3 entry daha
  • istanbul devlet tiyatroları'nın bize bir oyunu. bize, çünkü kara kaderimizi bizden başkası ne bilsin.

    oyun, uçmanın önündeki engeller kadar uçmamanın önündeki engelleri de anlatır.

    yaşadığımız topraklarda topak olan, kördüğüm olan, ziftin peki olan kültürümüz, bizi amaçlarımızdan en yakınımızdakileri kullanarak alıkoymakla kalmaz, aynı zamanda ona esir de eder.

    yani gitmeye, bilmeye, uçmaya engel değildir sadece, bundan vazgeçmeye, geri dönmeye, uçmamaya da engeldir.

    uçmaya rızası yoktur ya, uçmamaya da hâl bırakmaz.

    arada bırakır. kişiyi kendi amaçlarında, ufkunda, tutkusunda boğar, ezer, bozar.

    işte uçmak bu iki zıt kuvveti kanatlara aktarabilmektir.

    uçulmuştur. geri dönüşü yoktur. çünkü zaten istikbal de bir çift kanattan başka bir şey değildir, hep göklere uzanan.

    binaneleyh bunca meczubun, böyle aynı devirde, kıvılcımlar gibi parlayıp sönmelerinin hikmeti de birbirlerinin şifası olmalarındandır.

    sonrası neden olmaz? yoksa olmakta mıdır?

    hayret, "kimse traş olmuyor ama berberler ağzına kadar dolu.".
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap