• ısrarlı bir şekilde eryaman’daki mekanlara alkol ruhsatı vermeyen enver demirel’i koltuğundan etmiştir kendileri. sosyoekonomik durumu ankara’nın üstünde olduğu için newcastle, quick china gibi mekanlar daha önce bu semte şube açmaya girişmiştir fakat ruhsat alamayınca iptal etmiştir. pizza il forno, timboo gibi mekanların sadece eryaman şubesinde alkol satışı yoktur. amirimiz kısa zamanda bu duruma şüphesiz el atacaktır.
  • televizyonlarda daha fazla (ya da ilk defa bilemedim) rol almaya çalışmasının tek sebebinin, eşi ile birlikte 10 sene boyunca para biriktirip aldıkları evin altyapı eksikliği yüzünden su basması olduğunu söylemiştir bu akşam.

    sanırım melih gökçek'in insanlığa tek katkısı olabilir...
  • çay ocağı solcularının birazdan sallamaya başlayacağı oyuncu.

    öncelikle şunu şuraya koyayım. malum gazeteye verdiği röportajdan bir kesit.

    "sanatçının bir ideolojisi olabilir ama hiçbir ideolojiye ait olmamalı. belki geçmişte sanatçılar bir ideolojiye ait hissediyorlardı kendilerini ama artık 21'nci yüzyıldayız. her dönem fikrimi cesurca söylerim. doğruyu, kendi ahlakınıza göre söylemelisiniz."

    bu adam daha önce gezi parkı eylemlerine katıldı, fetö'nün zirveye ulaştığı, emniyet, ordu, yargı ve devletin diğer önemli kademelerinde tasfiyelere başladığı ve ele geçirdiği dönemde açık açık badem bıyıklı müdürlere siktir çeken bir polis rolü oynadı. kaç kere ceza geldiğini ben unuttum. 2015 seçimlerinde açık açık "içinde halk kelimesi geçen bir partiye oy atacağım" dedi. o zamanlar buralarda " sanatçı ağbiii yeaa, muhalif ağbii yeaa, baksana çok cool abiii" muhabbetleri döndü.

    şimdi de "aynı gemideyiz" dedi diye ve kendi hakkıyla kazandığı parayı dolar yerine türk lirasında tuttu diye yandaş olmakla itham ediliyor. bu geri zekalı, tribüne oynayan ve goygoycu muhalif kesim istiyor ki herkes uğur dündar olsun, menapozlu chp teyzelerine gaz versin. herkes edip akbayram olsun, onur akın olsun. ne diye? ben böyle düşünüyorum diye. bir ara yetmez ama evetçi geri zekalılar ayan beyan bildiriye destek vermeyen yazarları köşelerinden hedef gösteriyordu. durum tam olarak bu.

    üstelik bunu yaparken de "bizden olmayana yaşam hakkı yok" diyen bir zihniyete karşı olduklarını savunuyorlar. kimse kusura bakmasın elinde güç olsa akp'den farklı olmayacak adamlar muhalefette. zaten parti içi çözülmelerde de bunu görebilmek mümkün.

    bir de yanlamak böyle olmaz. ilber ortaylı'nın yaptığı gibi olmaz. alev alatlı gibi yanlarsın, yiğit bulut gibi yanlarsın. gerçi erdal beşikçioğlu bugün çıksa ve "reisssim" diye bağırsa yaptığı işlerin değeri zerre eksilmez benim gözümde.

    bir kere şaşırtsın ulan şu ülke, bir kere.
  • 3 üniversiteli bir ilçede daha bir tane bile öğrenci yurdu yapılmamış. ilk olarak bu ayıbı ortadan kaldırıp, sonrasında bir hafif raylı sistem projesi var, kentte sosyal etkinlikler yapma hedefleri dışında. ilçenin kendi kendine yetebilmesini, yani ankara büyükşehir belediyesine daha az muhtaç olmasını sağlamak istiyormuş.

