• istatistigi yapilsa p=0.01 gibi bir anlamlilikla çogunlugun nefret ettigi bir durumdur (özellikle hava daha aydinlanmadan olani). zaten o saatlerde kalkip yollara düstügümüzde belediye otobüslerinde, minibüslerde, kaldirimlarda vs. hep üzgün suratli insanlar görürüz. bir de hava soguksa hepimiz hayattan nefret ediyor gibiyizdir. gülüp eglenen istisnalarin da yüzünü dagitasimiz gelir.

    kendine gelememenin verdigi mahmurluk ve sinirle hayati sorgulariz. çalışanlar "neden ya neden" den başlıyıp "lan bar açsak, akşam gideriz sırf" lara varan monologlar kurar. öğrenciler hocalara saydırır, eğitim sisteminden girer öss den çıkar. özellikle bebeği olan anne ve babalar, her sabah köpeklerini gezdiren insanlar da ayrı bir konu. yani ben kedi sabah miyavladığında teppiği basan bir insan olarak anlayamıyorum. çocuk da yapamam kariyer de diyorum.

    bir başka orkid klasiği olarak "yıldızlar gibi" uyuyarak, yataktan sıçrayarak kalkan tottotoroş kıza selam ediyor, simsde uyandığında el kol hareketleriyle, homurdanarak bir saat yataktan kalkamayan karakterleri öpüyorum.. aslında on sayfa yazarım bu konuda ama üşeniyor ve sloganımı atıp kaçıyorum: "yatsın bu dünya"
  • erken kalkmak mecburen
    işe gitmek mecburen
    mecburen, mecburen
    mecburiyetten..
  • en guzel aliskanliklardan biridir. 20 yil komada gibi yasayip hayati iskalamayi kim ister? istemeyin. erken kalkin.
  • üç kuruş elektrikten tasarruf edicem, ampul yakmayacağım diye 50 kuruş kahve ve onun getirisi kardioloji masrafın var ya senin.. onu ne yapıcaz? ama işte vizyon yok. ahvadından ne gördüyse onu tekrarlıyor mahdumları. saat 8 dedin mi iş başı.. "pardon niye 8 de iş başlatıyoruz" desen cevap yok. "söylesene yavşak, saat 11 de biten galatasaray maçını ağız tadıyla izledik diye niye çekiyoruz bu uykusuzluğu" diye detaya insen, yine karşında duvara konuşuyorsun sanki..

    yazık vallahi yazık.. 21. yüzyılın ortasında hala orta çağ, hala çiftçi kafası.. yumurta alıcaz sanki kümesten.. avradını sevdiğimin globalleşmiş dünyası.. ulen hayır her şeyi geçtim, londra borsası 2 saat sonra açılıyor.. libor mibor derken iyi, niye ben o piçlerden 2 saat önce kalkıyorum dersen senden kötüsü yok.
  • sıcacık, mis kokulu, rahat mı rahat bir yatakta değil de üzerinize çiğ düşmesin diye örtündüğünüz sera naylonunu ittirerek, arazide kamufle olduğunuz otların arasından sıyrılarak uyanıyorsanız kötü olmasını bırakın sevinerek yaşayacağınız olaydır.

    sadece zorunlu olduğunuz için uyuduğunuz, altınızdaki mata rağmen sırtınıza batan kaya parçaları yüzünden onlarca kez uyandığınız, üşümekten uykuya dalamadığınız, tam daldığınız an 2 saatlik nöbet sırasının size gelmesiyle uyandırıldığınız, pislik içinde, aç, stresli bir geceyi bitiren şeydir günün ilk ışıkları ve erken kalkmak. işkence biter, lanet olsun uykuya da geceye de diye söylenirken emri duyarsınız "eşyalar toplanacak, sakal tıraşı olunacak, kamuflaj yapılacak. son 5 dakika!!"... zaten soğuk olan bedeniniz sabahın beşinde sera naylonunun altından çıkıp doğayla kucaklaşınca direk titremeye başlar. dişleriniz birbirine vururken olabildiğince hızlı toplarsınız matınızı, naylonunuzu, silahınızı. ardından tıraş köpüğü buldunuz buldunuz, bulamadınız direk suratınıza suyu çarpıp girişirsiniz tıraşa. hadi ben asteğmendim, tıraş köpüğü, ayna falan buluyordum ama sabahın beşinde, allahın dağında, vücudunuz titrerken o suyu suratınıza değdirmenin ne kadar rezalet bir duygu olduğunu ancak şimdi hatırlıyorum. çünkü o zaman konsantre olduğum tek şey vardı: "kaç dakika kaldı?"...bir insanın içinde bulunduğu durumu sorgulamasını istemiyorsan yapacağın en güzel şey onu acele ettirmektir. işte o yüzden "son 5 dakikaaaa!!" halbuki o işlemleri 30 dakikada da gayet güzel yapabilirim. ama o zaman hayata dair küfretmediğim hiçbir konu kalmaz. kötüdür ama zorunludur acele etmek. herkese olmuştur; bir uyanırsınız kalkma saatini yarım saat geçmişsiniz. yataktan fırlamanız, giyinip birşeyler atıştırıp koşup dolmuşa yetişmeniz hepsi birden oluverir. hiç acı hissetmezsiniz işte öyle sabahlarda. bir bakarsınız iştesiniz. sorgulamaya, lanet etmeye vakit kalmamıştır.

