eprimek
-
hem giysiler hem de yiyecekler için bozulmak, eskimek, yıpranmak anlamında kullanılan sözcük.
-
yemişlerin dura dura olgunlaşması anlamında da kullanılır halk ağzında. bir de "burundan ya da genizden konuşmak" der büyük türk sözlüğü. tüm anlamları yanyana düşününce ne kadar alakasız gelir. alakasız mıdır sahiden?
-
dokumalarda ipliklerin aşınarak deseni bozması, elastik yapının sünmesi anlamındadır.
(bkz: sünmek) -
-
giysilerin, kumaşların, ve benzeri nesnelerin eskimesi, aşınması, yıpranması sonucu yer yer incelmesi, saydamlaşması, tiftik tiftik olması, erimesi. eprime konusuna en güzel örnek topuk ve parmak uçları incelmiş, hatta delinmiş çoraplardır. gözlem yeri olarak (bkz: misafirliğe delik çorapla gitmek)
-
(bkz: e prime)
-
ahh
her bir yerde karşımıza çıkar bu delik çorap, sökük kazak, yırtık ayakkabı...
bir memleket ki başı-kıçı ayrı oynuyor...
bir memleket ki kimi çok yemekten ölüyor, kimi açlıktan...
tamam, bu dünyada sınavdayız, amenna her birimizin şartları ayrı...
tamam, ölüm kader...
tamam, amerikada da oldu, pakistanda da...
tamam, kuran kurslarında hatimler okunuyor, cuma hutbesi hazırlıyor diyanet...
allahım aklımıza mukayyet olsun. -
edebi metinlerde sıklıkla kullanılan ancak kulak tirmalayan bir kelime. bir de kösnül var bunun gibi çirkin gelen. gerçi eprimek sözlüğe bakmadan da anlaşılabilen bir sözcükken kösnül, anlamıyla bir zıtlık taşıyan bir sözcük.
-
eprimiş zaman kırıntıları
bir ayağı çukurdaydı gençliğimin
hayatın keşmekeşinde
el yordamıyla bulmuştum aşkı
ve denize bakan pencerelerden dalardım hep
yakası açılmadık efsunlu hülyalara
yaşanmış kırık dökük senli anılardan
ve uzun kervanlar kadar uzun gecelerden
gümüş çiğ taneleri yağardı arka bahçeme
üşürdüm en az hatmi çiçekleri kadar
ürperirdim.
titrerdi adın dudaklarımda
aşıktım mecnun kadar.
cüzdanımda bir resmin,
buruşmuş bir mektup
göğsümde taşıdığım,
ve sol yanımda o ince sızıyla
neresinden bakarsan bak
aşıktım mecnun kadar
tepeden tırnağa
sen dolaşırdın damarlarımda
sancılı zamanlardı
zaman hasret doğurmuştu.
çıplak ağaçların,
cılız gölgelerinde
şiirler yazardım bitmeyen hasrete dair
umursamazdı ne yosunlu taşlar,
ne köpük köpük deniz,
nede uzaklardan geçen balıkçı tekneleri
hüznümün sadık refakatçisi gözyaşlarımı...
bazen bir film olur bazen bir şarkı
ve için yanarak yaşanır ancak
hasret anlatılmaz gülüm
abdullah melik mısırlı -
bir farklı versiyonu ise keşermektir. keşermek genelde gaziantep halkı tarafından giysilerin, genelde kot pantolonların diz tarafında ki giyilmekten dolayı oluşan renk açılmasına verilen ad.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap