• duyarlı insanların yaptığı eylemdir.

    kaldı ki kim kimin hangi yürüyüşe katıldığını nereden bilebilir ya da hangi hakla sorgulayabilir.
  • eşcinsel değilsin ve teröre karşı yürümüyorsun, ama eşcinsellerin hakları için yürüyosun. (bkz: oh my god)
    ezenlerin değil, ezilenlerin hakları için mücadele eden insan davranışıdır bu. eşcinseller özgürleşmeden kendisinin de özgürleşemeyeceğini bilir. anlamamak için aynı anda homofobik, odun ve kemalist olmak gerekir. genelde bünyede en az ikisi bulunur.
  • gayet normal ve yerinde bir davranış. anormal olan eşcinsel olup eşcinseller yürüyüşüne katılmamak olurdu.
  • tüm azınlıkların yanında olmaktır. kafanızdaki tüm stereotipleri sikip atmaktır. alın zapatista lideri subcomandante marcos'un bir bildirisi:

    "marcos is a gay in san francisco, a black in south africa, an asian in europe, a chicano in san ysidro, an anarchist in spain, a palestinian in israel, a mayan indian in the streets of san cristobal, a jew in germany, a gypsy in poland, a mohawk in quebec, a pacifist in bosnia, a single woman on the metro at 10pm, a peasant without land, a gang member in the slums, an unemployed worker, an unhappy student and, of course, a zapatista in the mountains.

    marcos is all the exploited, marginalised, oppressed minorities resisting and saying "enough". he is every minority who is now beginning to speak and every majority that must shut up and listen. he is every untolerated group searching for a way to speak. everything that makes power and the good consciences of those in power uncomfortable -- this is marcos."

    [social justice e-zine #27]

    yani diyor ki:

    "marcos san fransisco'da bir gay, güney afrika'da bir siyah, avrupa'da bir asyalı, san ysidro'da bir chicano, ispanya'da bir anarşist, israil'de bir filistinli, san cristobal sokaklarında bir maya yerlisi, almanya'da bir yahudi, polonya'da bir çingene, quebec'te bir mohawk, bosna'da bir savaş karşıtı, gece 10'da metroda yalnız bir kadın, topraksız bir çiftçi, varoşta bir çete üyesi, işsiz bir işçi, mutsuz bir öğrenci ve tabii ki dağdaki bir zapatistadır.

    marcos itilmeye, bastırılmaya, dışlanmaya direnen ve "yeter" diyen tüm azınlıklardır. artık konuşmaya başlayan, o yüzden şimdi tüm çoğunlukların susması ve dinlemesi gereken azınlıklardır. konuşma fırsatı arayıp da hoşgörü gösterilmeyen tüm topluluklardır. gücü üreten her şeyi ve güç sahibi herkesin bilincini rahatsız edendir. işte marcos budur."
  • eşcinsel olmayan kişinin gerçekleştirebilmesi için romantik, hümanist ve liberal* niteliklerinden en az bir yada birkaçına sahip olması gereken 9 kusursuz hareketten birisi.

    ayrıca (bkz: istanbul gay pride 2009/#16319308) entrymde belirttiğim üzere bu ülkede sadece sağcı yada solcu olduğunuzda tanındığınızın da sağlaması.

    şahsen ben zerre romantik değilimdir çoğunlukla duyguları bir kenara bırakıp, gerçekçi yaklaşırım. insanlık var olduğu sürece hümanist olduğumu asla iddia etmedim edemem. birçok konuya bakış açım da en muhafazakardan daha muhafakazakardır liberalizm'in yanından bile geçmez ama iki dakika durup düşünüyorum, romantizm, hümanizm, liberalizm, ve bunların beraberinde getirdiği sıfatlar, bazılarının hoşlarına gitmeyen ideolojiler olarak değil de teker teker ele alındığında oldukça ilginç kelimeler.

