• yıllarca alışveriş ile ilgili tüm faaliyeti kadınlarla özdeşleştirdiler. izlediğimiz tüm dizilerde filmlerde erkek figüran kadın kişisiyle alışveriş yapmaktan hoşlanmadığını gösterdiler. yine aynı tv yayınlarında erkeğin giyimindeki kombini bile yapanlar hep kadınlar. giyim sektörü de bu yüzden oldu sana kadın sektörü. bir erkek üzerine(kış için) ya gömlek ya kazak giyer. ama kadınlar için bu çeşit 10larca. genel vurunca kadında 5 dolap elbise olması çok normal. peki neden? aslında erkekler de alışverişi kadınlar kadar sevmeli. giyimine dikkat etmeli. kendi tarzını yaratmalı. 'elime geleni giyip çıktım' coolluğundan(!) da vazgeçin. bok gibi giyinmişin işte. sen dert etmiyor görünüyor olabilirsin ama bu kombin zerre olmamış yani illa yüzüne mi vuralım. sözüm ona ki hiç değilse takım elbise altına bot giymemesi gerektiğini bilmeli. tamam bu sektörde kapitalizm kadınları hedef almış ama beni de alsın artık (bkz: swh) burdan amancio ortegaya sesleniyorum. bir erkek olarak çeşitlilik istiyorum. klişeden kurtarın artık bizi.
  • (bkz: sözlük yazarlarının kafayı seksizmle bozması)

    kadın, erkek fark etmeksizin iki cinsiyette sürekli olarak linçe uğruyor.
  • bu sefer biraz dolanayım da ucuz bişeyler alayım. (tek seferde aldı çıktı)
  • bir erkegin alisveristen kastinin kiyafet almak olmasi beni utandirdi lan. adam lvl atlamis. benim icin alisveris demek bakkaldan gazete, ekmek, sut, peynir vs almak demek.
  • canım sıkıldığında çatır çatır alışveriş yaptığım için benim için geçerli olmayan durum. ruh halime göre de değişiyor bu alışveriş yapma isteği.
    lan yoksa? (bkz: erkeklerin gittikçe kadınlaşması)
  • gerçek bu. var böyle bişey. bende var yani. şimdi alırım sonra alırım derken yıllarca erteleyip en son tek seferde gardrobu yeniliyoruz.

    özellikle kilo verdikten ve giyim tarzını değiştirdikten sonra avantajı oluyor aslında bu yapamama durumunun.

    bi yandan ben kıyafetlerimle duygusal bağ kuruyorum. mesela 2 haftada 3 ayakkabı aldım ama yine hep aynısını giymeye başladım. yine sık sık aynı gömleği giymek isterken buluyorum kendimi. halbuki sırf bu hafta aldığım gömlek sayısı 8-9'dur.

    özetle bu durumun tek sebebi öyle becerememek değil. sıkılmak değil. aynı şeyleri giymekten bildiğin keyif alıyomuşum ben. aşıcaz mecburen.
  • öyle bilmiyordum ki , üniversitede okurken staj için takım elbise almak için babamdan yüklü bir para istedim o da gönderdi. pierre cardin'den bir takım elbise aldım... şöyle söyleyeyim , takım elbise benden en az 10 kilo fazlası olan boyu benden 10 cm uzun olan bir adama olur . ulan hiç mi göz yok izan yok amk. git iade et dimi ! yok amk . ve gerçekten de benden 10 cm uzun ,15 kilo fazlası olan bacanağıma verdim ceketini.

    ibret olsun diye pantolonunu sürekli askımda tutuyorum ne zaman alışveriş yapsam ,yaptığım salaklığı hatırlamak için.
  • giyinmek benim için, üşümemek, çıplak kalmamak bir de üzerimdekileri taşıyabilmek anlamına geliyor. renk, model, uyum, eskilik çok derdim değil. böyle olunca da eskileri atamıyorum, yeni alamıyorum. avmlerde sevgilisini bekleyen erkeklere acıyarak bakıyorum. daha kötüsü ise sevgilisinin giydirdiği erkek. görüyorum koskoca adam, göbekli bıyıklı mıyıklı, belki öğretmen ve okulda terör estiriyor. açıyor kabinin kapısını, duruyor en suratsız haliyle, karısı, sevgilisi paçasını düzeltiyor adamın. "arkanı dön" dönüyor. "bu bol oldu, bekle bir model daha var beğendiğim". kızı geliyor babasını süzüyor. adam bekliyor, bekliyor,

    benim aradığım rahat ayakkabı, bol cepli pantolon, kazak veya sweat, üstüne kapşonlu hırka; yazınsa üstte tişört altta pek bir değişiklik yok. bu ara yine pantolon almam gerekti aöa bulamadım bir türlü istediğim gibi, hanım dedi kot alalım. kotu sevmem normalde, standarttır cebi mebi, daha dardır, solar molar. neyse 32 32 giyiyorum ben dedim bakındı bakındı şunun rengi güzel şunun modeli güzel, ben bakıyorum hepsi aynı, mavinin 50 tonu. kabine gittik, şunları bir dene dedi. denedim birini dar geldi beli (onu anlayabiliyorum), 33 32 getirdi giydim hah bu iyi dedim kendi kendime. açtım kapıyı, yüzü ekşidi hanımın. "nasıl oldu" diye sordu, "yok" dedim, "sevmedim". "ben de sevmedim bir de öbürünü dene ben bir iki daha getireyim" dedi. diğerini giydim baktım aynaya aynı kot işte, rengi sanki farklı bir ton. baktı "hah bu iyi oldu" dedi, "bir de şunu dene bu daha dar". giydim bu da aynı, baktı "bu daha güzel oldu" dedi. "sen de sevdin demi" dedim bana hepsi aynı geliyor. sonra sordum "bir onu bir onu giysem insanlar anlar demi, hep aynı pantolonu giyiyor demezler", "normal insanlar anlar" dedi. kapıyı kapattım, kotu çıkardım, decathlondan o kotlarla aynı fiyata (daha az da olabilir) aldığım yeşil, bol, içi polarlı, bol cepli, ceplerindeki eşyalarla yaklaşık 7 kilo gelen güzelim avcı pantolonumu giydim.
  • çiçek alayım diye gidip tornavida,matkap ucu alınca farkına vardığım tesbit.
  • çok fazla seçeceğimiz yok çünkü. hem moda akımından dolayı istediğimiz tarzda bir şeyler bulamıyoruz hem de seçenek çok az ve fiyatlar çok uçuk. kadınlar bu konuda çok daha şanslı. seçenek fazla, fiyatlar uygun ve istedikleri tarzda kıyafetleri rahatlıkla bulabiliyorlar. kaç tane erkek normal bel normal paça pantolon bulabiliyor. kot olur, kumaş olur, kadife olur hepsi artık dar paça, dar bel, düşük bel gibi bize hitap etmeyen şekillerde. şimdi biz nasıl gidip bir şeyler alalım. ha bide çoğumuzun beli, kalçası, göbeği almış başını gitmiş. tamam belki bu kadar salmak bizim de suçumuz ama bu vücut ölçülerine göre de kıyafet yok. dönem dönem göbekli olmak bizim de hakkımız.

    bize gerçekleri konuşalım kadınlar kadar zevk alamıyoruz alışverişten. belki de ondan da giyinemiyoruz. benim 15-16 senelik şortum var ve birçok yeri de yırtılmıştır. onu giymekten büyük zevk alıyorum. hala da giyerim yazın gelsin gene giyeceğim. çünkü istediğim gibi bir şort yok.
hesabın var mı? giriş yap