• alkol etkisini gösterene kadar herkes birbirine "ben hepinizden daha mutluyum,daha çok şey başardım" demeye çalışır. saatler ilerledikçe grup aslında ayrıldıkları noktada olduğunu anlar. yazık olan ise kasılmakla geçen onca saattir.
  • "eski arkadaşlar", ortaokul ve lise gibi henüz çok da uzak olmayan geçmişe ait insanların oluşturduğu bir grupsa eğer, fiziksel görünümlerde çok da fazla büyük değişimler göze çarpmaz önce. henüz ciltler kırışmamış, gözlerin feri kaçmamış, bedenler sarkıp eğrilip büğrülmemiştir. fakat, dış görünüş hemen aldatmamalı. daha bilememkaçsene öncesine kadar sınıflarda beraber kudurduğunuz, sırf gülmekten yerlere yatmak uğruna hocaları çileden çıkardığınız, okul çıkışlarında macera peşinde koşan meraklı civcivler gibi eve bir türlü gitmek bilmediğiniz insanların, birdenbire nasıl da değişmiş olduğunu farketmek, bu buluşmalar sayesindedir.

    düşüncelerinde, hayat felsefelerinde, hayatta yapmak istediklerinde, insanlara, aşka, aileye, evliliğe, erkeklere, kadınlara ve çocuklara karşı olan bakış açılarında, inançlarında, okudukları kitaplarda, dinledikleri müziklerde, yediklerinde, içtiklerinde bile bir değişiklik vardır artık. eski arkadaşlarla buluştuğunuzda, önce eski günlerdeki yaratıcı salaklıklar anlatılır, gülünüp eğlenilir. sonra ee napıyorsun ne ediyorsun muhabbeti... ardından yavaş yavaş mevzu derinleşmeye başlar ve laf lafı açtıkça, kurulan cümleler uzadıkça, artık büyümüş olduğumuzu, değiştiğimizi fark ederiz. sınıfta sırf saçınızı çekti, olup olmadık lakaplar taktı diye kovaladığınız adam değildir o. ya da simyam ikizi gibi her anınızı beraber geçirdiğiniz, o zamanlardaki bütün sırlarınızı paylaştığınız kız...

    siz eski arkadaşlarla buluşmadan evvel, sanki aradan milyonlarca yıl akmış ve ayrı geçen zamanlar süresince artık apayrı insanlar olmuşsunuzdur. ama yine de her ne kadar hayatın gerektirdiği rollere bürünmeye başlamış bambaşka insanlar olsak da artık, geçmişte yaşanılanlar akılda yer tutar. bizi biz yapan anılarımızsa eğer, onları anı yapan da eski arkadaşlardır.
  • feysbukta gaza gelenlerin 'hadi buluşalım da fotoğraf çekilelim' zihniyetiyle gerçekleştirmesi mümkün olan eylem.
  • buluşmanın onuncu dakikasından sonra mal mal birbirinizin yüzüne bakmanıza neden oluyor ve çok da eğlenceli bi' şey olmadığı bu yolla anlaşılıyor. o yüzden bütün eski arkadaşlarımın amınakoyım. ayrıca facebook hesabım yok, aramayın yavşak gibi.
  • sanılanın aksine keyif verici bir durum olmuyor çoğu zaman. bıraktığınız yerde kalmayanlar var (samimiyet olarak), bıraktığınız gibi bulduklarınız var (gelişim olarak)... ilk 15 - 20 dakikası, görüşülmeyen sürede neler olup bittiği ile geçen konuşmalar, tuhaf bir yabancılaşma hissiyle devam ediyor genellikle. ve can simidi olarak eski neşeli anılara geçiliyor hemen. "hani... " ile başlayan cümlelerin ardını kimseler görmüyor sonra.
  • geçenlerde yaptığım büyük hata. lise arkadaşlarımla buluştum hem de sadece lise hazırlık ve lise 1'de aynı sınıfta daha sonra farklı sınıflarda okuduğum arkadaşlarımla. ulan konuşacak hiçbirşeyi mi olmaz insanların. arasıra lafı siyasete getiriyorum, gözümün içine bakıyorlar ters ters. eskilerden konuşmaya çalışıyorum, anlıyorum ki eskiler çok eskide kalmış, bildiğin eskimiş. o gün anladım ki eski arkadaşlarla yapılacak en iyi aktivite 'pes oynamak'. gerisi hava civa.
  • zamanı geri alabilirmişsin gibi düşünmene sebep olan hadise. bazen sadece zamanın ne kadar çok geçtiğini hatırlatsa da.
  • çekirdek arkadaş grubu değilse hiç girişilmemesi gereken olaydır. çoğu zaman ortamda sessizlik halkim olur. herkesin ilgi alanları, çevresi değişmiştir. eskileri konuşmak bir süre idare eder sonrasında grup içinde kendini öven tip varsa sazı eline alır. anlatır da anlatır. dakikaları saymaya başlarsınız. şu an benim yaptığım gibi.
  • eski arkadaşlıkların facebook dürtelemesiyle zoraki canlandırılması etkinlikleridir -ki aynı lise mezunları toplantısı başlığındaki gerekçelerle bu tür toplantılara soğuk bakanların o toplantıya katılmak zorunda kalmasıyla bu başlığa yol açılır.

