• arthur schopenhauer'in türkçede eristik diyalektik: haklı çıkma sanatı adıyla sel yayıncılık'tan çıkan kitabı.

    arthur amcamız 88 sayfalık bu çalışmasında, tartışma ortamında karşı tarafı alt etmenin ipuçlarını vermiş. toplam 38 felsefi hile bunlar. bu arada eristik kelimesinin, anlaşmazlık tanrıçası eris'ten geldiğini hatırlayalım.

    yayınevinin tanıtım metni ise şöyle:

    "19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden, kant’ın öğrencisi, alman filozof arthur schopenhauer, 1830'da kaleme aldığı bu metinde, kökleri antik yunan felsefesine uzanan, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan "eristik diyalektik" yöntemini tariflendiriyor.
    bir tezin objektif olarak "doğruluğu ve haklılığından" ziyade dinleyicilerin gözünde "geçerliliğine" odaklanan, savunu, tartışma ve argüman kullanımında karşı tarafı alt etmenin yollarını felsefi "hileler" ile açıklayan schopenhauer, kaçınılmaz olarak diğer filozofların konu üzerine fikirlerini ve yöntem sorunlarını da yorumluyor."
  • kitapta schopenhauer, tartışmada haklı çıkmak için kullanılan hileleri örneklendirerek ortaya koyar ve kitabın sonunda, bu hilelere karşı alınacak en iyi önlemi şöyle açıklar:

    onun için en güvenli karşı önlem, aristoteles’in topika’nın son bölümünde ortaya koymuş olduğu gibidir: ilk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçmasapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü desipere est juris gentium [budalalık insan hakkıdır]; voltaire’in dediğini de hatırlayalım: “la paix vaut encore mieux que la vérité” [barış, gerçekten daha değerlidir]; ve bir arap atasözü: “susma ağacının meyvesi barıştır.”

    aslında akılların karşılaşması, çarpışması olarak tartışma çoğu zaman karşılıklı yarar sağlar; kendi düşüncelerimizi düzeltmeye, yeni görüşler üretmeye olanak verir. ama bunun için, tartışmacıların bilgi ve zihin gücü bakımından birbirine oldukça yakın düzeyde bulunması gereklidir. birinin bilgisi eksikse, her şeyi anlayamaz, au niveau [seviyeli] değildir. zihin gücü yetersizse, bunun getirdiği kızgınlık onu sahtekarlığa, hilekarlığa [veya] kabalığa sürükleyecektir.

    (1830)
  • (bkz: #51675019)
  • (bkz: erişte dialektik)

    dialektiğin erişte ile yapılanıdır.

    (bkz: erişteler olana kadar kalsaydın bari)
  • akıllara şu soruyu getirendir:

    -> cumhurbaşkanımızı eristik diyalektikte uzman kılan temel unsur nedir?

    a) beynine bütün hileler "a priori" bilgi olarak doğuştan yüklenmiş.
    b) tamamen danışmanlarının yardımı.
    c) kendi eristik diyalektiğini kendisi "düşünerek" geliştirmiş.
    d) bütün mesele, "tribünlerde." (hile 28)
    ...
    bence cevap, d şıkkı.
    ...
    tanım: bir schopenhauer klasiği.
  • cahille muhabbeti kesemiyorsaniz nasil kavga etmelisiniz sorusuna ayrintilariyla cevap veren eser.
  • bendeki kitabin basligi "eristische dialektik oder die kunst, recht zu behalten" seklinde. 88 sayfalık kısa bir eser. sesli sekilde dinlemek isteyenler seslikitaparsivi.com sitesine bakabilirler. ama seslendirme kötü:( youtubeda da bazı seslendirmeleri var. ancak onlari incelemedigim icin bir yorum yapamayacağım.

    schopenhauer 63. sayfada önceki sayfalarda anlattigi hakli çıkma yöntemlerinden kendini korumanın yolu olarak bize sunu söyler:

    türkcesi: ...en güvenli karşı önlem aristotales'in topica'nin son bölümünde ortaya koyduğu gibidir: ilk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçmasapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü desipere est juris gentium [budalalık insan hakkıdır]; voltaire’in dediğini de hatırlayalım: “la paix vaut encore mieux que la vérité” [barış, gerçekten daha değerlidir]; ve bir arap atasözü: “susma ağacının meyvesi barıştır.”

    almancasi: die einzig sichere gegenregel ist daher die, welche schon aristoteles im letzten kapitel der topica gibt: nicht mit dem ersten dem besten zu disputieren; sondern allein mit solchen, die man kennt und von denen man weiß, dass sie verstand genug besitzen, nicht gar zu absurdes vorzubringen und dadurch beschämt werden zu müssen; und um mit gründen zu disputieren und nicht mit machtsprüchen, und um auf gründe zu hören und darauf einzugehen, und endlich, dass sie die wahrheit schätzen, gute gründe gern hören, auch aus dem munde des gegners, und billigkeit genug haben, um es ertragen zu können, unrecht zu behalten, wenn die wahrheit auf der anderen seite liegt. daraus folgt, dass unter hundert kaum einer ist, der es wert ist, dass man mit ihm disputiert. die übrigen lasse man reden was sie wollen, denn desire est juris gentium (unverständig sein ist menschenrecht), und man bedenke was voltaire sagt: la paix vaut encore mieux que la verite (der friede ist mehr wert als die wahrheit): und ein arabischer spruch ist: "am baume des schweigens hängt seine frucht der friede."
hesabın var mı? giriş yap