33 entry daha
  • öncelikle şunu söyleyeyim. müzik ve sinema, yorum yapmaktan mümkün mertebe kaçındığım iki alandır. çünkü bu ikisine ilişkin bilgimin sınırlı olduğunu ve bu iki alanda söyleyeceklerimin alelade olmaktan öteye geçemeyeceğini bilirim. şimdi bu film hakkında biraz konuşacaksam cüretimin ve haddin bilmezliğimin bağışlanmasını ve bunun kaptan jack sparrow'a duyduğum onanmaz düşkünlüğe verilmesini dilerim.

    yazacaklarımın oyunbozanlık <<spoiler>> içeriyor olabileceğini bildirmek ve sözlük kullanıcılarını bu konuda uyarmak ise boynumun borcudur.

    kimdir bu kaptan jack sparrow?

    kaptan jack sparrow bir korsandır. sarsak bir adamdır. kapitalist-dünya ekonomisinin palazlanmaya yüz tuttuğu bir dönemde yaşamaktadır. bu da demektir ki, kaptan jack sparrow, kapitalist kurumsal düzenlemeler vasıtasıyla itilmek ve boyun eğdirilmek istenen ilk zümrelerden birinin mensubudur. geleneksel kurumlara kat'i bir inançla bağlı, yani yaşamı ve dünyayı kavrayışı yarı gerçek-yarı masalsı bir bağlamda belirlenmiş ve bu yüzden de kimi tepkilerinde bağlı bulunduğu kurumsal çevrenin gereklerini bire bir yerine getiren, kimi davranışlarında ise ölçüsüz bir esnekliğe sahip ve bu ikisi arasındaki ayrımı sahip bulunduğu kadim bilgelikle kusursuzca ölçebilen ve ona göre hareket eden bir adamdır.

    gelenekselliğiyle içinde bulunduğu dünyanın sayesindedir ki, kaptan jack sparrow'un bir sonraki adımının ne olacağının kestirilebilmesi mümkün değildir-- zira bir sonraki adımını attığı zaman içine gireceği dünyayı belirleyen bağlamın gerçekçi mi, masalsı mı olacağı öngörülebilir değildir.

    kaptan jack sparrow, modern dünyanın katışıksız ussallık tasavvuruna yönelik ciddi bir tehdit, geleneksel dünyayı imleyen bir arketipin tezahürüdür.

    bunlar sayesindedir ki, benim, tanıdığım bütün "büyük" insanlar (peygamberler, ulusal önderler, şairler, feylezoflar, kuramcılar vs) içinde ölçüsüz bir yakınlık hissettiğim ve biricik yol göstericim olarak belleyip hayranlık duyduğum yegane kişiliktir; benim kuramsal kurtarıcımın "ideal type"idir.

    ilk filmde tanıştığım kaptan jack sparrow bu idi.

    bu filmde ise kaptan kişiliksizleştirilmiştir; kahramanlık payesi ise prens turner'a geçmiş, kaptan, yalnız "sarsaklığına" gülünecek bir zavallıya indirgenmiştir.

    "prens turner" da ahlaklıdır, en az sparrow, kaptan jack sparrow kadar. bir farkla ki, turner'ın içinde bulunduğu çevre kusursuz, katışıksız, mutlak egemen bir çevredir. bu kurumsal yapı, kırılması olanaksız bir kabukla çevrelenmiştir ve turner'ın iradi bir edimine kat'i surette izin vermez. turner, kurumsal esneklikten yoksundur. turner, "gereğini", olduğu gibi yerine getirmek zorundadır. çünkü turner, aşkını bile "gerçek bir düzlemde" yaşar. turner'ın kavrayışında "masal"ın yeri yoktur; o, ussallığın erken modern dönem temsilcisidir.

    filmi izledikten sonra kendi kendime "acaba filmin metin yazarı mı değişmiş?" sormaktan kendimi alıkoyamadım. gerçeğe, yani modern dünyaya yakınlaşacağız diye, atan kalbin nihai sahibi olarak doğu hindistan şirketi'ni tespit etmenin ne lüzumu var? eğer niyet ettikleri "tarih öğretmek" ise, ki bu doğrudur, "doğu hindistan şirketi", o "simgeye" sahip olmuştur kaptan jack sparrow'u ölüler diyarına yolcu ederek fakat, tarihi (daha doğru düzgün) öğreneceğimiz başka kaynaklar var!

    "üçleme"nin ikinci ayağı bu film.

    ilkinden ikincisine, "us-dışılıktan ussallığa" yönelmiş bir seyri takip ettik. olduğu gibi, evet. ama filmin yapımcılarının gerçekten bir "derdi, meselesi" varsa, umuyorum ki bu üçüncü filmde vurgulayacakları ve savunacakları karakter kaptan jack sparrow olur, turner yahut doğu hindistan şirketi değil.

    sonuç itibariyle, "ortalama"ya yaklaşmış bir film olmuştur bu. muhalif tavrı yontulmuş, kaptan jack sparrow'u geriye "itilmiş". öyle işte. dedim ya.. anlamam ben sinemadan ve bir de müzikten.
110 entry daha
hesabın var mı? giriş yap