    edit: bir de eski başkanın yapmadığı, ilçeye inip halkla bütünleşme hayali var. tıpkı oynadığı rahmetli valimiz recep yazıcıoğlu gibi. özellikle kendine ait tiyatro sahnesini de bu amaçta kullanıp oyun sonlarında vatandaş buluşmaları tertip edeceğini söyledi.

    tanım: (bunu demesem olmaz*) hayatımızda g*tnü gördüğümüz ilk belediye başkanı kendisi olmuştur (bkz: çekiç ve gül). buna kaset de işlemez bee! *
  • benim anlamadığım taraf adamın sanatçılığına takan insanlar olmuş. siyasetçi dediğiniz çoğu insanın bir mesleklerine bakın, hele belediye başkanı olanların. gazetecisinden doktoruna, müteahhitinden öğretmenine değişik arkaplanlara sahipler. yani sanatçı olmasının nasıl bir negatif etkisinin olduğunu çıkarıyorlar anlamış değilim. eski amerikan başkanlarından biri ve ukrayna başkanı gibi sanat arkaplanlı devlet başkanları var. bunun yanında üniversite mezunu olmayan ve siyaset dışında herhangi mesleğe sahip olmayan devlet başkanları da bulunmakta.
  • ya sanki diğerleri seçildiğinde 40 yıllık belediyeciydi de erdal beşikçioğlu'na yapamaz diye laf söylüyorlar. erdoğan ibb başkanı seçildiğinde ne tecrübesi vardı? ne uzmanlığı vardı? mansur yavaş beypazarına seçildiğinde ne tecrübesi vardı? imamoğlu beylikdüzü bb seçildiğinde ne tecrübesi vardı? boş konuşmayı bırakın. hırsızlar, yolsuzlar yapacağına behzat ç yapsın
  • bergen filmi ile ilgili katıldığı bir programda kozan'daki yasaklama rezaleti konusunda:
    "ama ben böyle bir ülkede doğmadım. bu zihniyetteki bir ülkede de ölmeyeceğime inanıyorum" diyerek beni u+mutluluktan ağlatan koca yürekli adam.
  • ak partili bir çok belediyelerde bile restoranlara alkol ruhsatı verilirken enver demirel buranın dinamiklerini okuyamadı okumak istemedi. bir çayyolu yaşamkent olması gereken etimesgutun yeni semtleri hırdavatçı galerici cennetine dönüştü.

    ayrıca cami hoparlörlerinin sesinin sonuna kadar açıldığı bir dönem yaşadık. binaların dibine yapılan minare hoparlörlerinden gelen aşırı yüksek ses için insanların bebeği mi var hastası mı var onca şikayete rağmen görmezden gelindi umursanmadı.

    tabii ki erdal beşikçioğlu kazanacak ve etimesgut insanların huzur, sessizlik hakkına ve farklı yaşam biçimlerine saygı duyulduğu yönetime kavuşacak.

    db edit:
    erdal başkan hakkıyla ve büyük farkla kazandı bundan hiç şüphem yoktu, tebrik ediyor, başarılar diliyorum.

    yukarıda söylediğim bazı hususlar yanlış anlaşılmaya sebebiyet vereceği için açıklama yapmak isterim. cami hoparlörlerinin sesini açtıran enver demirel değil tabii ki, ancak enver demirel, bir çok yerden yapılan sayısız şikayetlere ya kulaklarını tıkamıştır. ya da belki şikayetler ona ulaştırılmamıştır bile. hoparlörlerden gelen ses miktarı son yıllarda o kadar çok artırıldı ki insanları yüksek ses ile canından bezdirdi ve belediye tüm şikayetlere kayıtsız kaldı.