    mesela kabaca ele alınırsa:

    romantik; duygusal, duygulara önem veren, mantıktan çok duyguları ile hareket eden.
    hümanist; insancıl, insana ve insana dair her şeye, insani değerlere önem veren
    liberal; özgürlükçü, özgürlüğü savunan, yenilikçi

    yahu hadi gazı aldım, sık yapmadığım bir şeyi yine sözlük için yapıp 2 dakika daha düşünüyorum, bu niteliklere sahip insanlar kötü insanlar olmasa gerek. yine bu niteliklere sahip insanlar buyuk ihtimalle bu nitelikleri yüzünden sağcının, solcunun, bucunun, ocunun ve öcünün katıldığından daha çok yürüyüşe katılıyordur. mesela teröre karşı da yürünüyorsa yine bunlar yürüyordur, cumhuriyet için yürünüyorsa yine bunlar yürüyordur. peki bu insanlar şimdi eşcinsellerle yürüyünce mi "romantik, hümanist ve liberal" sıfatlarını sanki birer aşağılamaymış gibi aldılar? sanki söz verilmiş, sözleşme yapılmış, yerine getireceklerine dair imza attıkları yada karşılık aldıkları bir "yürüyüş" mesaileri mi var da şimdi eşcinsel olmadıkları halde eşcinsellerle yürüyüşe katıldıkları için romantik, hümanist ve liberal oluverdiler? yani şunu mu diyorsunuz? bu ulkede yine siz ve sizler gibi zihniyetlerin yarattığı çetrefilli durumlar için başkaları yürüsün amaaaa sadece ve sadece o mevzular için yürüsünler başka mevzular yada başka insanlar için yürümesin kimse. mesela turkiyenin en buyuk sorunu olan ekonomi için yürünsün değil mi şekerim? o sorunu sizler yaratmadınız çünkü. yada yolsuzluk için yolsuzluğa karşı yürünsün, ki tam bu noktada benim aklıma birkaç sene evvel bir ramazan ayında ramazan adında apak bir partiye mensup bir tapu görevlisinin, normalde 5 kuruş almadan vermesi gerekirken, benim gözümün önünde dosya arasında 400 lirayı masa kenarından çekmeceye düşürme tekniğini kullanarak "tapuyu teslim etmek için motivasyon parası" olarak alışı geliyor, hadi hadi durmayın kalkın yürüyelim, oturmaya mı geldik allasen, biz biliyoruz da mı yürüyoruz! şimdi terör için yürüyelim lütfen, yıllardır para akıtıyoruz, oğullarımızı yolluyoruz ölsünler diye.. ölüyorlar, biz yürüyelim. ama çok açık söyliyeyim cumhuriyet ve demokrasi için niye yürüdüğümüzü merak ediyorum. taa en başından armut piş ağzıma düş şeklinde elimize verilmişti her ikisi de, sahip çıkamadık diye mi yürüyoruz? kime seslenecegiz o yürüyüşle? kendimize mi? gerçekten umrumuzda mı? gerçekten umrumuzda olsaydı bu hale gelir miydi?

    eğer okuyorsanız bilirsiniz, sizlere kim bilir kaç yazıdır "eşcinselleri tanımıyorsunuz" diyorum. sadece eşcinselleri değil kendinizi de tanımıyorsunuz "işgüzar herifler". busunuz evet, açıkça söylüyorum ne aziz nesin'in iddia ettiği gibi gerizekalısınız, ne de başka bir şey. öncelikle tembel, sonra da işgüzarsınız. diyelim ki eşcinseller ve eşcinsellik sizin başlıca düşmanınız olsun, ki değil ama hadi olsun. sizler düşmanınızı tanımak için çaba harcamayacak kadar tembel, onun ve onu destekleyenlerin hakkında gerçekte zerre bilgi sahibi olmadığınız halde yalan yanlış çıkarımlar yapabilecek kadar işgüzarsınız. eğer ki sizler tembel ve işgüzar olmasaydınız, eşcinselliğin ne olduğunu, eşcinsellerin nasıl bir topluluk oldugunu bugune kadar çoktan çözmüş olurdunuz.

    sadece senin varlığın bile bu dünyada başka bir dolu varlığa işarettir, ki bunun dahi bilincinde değilsin çünkü çevren grup, kafan grup, inanışların grup, küme küme olmuşsun. görünümde sana benzese de sen gibi olmayan başkalarının varlıkları şaşırtıcı geliyor sana. sen gibi olmayanlar senin gibi düşünmeyenler senin için ya öteki ya da düşman. bazen bu ikisinden biri bile değil, resmen bir "hiç" senin için.. yoklar senin gozunde. ne zamana kadar yoklar? birisi çıkıp bak bunlar da var diyene kadar yoklar. o andan itibaren de anca laf saydırmaya geliyorsun ama sıfır bilgiyle geliyorsun, bilenlerin gozunde ultra komik hallere düşüyorsun. hani vardır ya hoca çocugu tahtaya kaldırır, şunu bunu anlat der, çocuk uydurmaya başlar, o hesap seninki. bilenler gülüyor, ilgisizler ise arka sırada kendi alemlerinde "acaba ossuruğum alev alır mı?" diye çakmakla denemeler yapıyor. sonra hep bir elden siz cahiller, hem de cehaletinizden utanmadan, bilerek ve isteyerek öğrenenlerle, kendini sizlerden daha çok geliştirenlerle, korkulacak aşağılanacak bir şey olmadığını görenlerle dalga geçiyorsunuz.

