• tadı benzer telvesi yok
    fincanı benzer falı yok
  • efendim yagmurlu bir gunde pencere kenarinda ilk fincanimi bitirdikten sonra ikincisini elime alip, iyisinin evde n'asil yapilacagini payla$manin geregini gordum. buyurunuz, iyisini yapmak için tarifi:

    6 adimda sizi mutluluktan mutluluga uçuracak bu guzellik için ihtiyacimiz olan 4 basit $ey var.

    a- caffettiera(nami diger ocak üstü espresso makinasi, ki pek naziktir kesinlikle elde ve sadece suyla yikanmasi gerekir)
    b- sulari akan bir musluk
    c- kahve (evet $a$irtici ama gerekiyor; ayrica, lavazza'nin miscela arabica'sini tavsiye ediyorum)
    d-ufak gozlu alevli bir ocak(elektrikli ile asla mukemmel olamiyor)

    $imdi butun malzemelere sahip oldugumuza emin olduktan sonra hazirlama a$amasina geçebiliriz.

    1. temizlik fasli:

    caffettiera'mizi aliriz, açar içindeki kahve haznesi ve su yolu parçasini alir çop tenekesinin kenarina hafifçe vurarak ve yahut ust kismi avucumuza bakacak $ekilde su giri$inden ufak bir miktar hava ufleyerek ** içindeki (zira kahvemizi onceki seferden içinde birakmi$ oluyoruz ki adet yerini bulsun)kahveyi bo$altiyor ve çope atiyoruz. bunu bazi insanlar lavabo'ya da atiyorlar ancak onlarin bu davrani$ini tasvip etmiyor, kiniyoruz.
    bu parçayi ve caffettiera mizin ust kismini iyice yikadiktan sonra (ki ust parçada conta'ya iyice dikkat *)
    alt hazneyi de bir çalkalayip butun parçalari kuruluyoruz.

    2. su doldurma fasli:
    efendim gunumuzde bu mesele ile ilgili olarak iki adet kabul gormu$ teori var.
    bunlardan birincisi su haznesini ust bogumuna kadar doldurup içine kahve haznesini yerle$tirdikten sonra lavabo'nun uzerinde ters çevirerek fazla suyu bo$altmak.
    ikincisi ise su haznesini emniyet subabinin orta hizasina kadar doldurmak.
    $ahsen ilkini tercih etmekle beraber farkli yollarin oldugunu da belirtmek istedim.
    ayrica kullanacaginiz suyum musluk suyu olmasinda kar$it goru$ler olsa da bir sorun yoktur, içme suyu kullanilmasini savunan ki$ilere buradan selam ederim.

    3. kahve doldurma fasli:
    efendim bu a$amaya geçmeden once kahve haznemizin kahveye temas edecek bolumlerinin kuru olduguna emin olmamiz gerekiyor. bundan emin olduktan sonra kahvemizi doldurmaya geçebiliriz. (ki kahvemizi buzdolabinda sakliyoruz degil mi? aferin.) efendim gene su doldurma faslinda oldugu gibi bu konuyla ilgili olarak da iki ayri ekol mevcuttur.
    kuzey ekol'u * kahveyi silme doldurur, guney ekolu * ise tepeleme * * * *; ancak ne olursa olsun ikisi de kahveyi ka$ikla ezmez zira; kahve, kendi kendine siki$malidir. kahvenin n'asil siki$acagini da bir sonraki a$amada gorecegiz.

    4. caffettiera kapaniyor:
    bu a$ama digerleri kadar karma$ik durmasa da ummadik ta$in ba$ yarabilecegini unutmamak gerekmektedir. $imdi caffettiera'mizin kahve haznesi zaten içinde su olan alt bolumunun içinde bulunmakta ve ust hazne ile ikisinin arasinda kalmayi beklemektedir. bu noktada sizi (bkz: arada kaldim)'a yonlendirmeden edemeyecegim. *$imdi bu noktada ust parçayi vidalamadan once dikkat etmemiz gereken mesele contanin temas edecegi noktalarda ve yiv uzerinde kahve bulunmamasi. burada bulunan kahveyi ufak bir ba$parmak darbesiyle temizledikten sonra içinin di$inin kuru olduguna emin oldugumuz ust parçayi olmasi gereken yere sikica vidaliyoruz. vidaladik mi? ne guzzel! $imdi edavatin di$aridan iyice kuru olduguna emin olup bir sonraki a$amaya geçiyoruz

    5. pi$irme fasli:
    efendim ocagimizin en kisik gozunun * uzerine yerle$tirdigimiz cafettiera'mizin alev kaynagindan 1,5-2 cm yuksekte olmasi bu a$amada pek onemli. alevimiz de kisik ile orta ate$ arasinda olmali. dogru ate$i ilk ba$ta tutturamazsaniz da uzulmeyiniz zira beceriniz zamanla geli$ecek merak etmeyin. yava$ yava$ yukselecek olan kahvemiz sonlara dogru pukurdamaya ba$layinca, ocagin ate$ini çok kisa sureyle once hafif kisip uç dort saniye sonra orta ate$te de bir o kadar tutup kapatmak daha bir ho$ olmasini saglayacaktir.

