürdürebildi.
    bir gün kütüphanede bir adam ona bir not uzattı. notta seks teklif ediyordu. jeffrey önce reddetti ama sonra buna ihtiyacı olduğunu anladı. arzuları alevlenmişti. başka birini kullanıp bu enerjiyi boşaltmak istiyordu ama başka biri tarafından kullanılmak istemiyordu.

    sonunda itaatkâr bir üye buldu. bir mağazadan erkek manken çalıp onunla mastürbasyon yapmaya başladı. bir süre sonra ninesi mankeni bulup dışarı attı.

    sonunda bulunduğu yerdeki gay hayatını keşfeden jeffrey gay clup ve porn shop'lara gitmeye başladı. pasif olan partnerlerine uyku hapı gibi maddeler veriyordu. bilinci kapanan partnerin yanında uzanıp onun kalp atışını, karnındaki sesleri dinlemeyi seviyordu. bir gün ilaç verdiği adamlardan biri hastalanıp bir haftalığına hastaneye kaldırılınca kulübe bir daha gitmedi.

    bir sonraki mekânı seri katillerin avlanma yeriydi.
    uzmanlara göre dahmer kendi dünyasını gizlice yönetmeyi seviyordu.
    kimse onun bir seri katil olacağına ihtimal vermezdi. tipinde bile bu yoktu.
    gittiği gay club'te yakışıklı görünümüyle herkesin kalbini kazanmıştı. genel tercihi kaslı ve temiz vücutlu kişilerle beraber olmaktı.
    1987'de 25 yaşındaki steve tommey ile tanıştı.
    gittikleri otel odasında içkisine uyku ilacı kattığı adamla bir gece geçirdi. uyandığında steve'in kolunun ön tarafı ve göğsünün morardığını ve ağzından kan aktığını gördü. onu ölümüne dövdüğünü hatırlamıyordu ama yapmıştı. paniklemedi. cesedi bir valize tıkıp bir taksiye bindi. cesedi ninesinin bodrumunda parçaladı. bu onun için tutkularının gerçeğe dönmesinin başlangıcıydı.
    bundan sonra her istediğini yapacaktı, arzularına teslim olmuştu. hayatını seksüel hazza adamıştı.
    kurbanlarını artık tek gecelik değil ömür boyu kullanacaktı.

    bir gün 14 yaşındaki siyahi çocuk james dockstader'la otobüs durağında tanıştı. ona 50 dolar karşılığında seks yapmayı teklif etti. kabul eden çocuğu eve götüren jeffrey çocukla oral seks yaptı, ona uyuşturucu ilaç verdi. sonra da onu boğdu.

    jeffrey daha sonra kurbanlarını boğmasının en insancıl yol olduğunu düşündüğünü söylemiştir.

    jeff bir hafta boyunca çocuğun ölü bedeniyle seks yaptı. daha sonra çürümeye başlayan bedeni toomey'e yaptığı gibi yok etti.
    özellikle cinayet planladığı akşamlarda sürekli alkol almaya başladı. öldürürken sarhoş olmak istiyordu.
    iki ay sonra 21 yaşındaki richard guirerro ile tanıştı. onu da aynı şekilde öldürdü ve parçalarını çöp kutusuna attı.
    bodrumdan gelen kokulardan şüphelenen nine jeffrey'i evden şutladı.
    katil hemen kendine başka bir ev buldu ve cinayetleri hızlandırdı.
    13 yaşında bir çocuğu kandırarak evine aldı. çocuğu taciz etti. korkan çocuk aniden kaçtı. polis jeffrey'i taciz suçundan hapse attı.

    kısa süre sonra dışarı çıkan dahmer 26 yaşındaki anthony sears'ı aynı şekilde öldürdü.
    adamın kafasını ve genital bölgesini mumyalayıp çalıştığı fabrikadaki dolabına sakladı.
    bundan sonra yerini değiştiren dahmer hızla cinayetlere devam etti. özellikle siyahi kurbanlar seçti.

