80 entry daha
  • filmin senaryosunu, naim süleymanoğlu’nun kardeşi muharrem süleymanoğlu'nun anılarını yazdığı, 'kardeşim cep herkülü' kitabından yola çıkarak senarist barış pirhasan yazmış. yapımcısı ise biyografik prodüksiyonlarla anılan mustafa uslu. yönetmen koltuğundaysa özer feyzioğlu oturuyor.

    onur saylak'ın yazdığı gaza filmiyle tanınan ödüllü hayat van eck, naim süleymanoğlu'nu canlandırıyor. fiziken naim süleymanoğlu'nu andıran van eck, omuz problemleri olmasına rağmen filme spor yaparak ve halter çalışarak hazırlanmış. van eck'e süleyman süleymanoğlu karakterine can veren yetkin dikinciler, hatice süleymanoğlu karakteriyle selen öztürk, kurtlar vadisi'nin memati'si gürkan uygun, mustafa uslu'nun sevdiği bir isim olan ismail hacıoğlu, bahtiyar engin, levent ülgen gibi isimler eşlik ediyor. ve gerçekten oyunculuklar çok iyi. göz kırpmayı oyunculuk sananların yanında gerçekten döktürmüş kadroya sahipler.

    filmin müziklerini fahir atakoğlu yapmış. birçok başarılı prodüksiyona imza atan atakoğlu'na, filmin aylar öncesinden dönen ve ciddi bir dinlenme izlenme oranına sahip naim adlı rap şarkıyla eypio ve hatta fazıl say eşlik etmiş.

    filmde 1977 bulgaristan günlerinden 1988 seul olimpiyatları’na kadar geçen 11 yıl anlatılıyor. batuhan davutoğlu, deniz ali cankorur ve hayat van eck birbirini tamamlayan naim karakterleri. ve bence türk biyografik filmlerinde en iyi cast bu filmde var. aslında filmin başarısız olması için ciddi bir çaba sarf etmek gerekiyordu. çünkü naim süleymanoğlu başlı başına ciddi bir hayat hikayesi ve yazıya dökülmese bile ciddi bir senaryoya sahip bir kurgu.

    filmde naim süleymanoğlu'nun güçlü anne-oğul ilişkisi, kazanma hırsı, başarıya giden hikayesi başarılı biçimde yansıtılmış. dönemin bulgar hükümetinin türk asıllı vatandaşların üzerinde kurduğu baskı, isimlerini değiştirme ve kültürlerini yok etme girişimi sert biçimde aktarılmış. bu da naim süleymanoğlu'nun sporcu kişiliğinin yansıtılması değil de daha çok dönem eleştirisi yapan politik bir film gibi algılanmasına sebep oluyor. elbette dönemin şartlarının vurgulanması çok önemli ama kastım, bu yaşananlar bir ara naim'in hikayesinin önüne geçiyor.

    1986’da melbourne avustralya’da, dünya halter şampiyonasından kaçarak türk büyükelçiliğine sığınmasıyla beraber filmde milliyetçilik vurgusu öne çıkıyor. filmde milliyetçiliğin ve bulgar zulmünün dramatize edilmesi yanlış mı, elbette hayır. ama dediğim gibi naim karakterinin önüne geçiyor. ve film ara ara biyografik olmaktan çıkıyor. bu sahnelerde filme çok iyi hazırlanan, naim'i en ibce detayına kadar analiz edip uygulayabilmiş hayat van eck bile çok yetersiz kalıyor.

    filmin görüntü yönetmeni bütün bu sahneyi güzel yansıtmış. başarılı bir iş koymuş ortaya. filmin altı gerçekten dolu. başarılı bir teknik altyapıya sahip. makyajlar çok güzel. dönem filmi olduğu için dekor, araç ve gereçler gerçekten özenilerek hazırlanmış. sporculardan ve bu işin uzmanlarından yardım alındığı için işin diğer kısmı da başarılı şekilde yansıtılmış.

    müzikler sahnelerle muhteşem bir uyuma sahip. yer yer insanı ağlatabilecek müzikler sahneye müthiş oturmuş. filmin ses emekçilerinin başarılı bir iş ortaya koymalarıyla müzik ve sahne uyumu da birleşince ortaya güzel bir iş çıkmış.

    sonuçta güzel bir bitografik film ortaya konmuş. manevi yüküyle beraber dünyayı omuzlarında taşıyan naim süleymanoğlu'na eksik kalsa da vefa borcu olarak görmek lazım bu filmi.

    aynı zamanda bulgar türklerinin sesi olmayı başarmış, çoğu zaman sağlığını hatta canını ortaya koymuş cep herkülü naim süleymanoğlu'nu saygıyla anıyoruz.

    "bıraktım geldim evimi geride, adımı aldılar kan karıştı terime / demişti anam bana buz da olsan erime, kaldırdım dünyayı dertlerimin yerine"
584 entry daha
hesabın var mı? giriş yap