    ayrıca etimesgut'ta özellikle yeni semtlerde imarda park beklenen alanlara kimseye sorulmadan adım başı kocaman kocaman camiler yapıldı. insanlar bu yeni semtlere sakinlik ve huzur bulmaya geliyor, insanları yüksek hoparlör sesiyle canından bıktırıyorsunuz. kimse camiye karşı değil ama allah aşkına adım başı bu kadar cami varken etimesgut'ta kaç tane tiyatro var, kaç tane kültürel mekan var. insanların akşam stres atabilecekleri, gençlerin eğlenebilecekleri mekan var mı? bakıyorsunuz yeni semtlere, hırdavatçı, galerici, kebapçıdan geçilmiyor. enver demirel çalışmadı demiyoruz ama bunlarla gelişim olmaz. insanlar tiyatroya, sanat faaliyetlerine, stres atmaya dans etmeye burdan çayyolu'na gidiyorlar, hatta taa çankaya'ya gidiyorlar ama etimesgut'tan ulaşım desen zaten burdan şehir merkezine gitmek ayrı işkence. insanları, gençleri akşam evine kapatıyorsunuz. etimesgut şu an koca bir köy maalesef.

    sonuna kadar inanıyorum ki erdal başkan etimesgut'un çehresini değiştirecek. burayı bir kültür sanat merkezi yapacak ve insanlar evlerinden çıkıp sosyalleşecekler. başkanımız sadece etimesgut değil geleceğin ankarası için (çok umuyorum) bir şanstır.
  • belediye başkanı olması için hiçbir sebebi yoktu. şöhret desen var para desen var. tek sebebi intikam. kendisine karşı fetöcülerin ve işbirlikçilerinin attıkları iftiraların intikamını almak için aday oldu. gidip oyumuzu verip destek olacağız. kazanamasa da canı sağolsun ürkütmesi bile yetti.

    edit: mevzu
  • yıllarca devlet tiyatroları'nda çalıştım.
    irfan şahinbaş atölye sahnesi'nde prova yaptığımız günlerden birinde ihtiyaç molası vermiştik. kantinden bir bardak kahve aldım. erdal bey de behzat ç. dizisini yeni çekiyordu. adamın deri montunu alıp giyerek poz veriyor ve birbirlerinin fotoğrafını çekiyorlardı. ne yapıyorlar diye sorduğumda "fotoğraf çekiyorlar montu bekliyorum" demişti.
    tiyatroda bizden önce bu mesleğe başlamış insanlara hürmet ederiz. onların sahneyle bizden önce güreşmeye başlamış olması bazı problemlerle pratik çözümler geliştirmiş olmaları demektir ki bu deneyimi edinmek için onları izleriz. erdal bey ya da bir başkası tiyatronun içinde bir öğretmen sayılabilir bu sebeple. o gün ayaküstü sohbet ettik. kendisiyle yakın temasta bulunmaya çalışmadım ki ünlü insanlara mesafe koymak gibi bir huyum var.
    okul arkadaşlarımın çoğu ünlü oyuncular oldular ve onların kendi çabalarıyla kazandıkları bu ünün yarattığı olanaklara karşı talepkar bir tutum sergilemedim hiç. muhtemelen çok iyi görüşebileceğim bazı arkadaşlarımla da bu şöhret- şöhretsizlik ipi üzerinde kurduğum denge sebebiyle çok az görüşüyorum.

    aradan yıllar geçti. erdal bey'i d&r mağazasında gördüm. göz göze geldik ve beni tanıdı ama başımla selam verip ortadan kayboldum. o sırada güvenlik görevlisi abartılı jestlerle erdal bey'in elindeki kutuları taşımak için hamle yapıyordu.

    bizim milletimiz ünlüyle temas kurmayı onunla fotoğraf çektirmeyi sever sonra da metroda keanu reeves birine yer verdiğinde adamın inceliğini över. yer verdiği kadının hiçbir taşkın hareketi olmamasını ve o kişinin özel alanına sızmaya çalışmamasını göz ardı eder.

    günün birinde burayı okursa selam ederim. filmden kazandığını ankara'da tiyatro yapmak için kullanması sebebiyle içten teşekkürlerimle.
hesabın var mı? giriş yap