    bir gün 14 yaşındaki siyahi konrak sinthasimphone'a ilaç verip uyuttuktan sonra içki almak için dışarı çıkmıştı. çocuk uyanıp çıplak hâlde evden kaçtı. bunu gören bir komşu polisi aradı. yaralı ve çıplak bir çocuk gördüğünü söyledi. olay yerine gelen polis dahmer'in sakince söylediği yalana kandı. konrak onun gay sevgilisiydi. yaşı 18'den büyüktü. şu an sarhoş olduğu için kaçmıştı. ilişkilerinin kanıtı olan fotoğraflar da gösterince polis oradan ayrıldı. çocuk öldü.

    cesetler eve sığmayınca jeffrey 50 galonluk bir asit bidonu aldı. içine gövde ve bacakları attıp eritti. asidi tuvalete ve banyoya döktü.
    kalan kemikli et parçalarını da kaynattı. komşuları dahmer'in evinden gelen kokulardan etkilenmeye başladı. bakkala bile uğramayan bu adam ne pişiriyordu? bağırsak gibi kokan bir şeyler vardı.

    uzmanlara göre o patolojik bir yalnızdı. seks yaptığı partnerinin onu öldükten sonra bile terk etmesini istemiyordu. etlerin fotoğrafını anı olsun diye çekiyor, bazı parçaları saklıyordu.
    mahkemede şöyle diyordu dahmer: biri diğerini izliyor, yaptıklarım gitgide sapkınlaşıyordu. içgüdülerimi tatmin etmek gitgide zorlaşıyordu.

    iskelet ve kafataslarından bir tapınak yapmak istiyordu ama önce mükemmel derecede itaatkâr bir partner bulmak istiyordu.
    canlı olacak ve çürümeyecekti. canlanacağını düşündüğü kurbanlardan birinin kafatasına elektrikli matkapla delikler açtı. deliklere asit enjekte etti. dahmer'e göre bu zombiler bir gün boyunca yaşayacaktı. sonra onları sürekli yanında tutmak için etlerini yiyecekti.
    "onları yanımda tutmak bana seksüel bir tatmin veriyordu."

    tüm bu cinayetleri işlediği süre boyunca o kadar normal ve sakin davranıyordu ki onu görmeye gelen babası da evinde kladığı ninesi de onun durumunu oldukça iyi bulmuştu. babanın sonradan söylediğine göre bir insanın başka bir insandan bu kadar iyi saklanabilmesi ibretlikti.

    1991 yılında 31 yaşındaki jeffrey dahmer yakalandı.
    kaçırdığı siyahi kurban tracy edwards kaçmayı başarmış ve dışarıda bir araba durdurmayı başarmıştı.

    polis eve baskın yaptığında bulduğu şeyler karşısında epey şaşırmıştı.
    83 farklı polaroid fotoğrafta farklı farklı dizilen vücut parçaları, buzdolabında 4 farklı üstünde hâlâ et bulunan kafatası, et parçalarıyla dolu asit bidonları, mumyalanmış vücut parçalarıyla dolu kasalar...

    dahmer'in söyleyecek yalanı kalmamıştı. çökük omuzları, eğik başı ve terleyen vücuduyla sessizce yürüyordu.
    fenalaşmış, çığlık atmış ve bebek ağlamasına benzer sesler çıkarmıştı.
    önce yakalanmasından alkolü sorumlu tutmuştu. sonra yüzünde büyük bir korku belirdi. ağladı, öfkelendi, kendini öldürmeye kalktı ve etrafa saldırdı.

    sakinleştiğinde gülümsedi: ne yaptığımı bilmiyorsunuz. dedi.