    bakın arkadaşım, sizin varlığınız haricinde de varlıklar var çevrede. hem de sayısız kombinasyonda. inanmazsınız ama ben bugüne kadar sizin entrylerinizde dalga geçtiğiniz türbanlı lezbiyenlerden bir dolu gördüm, oturdum, konuştum. aşırı muhafazakar, kurbanını kesen, kuranını okuyan, cuma namazına giden gayler tanıdım, beraber meyve suyu içtik sohbet ettik, iç pilav yedim çok güzel yemek yapıyorlar, bolulu aşçılar gibi. akıl almaz derecede faşist biseksüeller, oldukça komunist transseksueller, zır kapitalist travestiler de var. alevi, kürt, türk, laz, ispanyol, ingiliz, italyan, hristiyan, musevi, iranlı, korkak, cesur, tecavüze tacize uğramış, tecavüzü tacizi hayatında görmemiş, kız gibi buyutulmuş kızlar, erkek gibi büyütülmüş erkekler, eşcinsellere düşman eşcinseller, heteroseksüellere düşman eşcinseller, ömrü boyunca saklanan, bırak başkasına söylemeyi kendine dahi soyleyemeyen eşcinseller duydum, gördüm, konuştum onlarla. "eşcinseller her yerde" ne demek anlıyor musun şimdi? her yerdeyiz ulan, her dönemde, her zamanda, her ortamda. eşcinsel garson da tanıdım, bilgisayar mühendisi de, öğretmen de. hele 2 tane biliyorum, çocuklarınızı okutuyorlar ilk öğretimde, çocuklarınız onlara tapıyor, görseniz zerre ihtimal vermezsiniz. eşcinsel doktorlar biliyorum canınızı kurtarıyor.

    demem o ki;

    bugün eşcinsel olmayıp da eşcinsellerle beraber yürüyenler, yarın senin inandıkların için de seninle yürüyecek olanlardır, bindiğin dalı kesme istersen. kaldı ki çoğu zaman o dalda tek başına da oturmuyorsun, buna hakkın yok anlıyor musun? anlamadığını biliyorum, zaten bunu bildigim için romantik, hümanist ve liberal değilim ama yürüyeceğim. herkes yürüsün, hem az kilo verirsiniz yaz geldi bunun denizi var havuzu var.
  • subcomandante marcos, zamanında, kendisine karşı yürütülen karalama kampanyalarından birisinde eşcinsel olmakla 'suçlanmıştır'. kendisinin yanıtını buradan okuyabilirsiniz: (bkz: #16337868)

    marcos gibi kendisinin çekmediği sıkıntıları anlayan, o sıkıntılar ile mücadele edenlere destek olan insan candır, dünyanın böyle insanlara ihtiyacı vardır.

    eşcinsel olmadığım halde eşcinsellerle omuz omuza yürümek gerçekleştirmekten gurur duyacağım bir eylemdir.
  • şöyle ki, nefret suçlarına karşı bir şeyler yapmak isteyen insanlardır bunlar.
    bir insanın cinsel tercihiyle ilgilenmeyen ve bu nedenle onlara yapılan haksızlıkları protesto eden insandır. çünkü o insana göre kimin kiminle yattığı önemli değildir, insan olması önemlidir.
    bu yürüyüşe katılanlar, eşcinsellere karşı toplumca meşrulaştırılmış olan sürekli şiddete de bir son vermek istiyorlardır.
    kısacası insandır bu yürüyüşe katılanlar efendim.

    ha, bir de, önce insan olmayı kavrayalım da ondan sonra siyasete dalalım bence.
  • "sizinle aynı fikirde değilim, ama sizin düşünceleriniz için gerekirse ölebilirim" diyecek kadar demokrasiye inanan ve başkalarının haklarını da kendi hakları kadar önemseyen duyarlı bireylerin yapabileceği eylemdir. bunların yapılması aynı zamanda toplumda yaşayanların birbirine olan bağlılığını ve saygısını geliştirir, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı da artırır.
hesabın var mı? giriş yap