• yarin gelip bi ara tanimlayacagim seydir.
  • kendi hayatından çalmak, anı yaşayamamaktır.
  • belki de mükemmelliyetçiliğin bir sonucu.
    "bunu daha iyi koşullara sahip olduğumda yapmayı tercih ediyorum" demek anlamına da gelebilir ertelemek.
    iyimserliğin zirvesi de sayılabilir.
  • kişinin kendine yaptığı en büyük kötülüktür.

    o kız kaçar...
    o iş kaçar...
    ilaçla geçmez artık iğne olmak lazımdır...

    vesaire vesaire...
  • bazen cinayettir.
    çünkü bazen ertelemek öldürür. neyi mi? iştahı. iştah ertelenmeye gelmez. en azından vitamini kaçar.
  • "iş zamanında yapılmazsa asla bitmez" minvalinde hz. ömer'e ait bir söz vardır; durumu çok net ifade eder.
  • ben hayatta her şeyi erteledim. her sınava son dakika çalıştım, doktora tezimi bile son birkaç ayda yazdım sayılır. trenlere, uçaklara, otobüslere hep son dakikada yetiştim ya da kaçırdım. hiçbir işim yokken bile evden çıkmayı son haddine kadar erteledim. bütün yazılar, projeler ertelenmiş halde bekliyor, kronik erteleme hastalığının pençesinde gün yüzüne çıkabilmek için. bu sürekli bir suçluluk duygusuyla yaşamak demek. durum acı verici boyutlarda.

    ama hiçbir şey, kanserli bir arkadaşımın, suriye'deki savaş kızışınca ve türkiye sınırına sıçrayınca beni merak edip bana yazması, benim de dur şöyle uzun, güzel, özenli bir cevap yazayım diye cevap yazmayı bir hafta-10 gün erteleyişim kadar koymamıştır. çünkü o daha özenli, daha uzun bir cevap için bir türlü lanet bi yirmi dakika bulup da cevap yazamadığım o 10 gün, arkadaşımın birden ağırlaşarak hastaneye kaldırılması, komaya girmesi ve birkaç gün içinde de ölmesiyle sonuçlandı.

    bunu niye yazdım? şunun için, diğer ertelemelerin bir tedavisi filan var mı bilmiyorum (öğrenmeyi ertelemişim) ama sevginizi söyleyeceğiniz, ilginizi hissettireceğiniz birileri varsa ertelemeyin. çok klişe biliyorum ama hayat bazen inanamayacağınız kadar klişedir. insan bunlara duyarsızlaştığı için de kendi başına geleceğini hiç düşünmez.
  • insanoğlunun en kötü alışkanlığıdır. bütün kötülüklerin anasıdır. sahip olunamayan her şeyin sebebidir.
  • çoğu zaman bütün kötülüklere hem bir ana hem bir baba olmuş, bahanelerden öte insanın kendisine yaptığı en büyük haksızlık, insanın sevdiği her şeye yaptığı en büyük kötülüktür.

    kimi zaman kavuşamamaya, kimi zaman ayrılmaya sebeptir.
  • kendini ölümsüz sanan insanların biricik savunma mekanizması. ne kadar çok ertelersen o kadar çok ölümsüzsün değil mi insanın evladı? kendimizi o kadar güzel kandırıyoruz ki. çocukken anamız babamız kandırırdı bizi, büyüyünce de onların kaldıkları yerden biz devam ettik kendimizi kandırmaya. öğrendiğimiz şey, eğer belli dozda kendimize yalan söylemezsek hayattan tat alamayacağımız oldu. siktirin lan! gerçekleri bir bir suratına çarpmazsan yaşadığını sandığın hayat suratına tekeer tekeer indirir tokatını, okkalı mı okkalı. ha, n'apacan? bir kere ölümü kabulleneceksin. ölmeyecekmiş gibi yaşayanlar bu dünyanın anasını siktiler. siz de öyle olmayın.

    insanlar, ölümsüzlük yanılgısından kurtulduğunda hayat anlamsızlaşır manasına gelen bir sürü laf ediyorlar. ulan hayatı anlamlı kılma şeklin benim gördüğümse yazıklar olsun gören gözlerime de size de.

    ortalama bir hesap yaptım, ailemde ölüm yaşı 60'ı geçmemiş. ortalama! benim de nerden baksanız 40 yıl daha ömrüm kalmış en iyi ihtimalle. 40 yıl be. elin parmaklarını 4 kez saydın mı bitti! ertelemek için her zaman çok yaşlı olacağım ben. günün içinde kayboluşunuzdan, hayatın çoook büyük problemlerine çözüm getirme uğraşınızdan, birilerine para kazandırma çabanızdan fırsat bulup bi' durun, bekleyin. nefes alışınızın ne kadar kesik kesik olduğunu fark edin ve ciğerlerinizi oksijene doyurun. kendinizi dinleyin o an. gözleriniz hep dışını görüyor, bir kez de içinize bakın. ruhu aç olanlar olacaktır. hep ertelemekten ruhunu doyuramayanlar var biliyorum. sözlerim bir ruhu olduğunu düşünenlere. açlığını çeken, ama doyurmak için hep bekleyenlere... ruhunuzu doyuran ne varsa ona gidin. koşun, topuklarınız götünüze vura vura koşun.

    gerçeklerden bahsetmiştik. içine çekildiğimiz o gerçekler. zorunluluklar? başka insanların yarattığı sizin söz sahibi olmadığınız gerçekler yani. o gerçeklik algısıyla kendi gerçekliğinizin algısını karıştırmayın. kendi gerçekliğimiz hayal gücümüzle beslenir. kafanız karışmasın. ben de burnuma kadar bokun içine battım. o gerçekler dediğiniz aslında battığınız yer işte. hayatta benden beklenenler var, para kazanmam gerekiyor benden beklenenleri en aza indirmek adına. onun için inanmadığım bir sistemin içinde çıkış yolları bulmaya çalışıyorum kendime. etrafıma bakıyorum. bir çember var, o çemberin içine giren de mutsuz dışında kalan da. ben o çemberin sınırlarında kalmayı tercih ettim.
    denge!
    ne içteyim ne dışta.
    hissetmeyi ertelemiyorum. nerede olduğum fark etmiyor. istediği yerlere gidemeyenlerden, olduğu yere saplananlardan oldum. ben seçtim ama. tarif edilemeyen, etmek istemediğim aslında, hisler içinde oldum. düşünebildiğim için, zihnimde ve ruhumda o devinimi yaratabildiğim için inanılmaz güçlü hissettim. istemediğim yerde durmuyorum. aman ne maharet! olduğum yer olmak istemediğim yer ise ruhum çoktan kaçmıştır oradan. sonra ben takip ediyorum onu zaten. o sebeple kendinize başka dünyalar yaratın. kendi dünyanız, gezegeniniz olsun. ben başkasının yarattığı yerde uzun süre yaşayamam. yaşanmaz.

    çok az zamanımız kaldı. yaşamayı unutmamak gerek. yaşamayı unutmayan ölmeyi de unutmaz zaten. ertelemediğinizde niye yaşadığınızı anlayacaksınız.

    http://www.youtube.com/watch?v=z9pa6x_oiig
hesabın var mı? giriş yap