    6 hafta boyunca işlediği 17 cinayeti ayrıntılarıyla anlattı. ifade 159 sayfa tuttu. 13 yıllık yükünü attığı bir katarsis yaşadı.
    mahkeme başladığında dahmer çok sakindi.
    deli olduğu düşünülürse akıl hastanesine gidecek, sağlıklı olduğuna karar verilirse ömür boyu hapse girecekti.
    tüm bu cinayetleri işlerken neden zevk aldığını anlayamıyordu. jeffrey şeytan olduğunu düşünüyordu. sağlıklı olmadığını biliyor ama kendine deli demiyordu.
    sonunda 937 yıl hapse mahkum edildi.
    mahkeme salonunda kendisine bağıran kurban yakınlarını sessizce dinledi.
    üzgün olduğunu, ölenleri geri getirmek için hayatını vermek istediğini söyledi.
    hapiste kiliseye gitse de şöyle düşünüyordu: "tüm bu yaptıklarım doğamdan geliyorsa tanrıya ne gerek var? ben kendimi yönetemiyor muyum? benim sahibim kim? ben kendimin sahibiyim."

    ama yine de yaptıklarından şeytanı sorumlu tutma gibi bir çelişkiye düşüyordu. sonunda vaftiz olmak istedi.
    rahip onun çok sakin ve kafa dengi göründüğünü söyledi. yetişkin bir adam bedenine sıkışmış bir çocuk görmüştü.
    tekrar insan olmak istiyordu ama ömür boyu içindeki o fanteziler ve duygularla savaşacağını biliyordu. iyileşmek istiyordu. ama diğer mahkumlar tarafından hedefe konulmuştu.
    1994 yılında cezaevi şapelinde bıçaklansa da hayatta kaldı. birkaç ay sonra christopher scarver adlı dindar bir hristiyan olan siyahi mahkum, gökten emir aldığını söyleyerek spor salonunda, metal bir çubukla arkadan dahmer'i deşti. dahmer, hastane yolunda öldü.
    isteği üzerine yakıldı ve külleri savruldu. şöyle demişti:

    " cenaze töreni istemiyorum. mezar istemiyorum. sadece yok edilmek istiyorum."

    edit: iş bu entry bir jeffrey dahmer belgeseli çevirisidir. bu katil hakkında edindiğim bazı ek bilgileri de eklemek isterim.

    * hapiste kendisiyle yapılan röportajda yaptıklarıyla ilgili tek sorumlunun kendisi olduğunu, ailenin toplumun ve başkalarının sadece bahane olduğunu söyledi.

    * yapma sebebi sadece ilk cinayetten sonrasının kolay olmasıymış. gitgide büyüyen, güçlü hissettiren, zevk veren bir dürtüsü varmış. "hoşlanmıyordum cinayet işlemekten ama sadece zevk alıyordum. kurbanları yanımda tutmak istiyordum." demiş. hatta bir gün çalıştığı çikolata fabrikasına kurban kafataslarından birini götürmüş.

    "sokakta gezsem şimdi de yaparım, beni durduracak bir sebep yok." diyor. bu ilk zamanlarından kalan bir röportaj galiba çünkü başka haberlere göre pişmanlığını dile getirmişti.

    * cinayet işlemeden önceki rutini striptiz gösterisi izlemek, içki içmek ve exorcist 3'ü izlemekmiş. böylece kendini cinayet işlemeye hazır hissediyormuş.

    * yamyamlığa bir kurbanın kalbini ve kol kasını yiyerek başlamış. "böylece onları kendimin bir parçası yapıyordum." demiş.

    * kurbanların çoğu siyah olunca aileler polisin siyah kurbanların kaybını araştırmayı ihmal ettiğini söylemiş. dahmer'e ırkçı motivasyonu olup olmadığı sorulunca tam bir kara mizah örneği olan cevap duyuluyor: hayır. sadece çok yakışıklı olanları seçtim.

    * @pelleasvemelisande bilgilendirdi. bir belgeselde jeffrey dahmer'in 8 yaşındayken komşusu tarafından tecavüze uğradığı ve sonrasında içine kapandığı söylenmiş.
119 entry daha
hesabın var mı? giriş yap