    gönül rızasıyla değilse de
    arkadaş oldu bittisiyle o toplantıya gittim. katılımcıların (kadınların) yıllar sonraki karşılaşmalara verdikleri "hazırlanma özeni"ne sadık kalmaya çalışarak giyindim. "düğünde kullanılacaklar" camını kırıp malzemeye eriştikten sonra (elbise,topuklu ayakkabı) takı olarak da "muhtemel tanıdık" surat ifademi takındım. bende yer etmiş insanlar dışındakilerin yüz ve isimlerini kaydetme konusunda hafızamın mesaiden çaldığını bildiğimden mahçup olmamak için herkese sırıtarak bakma konusunda tecrübeliyim nassolsa.

    aman tanrım bu ne kalabalık!

    bu birbirinden kocaman insanları benim tanıyor olmam imkansız!

    şu kadın bana niye dik dik bakıyo?
    - sen benim 'alisintavşanı'm değil misin!?
    + öhöm..şey..(zaman kazanmaya bi yandan da yaka kartını görmeye çalışarak) evet ya ben oyum..sen de..(yaşasın gördüm) benim 'oya'msııın!
    - bırak ya! ismimi görmeden hatırlamadın bile!
    + off ya! öle diil! buraya geldiğimden beri hiç tanımadığım o kadar çok insana tanıdık muamelesi yapıp rezil oldum ki sen tam temkin noktasına denk geldin. seni hatırlamaz mıyım hiç!

    cenin olmak istiyorum!
    annee..

    - alisintavsani?
    + buyrun benim?
    - ya beni hatırlamadın mı? hani sınıfta sağdaki sıranın en önünde otururdum.
    + (o yaka kartları okunabilecek yere asılacak! evet, işte böyle!) aaa zübeyde! tabii ki hatırladım.
    - kız sende n'bçim bi matematik zekası vardı.hoca hep seni tahtaya çıkarırdı. bi elini tahtaya koyup bütün denklemleri çatır çatır çözmeni hiç unutmadım valla. şimdi napıyorsun?
    + valla n'olsun. çözdüğüm/çözemediğim denklemler şeklinde hayatın matematiğinin içindeyim işte..

    - alisintavsani?
    + hocam?
    - ya sen ne çılgındın be!
    +...
    (işte bunlar hep 7siyle 77sini içeren önermenin doğruluğu!)

    - etkili elemanın #65785667 aşkısııııı
    + ehe ehe
    (bi de böle bi şi var. okul tarihine damga vuracak bi aşk hikayesine aitsen çift taraflı belirleyiciliğin olur)

    hiç tanımadığıma yemin edebileceğim bu kadar çok insanın benimle ilgili ayrıntılı anı sahneleri saklamış olmaları gurur mu vermeli panik mi?
    allaam sen bana kalıcı hafıza koymadın mı?
    defolu muyum ben allasen!
    ne..kullanıcı hatası mı?
    bütün üreticiler aynı numaraya yatar zaten!

    aa o gelen gülay di mi?
    ilkokul sıra arkadaşım?
    hani düşündükçe özlediğim,özledikçe burun kemiğimin sızladığı?
    hani bu toplantıyı duyduğumdan beri herkese sorduğum, "belki gelir" umduğum?
    hani 'feyzbok'larda aramayı düşünüp çocukluğun sıcağına sokak kapısı açmaktan korktuğum?
    ama hani bu kadar kalabalık toz dumanı içinden sıyrılıp geliveren,görür görmez tanıdığım?
    -gülay!(ağlamak yok)
    +alisintavsani!
    hani o aynı sıcak,temiz,kırılgan,samimi bakışlı güzel arkadaşım..
    iyi ki geldim..iyi ki geldin..

    geleli kaç saat oldu, bitmiyo mu daha?kafatasına zapt edilemeyen zihin
    alt katta slayt mı..daha neler!
    pöfff!!

    slayt bitti mezunlar korosu çıktı sahneye.
    "eski dostlar" iyiydi de, "ömrümüzün son demi" olmayaydı be.. bizden on sene önce mezun olanlar arasındaki kalp/kronik astım krizi geçirenlere negatif mesaj oldu sanki.
    yalnız levent kırca'nın yaptığı skeçler içinde tsm korosu https://youtu.be/0xv00qfi1wc kadar bilineni ve bu kadar güncelleneni var mı arkadaş ya!
    erkeklerden birinin yaptığı
    "çalışmayı bırakmayalım arkadaşlar yoksa sonumuz koro!" gecenin iyisiydi belki..ama o kadar.

    bitse de gitsek!
  • samimidir. eski olup da hayatında kalabilmişse sevdiğin insanlardır.
hesabın var mı? giriş yap