4 entry daha
  • demirciler çarşısı cinayeti üzerine yaşar kemal ile yaptığı söyleşinin bir bölümü şu şekildedir:

    adnan benk- ... bir de şu abartma sorunu var. örneğin yüz metre sıçradı diyorsun. derviş bey mustafa'nın üzerine atlıyor, mustafa kaçtı, bataklıkta uçtu, diyorsun.

    yaşar kemal- şimdi bak, ben çok geleneksel bir yazarım. bende hiçbir zaman bulamazsın bu abartmayı. bütün eski destanlarda halk bir şeyi anlatabilmek için abartır. ben yüz metreyi bir adımda atladı demem, hiç bir zaman da rastlayamazsın buna. yalnız derviş bey söylerken, bataklıkta yüz metre atladı dediği zaman, bu artık söz pelesengi olmuştur. bu da bir gelenektir!

    adnan benk- pekâla, şu da mı gelenek: gidiyor, diyorsun, atlı gidiyor, gidiyor, diyorsun. gizden kaybolmuyor da gözönünde olduğu halde hızından görünmez oluyor, diyorsun.

    yaşar kemal- o benim o. uvunuyordu, diyorum örneğin, uvunuyordu da benim sözüm değil. örneğin uçağın pervanesinin hızla dönüp görünmez duruma gelmesine uvunma derler, pervane uvundu, derler. ben uvundu diyorum onun hızını anlatmak için.

    adnan benk- peki bir ayrıntı daha, sonra kurgu işine geliriz. murtaza vuruldu, canı çıktıktan sonra da, diyorsun, çardak bir süre yerinde sallandı, sallandı, diyorsun. birini asıyorlar, o da canı çıktıktan sonra, ipin ucunda uzun bir süre sallanıyor. bunlarla neyi sağlamak istiyorsun? bir yerden bir yere ilmik atarak bir bütünlüğe mi varıyorsun?

    yaşar kemal- adnan, şimdi doğanın bir uyumu var, romanın da bir uyumu var. romanın bütününü yapısını sorduğun zaman, bunların hepsi o yapının içinde yer alacak...
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap