• (bkz: esek)
  • hayattayken .mına su kaçırdığınız eşeklerin sizden hesap soracağı,ilahi mekan..
  • uyumak eylemi içinde kullanılır.
  • olunce gidilen yer. genelde sevilmeyen tipler veya hayvanlar oldugunde kullanilan bir tabir.
  • (bkz: darnassus)
  • huan mitolojisine göre eşşek cenneti:

    ve tanrı cenneti yarattı. yorgundu ve başı dönüyordu. içi bir garipti, her şeyin iyi olacağını düşünüyordu. zira her şey kendi elindeydi. bu yorgunluk ve baş dönmesi ve çeşitli duygusal yanılgılarla karışık bir coşkunluk içine girdi. henüz fedya'yı yaratmamıştı ve dolayısıyla fedya da karamazov kardeşler'i yazamamış ve mitya'nın coşkunluklarını anlatma fırsatı bulamamıştı. bunun için fyodor'u suçlayamayız, adam daha yoktu. işte mitya'dan da beter coşkunluk denizlerinde yüzüyordu allah baba... aslında üçbin yıl kadar uyuyup dinlenmesi gerekiyordu. fakat bir hata yaptı. ve tanrı eşşeği yarattı! sonra hemen sızıverdi. yüz yıl uyuduktan sonra birikmiş onlarca işinin arasında eşşeği unutuverdi. yaratıyor, yaratıyor, yaratıyordu... sonra bir gün, tam lama diye garip bir hayvan yaratmışken bir koku duydu. bu bir huzursuzluk, mutsuzluk kokusuydu. hem de böyle bir şeye asla yer olmadığını sandığı cennetten geliyordu! tanrı küçük bir cinnet geçirdi. işte bu eşşek denen yaratık, hem de diğer türler gibi gizleme becerisi bile gösteremeden mutsuzdu. eşşek huzursuzdu. eşşek bomboştu ve içi kurumuştu. hemen allah katında olağanüstü bir toplantı başladı. melekler ellerinde dosyalarla masanın etrafına toplandılar. tanrı gürledi. meleklerden hiçbirisi gıkını çıkaramadı. tanrı ısrarla cevap istedi, sanki cevaplar kendisinde değilmiş gibi... melekler, "efendim eşşek tamamen gereksiz bi yaratık, yok edelim." dediler, "inanın hiçbir şeye faydası yok, kendine bile..." tanrı sakinleşmeye başlamıştı. birazdan başarısızlığı sindirecek ve gerekeni yapacaktı. tanrı katında bile su yolunu buluyordu. fakat şeytan araya giriverdi. melekler, şeytan'ın gene her şeyi karıştırmak istediğini düşündüler. nefretle diş gıcırdattılar. şeytan'ı hiçbir zaman anlayamamışlardı. şeytan eşşeği seviyordu, "şu sakallı bunak, nihayet gerçek bir şey yaratabildi." diyordu. şeytan, eşşeğin cennetteki hiçbir şeyin gerçekliğine inanamadığını anlattı. eşşek bu, eşşeklik ediyordu işte... tanrı espriyi anlamadı, zaten espri de sayılmazdı. gerçekti. eşek ise tek bir gerçek biliyordu şeytan'a göre: acı! eşşeğe acı çekip anırabilmesi için bir fırsat verin diyerek sözlerini bitirdi. "bırakınız anırsınlar..." tanrı eşşeğin yola getirilip başarısızlığının üstünün örtülebileceği ihtimaline inanıverdi. böylece gelecek tanrı seçimlerinde, bakın eşşeği bile yola getirdim diyerek propoganda yapabilecekti aklı sıra... ve tanrı sözü aldı: "yok etmeyelim canım.. sucuk filan yapılır, elbet bir şeye yararlar..." melekler hemen yarattığı sucuğun gerçekten tadına doyum olmadığını, gelgelelim eşşek etinden sucuk yapılamayacağını saygıyla belirttiler. tanrı, "merak etmeyin, şimdi insan diye bir şey yapıyorum, o her şeyi yapar, bir yolunu bulur" diye yanıtladı. "siz sabredin yeter, şüphesiz sabredenler kazanacaklardır..." tanrı eşşeğe acı neymiş göstermeye karar verdi. ve tanrı cehennemi yarattı. başına da şeytan'ı koydu.

    tanrı'nın insanı yaratması çok üzün sürdü. kafası karışıyor ve düşüncelerinin, duygularının izini sık sık kaybediyordu. öyle boş boş ekranın karşısında oturur halde buluyordu kendini. günde onaltı saat uyuyordu. kafasındaki her şey birbirini bozuyordu. bunlar için o'nu kimse suçlayamazdı. üstelik bütün bu hengamenin ve zorlu yaratım mücadelesinin arasında kaybolmuşken, sanki eksikmiş gibi; cehennemden gelen bitmek tükenmek bilmez anırışlar da dikkatini dağıtıyor, kafasını şişiriyordu. işte eşşeğin bu anırmaları yüzünden insan biraz oldu bittiye gelmiş ve çok eksik kalmıştı. tanrı hemen şeytan'ı huzuruna çağırdı. şu eşşek meseline artık bir son vermesini, hikayenin iyice uzadığını ve ruhunu sıktığını söyledi. şeytan, eşşek cennetini yarattı. tanrı uygundur dedi ve buraya dünya adını verdi. "hem işimize yarar. elmalarıma filan dalan olursa bunları hep orda tutarız bir süre, akılları başlarına gelsin. cehenneme atsak ağır kaçar, biliyorsun allah bağışlayandır."

    ve şeytan eşşeğe secde etti!.. ve eşşek yeryüzüne düşüverdi. tek bir eşşek, ateşler içinden, yapayalnız! daha önce de söylediğimiz gibi, şeytan eşşeği seviyordu. bu karşılıksız aşkının acısıyla ve koca bomboş yeryüzünde eşşeğin çaresizliğinden de faydalanarak hemen o çölde eşşeğe yaklaşıverdi. eşşek hamile kaldı. yarısı dişi yarısı erkek olmak üzere tam 666 eşek doğurup öldü. ve dünya, o ölü eşşeğin yüzüsuyu hürmetine milyonlarca yıl, şeytan'ın aşkıyla döndü. douglas adams bile eşşekler dikkatinden kaçtığı için dünyanın farelerin olduğunu sanmıştı. adem'i ve havva'yı da bu yeryüzüne attılar, geçici bir süre için... tanrı hep rahat etti. sıkıştıkça birilerini eşşek cennetine gönderdi. en çok da eşşek anırışlarının azalmasına seviniyordu. bu salak yeryüzü, şeytan'ın öngörüsü ve becerisi sayesinde, tam eşşeklere göreydi. eşşekler usulca anırıyordu, kimse duymuyordu.

    ve william shakespeare sordu: "am i in earth, in heaven, or in hell?"

    hayır. eşşek cennetindesiniz, sayın şekspir. burası bir eşşek cenneti. onlar yüzünden burada, bu haldesiniz. ey insanlar, lamalar, bilcümle sürülmüş yaratıklar! ey itaatsizler ordusu! bu yeryüzü eşşeğin kulakları üzerinde duruyor. bir olun ve bütün eşşekleri yok edin, hepsini! emin olun tanrı buna kulak asmayacaktır. ve şeytan gözyaşları içinde tanrı katına çıkıp eşşeklerin yokedildiğini söyleyecek. eşşek cennetinin lağvedilmesini, çünkü gördükçe üzüldüğünü söyleyecek. tanrı'yı milyar yıllar boyunca tıpkı bir eşşek gibi anırmakla da tehdit edecek mecbur kalırsa.. şeytan, bu eşşek cennetini sizlere bırakmayacaktır. işte o zaman bileceksiniz. artık nerede olduğunuzu bileceksiniz. vadedilen cennete ya da cehenneme atacaklar artık sizi. rahat edeceksiniz; ister bahçelerde dolaşarak, ister ateşler içinde........ haydi!
  • ıki rekat namaz arası yapılmadık yavşaklık bırakmayan milyarlarca eşşoğlueşeğin mükafatlandırılacağı mekan.
  • (bkz: arjantin)

    eskiler öyle derler
hesabın var mı? giriş yap