    ama diyorum ya aslında lanet etmenin ne kadar da büyük şımarıklık olduğunu anlamak için önce o lanet olası geceleri yaşamanız, gecenin bittiğine ve kalkabildiğinize şükretmeniz gerekir. siz sabahleyin kalkmakta zorlanan bir köpek ya da kedi gördünüz mü? göremezsiniz çünkü onların yattıkça içine gömülen, yumuşak, sıcak yatakları yok. bizi zorlayan şey o muhteşem rahatlığı bırakmak. yoksa uyanmak o kadar da büyük bir problem değil.

    ve tabii konuyla alakalı;
    (bkz: askerlik)
    (bkz: iç güvenlik)
    (bkz: operasyon)
  • okula giderken bin bir küfür ettiren ama işe giderken gıkımı bile çıkarmadığım eylem. yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz ve bunu 26 kez tekrar edersem de cebim parayla dolacak. az daha zam yapsınlar sabah ezanını bile okurum.
  • erken kalkan neden yol alır çünkü erken kalkınca bir sürü iş yapılıyor. ninja beni saat beşte uyandırdı. bulaşıkları makineye koydum, çorba yaptım, çamaşırları topladım, kedi kumunu temizledim, kediyi de kendimi de besledim ve bunların hepsini aheste aheste, sallana sallana yaptım. yarım saat kadar da kitap okudum üstüne ve saat daha hala dokuz. önümde yol alacak koskoca bir gün var yani. kediyi yavrularla evde tek bırakmak istemediğim için yürüyüş alışveriş spor gibi olayları askıya da aldığımdan, yapacak tek bir iş olmadan evde oturmak kalıyor geriye. kendime iş icat etme adına örgü örmeye devam edeceğim sanırım.
  • eğri oturup doğru konuşmamız gerekirse, çağ dışı bir hadisedir erken kalkmak. zira saatin 6 ya kurulup uyanılması işinin tek amacı güneşten daha fazla yararlanılmasıdır. atalarımızın zamanında elektrik olmadığı, varsa bile çok pahalı olduğu için "aman işler karanlığa kalmasın, güneş varken güzel güzel yapalım işimizi" denmiş olsa gerek. ee arkadaş, gelmişsin 2010 yılına, nükleer enerji muhabbeti yapıyorsun, enerji dediğini elde etmenin türlü yolu var, hala ve hala sabahın bir köründe uyanmanın mantığı ne? bakır tencere ustası mısın ki sen "aman gezelim görelim ekibi gelir, hemen gideyim dükkanı açayım güneş batmadan çalışmayı bitirmeyeyim" diyesin.. gayet plazada çalışan, gün ortasında bile elektrik ampulundan istifade eden modern dünya insanısın, bu telaş niye?

    gelin kaldıralım bu gerzek uygulamaları. diyelim ki "bugün 12 de açıyoruz hesapları arkadaş! icabında kepenkleri de akşam 9 da indiririz. 9 saat çalıştık olur" ne farkedecek? ne olacak allasen söyleyin bana ağalar, söyleyin bana beyler? ya yeter yemin ediyorum artık sabah kalkmaktan nevrim döndü..
  • vücut alışınca alarmsız, saatsiz, kendiliğinden olandır.
    pazar sabahları bile geç kalkamazsın.
  • herkesin şikayetçi olduğu ama kimsenin bir şey yapamadığı durum. ya arkadaşlar, abiler ablalar gidin patronlarınıza isyan edin, 10 da mesai başlasın deyin, ey patronlar 10 da açın iş yerlerini, ey devlet sen de aynı şekilde, ey öğrenciler, ey hocalar, sabahın sekizinde bok mu var ? sizin yüzünüzden ben sorumsuz oluyorum, miskin oluyorum, gamsız oluyorum. yatın uyuyun amına koyim iki saat daha.
hesabın var mı? giriş yap