11 entry daha
  • yapılmak istenilen barajlar ile yok edilmek istenmektedir. dilimizde tüy bitti söylemekten. yıllardır yaşama hakkı tanınmayan halkının son kırıntılarıda bu proje ile yerlerinden yurtlarından edilecektir. diğer bütün çevre illerden çok daha fazla göç vermiş ve kala kala bir avuç insan kalmıştır bu coğrafyada. peki doğal sit alanı ilan edilen, dünyada olmayan 42 çeşit bitkiyi içerinde barındıran ve toplamda birçok ülkenin sahip olduğu bitki çeşitliliğinden daha fazlasına sahip olan munzura neden baraj yapılıyor? 1971 yılında devletin sit alanı ilan ettiği munzur yani dokunulamaz denilen munzur hakkında alınan bu kararın nedeni 80 sonrası terör olabilir mi? zaten bu kararın nasıl çıktığıda belirsizdir. yani munzur ve çevresinde yapılmak istenilenlerin tarihi ,yani oraları insansızlaştırma tarihi çok daha eskidir. kilometrelerce kare büyüklüğünde yapay göl oluşturarak orada yaşayan binlerce insan istimlak bedelleri karşılığında göç ettirilecektir. sonra insansız dersim coğrafyasında terör son bulacaktır. bunun bir başka adı biz oraya atom bombası atamıyoruz o halde sürelimdir.

    bu insanlar suya inanırlar, ziyaretlere inanırlar. yani munzur, karasu, tağar, oradaki insanlar için yalnızca su değildir. binlerce türküleri bunlar üstünedir. her suyun başı ziyarettir. ve aynı politikanın sonuçları olarak, insanların orada ziyaret diye inandıkları tekrar ediyorum inandıkları yerler tahrip edilmiştir. yıkılmıştır. dersim insanını yani inatla tunceli demeyip dersim diyen ki bu şovanist bir söylem de değildir dedirten unsurlar vardır. burası yavuz sultan selim ile savaştan sonra şah ismailin de sığındığı ve sonraları şahatayi mahlası ile türkçe en güzel deyişleri yazan aleviliğin yedi büyük ozanından birini çıkarmış, nerede ise bütün alevileri tarihte bünyesine toplayarak barınak olmuş bir coğrafyadır. coğrafya diyorum çünkü tek başına bir il değildir, ya da yasal bir il kavramı tarih boyu sınırları değişen dersimi kavram olarak karşılamaz.

    göç eden insanlarına yıllarca yan gözle bakılan, tunceliliyim demeye dahi insanların takatsiz bırakıldığı bir ülkede bu insanlar daha ne kadar sürgün hayatı yaşayacaktır? vatanlarında sürgün, göç ettikleri yerde sürgün. bugün avrupaya gidip maden işçiliği yapan türkiyeden giden vatandaşların birçoğu da dersimlidir. yaşama hakkı evrensel bir hak değil midir?

    bugün dersime gidilsin ve orada ki herhangi bir yaşlı amca ya da genç bir kıza sorulsun. sizi munzurun ne olduğu sonrasında ne olacağı konusunda aydınlatabilir.

    daha önce 70 li yıllarda yapılan keban barajı ki baraj elazığ da yapılmak ile beraber coğrafi olarak dersimin de coğrayasını etkilemiştir. mazgirt ve çemişgezek ilçelerinde senede 3 ürün alıp kapısında traktörü ve arabası olan insanlar istimlak bedelleri ödenerek yerlerinden göç etmek zorunda bırakılmıştır. buraların nüfüsundaki azalma nüfus kayıtları incelenerek bulunabilir.

    mezopotamyanın zenginliği fırat ve dicleden gelir. çünkü yaşamın batıya göre çok daha eskilere ve medeniyetin de çok daha eskilere gittiği bu coğrafyada iki tane büyük nehir insanların temel gereksinimlerini karşılamak için çok önemli olmuştur. munzur ise fıratı besleyen en büyük kaynakdır. yüzlerce kilometre uzunluğunda ki munzur olmaz ise hayat bu coğrafyada yaşam yarı yarıya biter. şehir merkezinde 25 bin kişinin yaşadığı bir yerden bahsediyoruz.

    dersimde özel olarak konuşulan dil, bugün sümerce ile yüzlerce ortak kelime içermektedir, buranın insanlarının çok okuyan insanlar olması, yaşlılarının dahi aydınlık kafalar sahip olması tesadüf değildir. eğer oralara birşey yapılacaksa bilinsin buranın insanı biliçlidir. siz baraj yapacağız elektiriğe ihtiyacımız var derseniz yediremezsiniz.

    devlete körü körüne bir karşı çıkış değildir bu dikkat edin. devletin körü körüne yaptığı bir saldırıdır ancak.

    türkiyenin aydınlığına yapılan, örümcek kafalı bir saldırıdır bu. bunun komplo teorisi olmadığı ise sayılarla ve daha önceki icraatlar ile açıktır. yaşama hakkı evrensel bir haktır.
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap