8 entry daha
  • sanatta belli bir tasnif düşüncesinden çıkıp, film piyasasında bir "kim daha sanatsal" hiyerarşisi yaratma, auteurlüğe göre değer kazandırma pazarı oluşturmuş kuramdır. auteur kuramının, yönetmenleri sınıflandırmak, eserlerinin genel öğelerini tespit edebilip anlayışı artırmak gibi pozitif yanları vardır.

    buna karşılık yeni dalga sonrasının en büyük fransız yönetmenlerinden olduğunu düşündüğüm bertrand tavernier, 60lar amerikasının her filmi başyapıt düzeyindeki john frankenheimer'ı veya michael winterbottom gibi örnekler var ki, bunlar auteur diye tasnif edilemediğinden, dolayısıyla bir "sanatçıyım ben" tavrıyla sanat piyasasında öne çıkamadıklarından her biri süper filmleriyle misal auteur tadı veren yönetmenlerden daha az ilgi görmüşlerdir. sinema dünyasında popüler, seyirciye yönelik sinemada yaptığınız gişeyle sükse kazanıyorsanız, daha art house, entel kuntel çevrelerde auteurlüğünüzle sükse kazanırsınız.

    bir nevi "kendi kendini gerçekleştiren sanatçı"sınızdır. yaptığınız her filmle, kendi büyük eserinize, "dünyanıza" bir tuğla daha eklemelisiniz. ama misal yukarıda saydığım yönetmenler gibi her filmde farklı birşey yapıyorsanız, filmlerinizin toplamı bir dünya değil de her filminiz ayrı bir dünya ise, ama misal buna karşılık gişeyi dağıtacak kadar seyirciye uygun değilse bu filmler; saygın ama arada bir noktada ööyle durursunuz.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap