• --- spoiler ---

    eyvah necdet: ördekleri bilir misin züleyha? hiç soğuk bir kış gününde donmuş bir göldeki ördekleri izledin mi?

    züleyha: izlemez olur muyum? ben her kış donmuş göllere gider, ördeklere bakarım. kazım ya ben.

    eyvah necdet: hıh hıh hıh hıh. tabiat aleminde lüzumsuz mizah yoktur, dersler vardır züleyha. ördekler gölün belli bir noktasının donmasını kanat çırparak ve imece usülü bir yardımlaşma içinde engellerler. bir ördek kanat çırpmaktan yorulunca diğeri onun yerine geçer. böylece gölün donmayan noktasından beslenerek ölmekten kurtulurlar.

    züleyha: tamam necdet madem istiyorsun biraz da buz pateni yapan kurbağalardan bahset, ondan sonra da defol git hadi!

    eyvah necdet: bak züleyha… ben artık kanat çırpmaktan yoruldum. senin de yardım etmen lazım. yoksa aşkımız ölecek.
    --- spoiler ---

    ruhun şad olsun güzel insan...
  • midyat seyfo ağlayın ulan! :/

    debe editi:

    (bkz: yangindan kurtulan ogrencilere esya gonderiyoruz)

    (bkz: öğretmen adayına burs desteği)
  • babası ve kardeşine kavuşmuş.. şu güzel aile..

    ---------spoiler---------

    organize işler'de güzel bir yemekte, tolga çevik film boyunca susan erdal tosun'a sorar:

    - neden konuşmuyorsun abi?
    + bir ara çok konuştum, hiç faydasını görmedim, bıraktım

    ---------spoiler----------

    edit: samamca'ya teşekkürler

    edit2: xaxxbczczaaxax'e teşekkürler foto için

    nolur nolmaz foto yedeği: görsel
  • ciğeri beş para etmez bir trafik canavarı tarafından katledilmiştir. karşı şeritten uçarak gelen arabanın altında kalarak vefat etmiştir, türkiye çok kıymetli bir oyuncusunu saçma sapan bir trafik kazasında kaybetmiştir.

    arka arkaya yazdım çünkü kimse bahsetmemiş, varsa yoksa ajitatif cümleler, yahu adam resmen cinayete kurban gitmiş farkında mısınız?
  • midyat seyfo gülün lan cümlesi artık yetim kalmıştır.

    sevdiğim bir oyuncuydu, huzur içinde uyusun.
  • kardeşi gürdal tosun için kaleme aldığı ve geçen yıl ot dergisinde yayınlanan yazısını okumuştum. belki de yıllardır hiç soğumamış olan acısını samimiyetle yazıya döktüğünü görünce ne yürek varmış sende usta diyerek bir kez daha saygı duymuştum. şüphesiz ülkenin yetiştirdiği en kıymetli oyunculardan biriydi. ışıklar içinde uyusun...

    şöyle diyor erdal abi o yazısında: "ben vizontele çekimindeydim van'da. annem vardı yanımda.

    bir gün necati (akpınar) beni kenara çekti; 'erdal, gürdal dün biraz kötü olmuş' dedi. oturdum bir yere. 'yok şimdi iyi ama ben gene de gitmek istersin diye düşündüm' dedi.

    atladım gittim. iyiydi. çok zayıfladığı için göbek derisi tam böbreği takacakları yere sarkıyordu. baskı yapmasın diye orada bir yağ emme ameliyatı yapmışlar, bu yüzden dengeleri biraz şaşmış ama diyalize girince düzelmiş. ertesi gün onu iyi görünce işimi bitirmek için van'a geri döndüm. dönerken de söz aldım. 'ben geleceğim, sakın ben olmadan ölme' dedim. 'tamam' dedi. yorgundu ama alışıktık buna.

    sözüne güvenip van'a gittim.
    tutmadı sözünü ibne öldü."
  • " tilki'nin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır derler züleyha. ama bu tilki'nin kürkünden dolayı değildir. bu tilki'nin kaderidir... " eyvah necdet'i hep yaşatacağız baba. belgeseller derslerle dolu derdin.
  • allah rahmet eylesin.

    kendisini her zaman cem yılmaz'ın soru cevap'ında anlattığı anıyla hatırlayacam galiba.

    demişti ki;
    "bir gün gorayı çekerken sete tatlı geldi. erdal abi de biraz düşkündür zannediyorum bi 3 tane yedi. sonra "çocuklar ben fena oluyorum hastaneye götürün beni" demeye başladı. abi mavisin kafanda boynuz var doktora nasıl izah edeceğiz ya hu?"

    neyse mekanı cennet olsun.

    edit: buyrun bu da videosu
  • adam hastalıktan, yaşlılıktan ölmedi ya farkındasınız değil mi? acayip bi duygusallığa bürünmeniz saçma azıcık söyliyim. adam hızdan dolayı hakimiyeti kaybeden bir sürücü yüzünden taklalar atan bir aracın altında kalıyor. işin içinde duygulanmaktan öte nefret, kızgınlık ve üzüntü falan olmalı. filmlerdeki repliklerini duruma uyarlayıp duyarcılık oynamayın. ben kendi adıma olaya kahroldum. adamcağız pisi pisine gitti.
  • sınıf arkadaşımın babasıydı. hatta öyle ki, benim babamla ilişkimi yirmiye katlayacak kadardı babalığı.
    bu sabah, sınıftan başka bir arkadaşımın telefonuyla uyanarak aldığım haber doğrultusunda, elim bir kaza sonucu, ne yazık ki hayatını kaybetti.

    ayrıca belirtmeye gerek olmayan oyunculuğunun yanısıra, çok naif biriydi. geçen sene dünya tiyatro günü'nde, tüm okula, karnımız doysun diye yemek ısmarladığını biliyorum. tüm okul diyorum bak.
    hiçbirimizin annesi babası yapmazken, kulis adabından nasibini almış bu adam, getirdiği bir demet çiçeğiyle kiraz'ına yürek olmuştu o gün. kiraz utancından ne yapacağını şaşırmıştı tabii, orası ayrı.
    sahne karardığında bizim üst sahnedeki seyirci kalabalığından mütevellit, "kim demiş insanlar tiyatroya gelmiyor diye!?" diyen bir kafaya cevaben; "bedava olsa babam da gelir" diyerek tüm seyirciyi henüz oyun başlamamışken güldürecek kadar da eğlenceli biriydi. belki. bilmiyorum.
    bilmiyorum çünkü vakit yoktu bilmeye. benim sınıf arkadaşımın canının orta yerine delik açacak bu sikindirik trafiğe, bilinçsiz kalabalığa, adaletsizliğe, acıya eyvallah demek gelmiyor içimden.

    iyi insanlar ölmesin kardeşim, kötüler ölsün evvela. iyilerin acısı çok oluyor.
hesabın var mı? giriş yap