    6. servis:
    bu a$ama aslinda teoride gayet basittir, dilediginiz kadar kahveyi fincaniniza koyar dilediginiz gibi $ekerleyip sutleyip içersiniz* ancak; eger keyfinizi bozacak hainler mevcutsa fincanin (ki turk kahvesi fincanlarinin ufak olanlari gayet uygundur) yarisindan azini doldurup yaninda $eker ile servis yaparsiniz. adaba gore sut istenildigi zaman servis edilir. zira onceden soylenmelidir. tabi bu esnada arka taraftan alçak volum'de bir de yo la tengo'dan little eyes koyarsaniz o kahvenin tadina doyulmaz... yeterince saçmaladim. izninizle olmeye gidiyorum.
    (bkz: ta$ikardi)
    bonus olarak da
    (bkz: entrylere efendimle ba$lama ekolu)
  • evde yapmayı düşünenlere, karantina günlerinde makine almaya heves edenlere kendi tecrübelerimi aktarayım:

    1. makine

    öncelikle nespresso gibi kapsüllü makinelerden almayın. bu makinelerde kahve olarak satılan kapsüle talimsiniz ve tahmin edebileceğiniz gibi bu kahveler taze değil. taze olmayan kahveden kesinlikle iyi espresso çıkmaz. ben şahsen denedim olmuyor. filtre kahve içip uykumu açsın yeter diyebilirsiniz. taze olmayan kahve de kullanırsınız, ama konu espressoya gelince bunu yaparsanız epey paranızı çöpe atmış olursunuz. filtre kahveyi bir french press alarak yapabiliyorken espresso maliyetleri makine nedeniyle ne yazık ki çok yüksek.

    otomatik makinelerden de almayın, çünkü size zamanla oynama imkanı vermezler. tuşa basarsınız, makine akışı kesene kadar kahve akar. aşağıda bahsedeceğim bir konu var, o da espressonun son derece kişiselleştirilebilir olmasıdır. yani aynı çekirdekle daha seyrek, daha tatlı, daha acı bir kahve yapılabilir. bunu belirleyen de kullandığınız kahve miktarı, akıtma süresi, öğütme derecesi gibi faktörlerdir. ama otomatik makineler bunu size bırakmaz.

    almamız gereken makine portafiltresi olan yarı otomatik veya manuel makinelerdir.

    zamanında arçelik k3185 aldım. 2015 yılında 500 tl fiyatı vardı ki bu makine şu an piyasada bulunmuyor. zaten makine aslında gaggia markadır. alternatifi ise şu an gaggia classic ve onun fiyatı da 3.000 tl civarında. bu makineye alacaklara tavsiyem yedek conta da almalarıdır. çünkü kronik bir su sızdırma problemi var, bir süre sonra ortaya çıkıyor. piyasada bulunan lelit, gaggia gibi işi sadece bu olan makineler sizi üzmeyecektir. ama dediğim gibi ne yazık ki çok pahalılar. bir de sage marka var, okuduğum yorumlar gayet olumluydu ona da bakabilirsiniz. bir diğer seçenek de manuel makine almak. ama bunlar da 2000 tl'nin biraz altındalar. kimisi bunları daha çok seviyor. bu makinelerde basıncı kendiniz ayarlıyorsunuz çünkü kolu çekerek filan yapılıyor; almadan iyi düşünün. türkiye'de rok marka var: link ayrıca buradan vidyosunu izleyebilirsiniz. ingilizceniz yoksa bile yapım yöntemini görebilirsiniz.

    2. öğütücü

    önceden öğütülmüş kahveden ne yazık ki düzgün espresso çıkmıyor arkadaşlar. öğütülmüş çekirdek kısa zamanda aromasını kaybediyor. tabi bu kısa zaman bence abartıldığı gibi birkaç dakika değil. evde deneyip gördüğüm kadarıyla öğütür öğütmez saniyeler içinde makineye koşmanıza gerek yok. önceden öğüttürüp alıyordum ilk zamanlar ve genelde ilk yaptığım kahve eh işte, geri kalanı rezalet oluyordu. ayrıca öğütme ayarı kahve yaşlandıkça değiştiği için sabit bir ayar yok. bir diğer deneyimlediğim nokta ise çekirdekten çekirdeğe öğütme ayarı değişiyor. kimi çekirdekte daha ince öğütümle kimisinde daha iri öğütümle aynı sonucu alabiliyorum. öğütücülerin de sınırı yok, fiyat aralığı çok geniş; fakat sözen el değirmeni gibi çok ucuz bir yol var. tek seferde dünya kadar espresso da yapmayacağınızı düşünerek kesinlikle tavsiye ederim.

    bütçeye göre diğer seçenekler için detaylı bir entry yazmştım; direk ona bakabilirsiniz: (bkz: #97200106)

    3. kahve

    taze kahve bu işin olmazsa olmazı. espressoda özellikle çekirdekler arasındaki tat farkı çok iyi hissediliyor. bunun için de kahvenin doğru yapılmış olması gerekiyor. dışarıda iyi diye geçen bir çok yere gittim; ama çok azında güzel espresso içebildim. çünkü espresso çekirdek yaşlandıkça veya yeni taze çekirdek geldikçe öğütme derecesi ayarlanması gereken bir içecek. taze olmayan kahvelerde içerisinde bulunan gaz tamamen salınmış olduğu için su çok kolay akıyor, doğru düzgün demlenmeyen ve ekşi, aroması olmayan bir şey ortaya çıkıyor. tabi yanlış ayarlamayla da taze kahveden ekşi espresso elde etmek mümkün. tazelik tabi ki tek başına etken değil, kahvenin bir de doğru kavrulmuş olması gerekiyor. kavurmada benim tecrübe ettiğim, light roast denen az kavrulmuş kahvelerden çok iyi espresso alınamadığı yönünde. gerçekten düzgün kahve alabileceğiniz yerler:

    kahve fabrikası
    overdose coffee izmir
    montag coffee roasters istanbul
    doz roastery istanbul
    keçi geçti eskişehir (sanırım telefonla sipariş veriliyor, ben daha önce dükkandan almıştım)

    4. demleme

    önce özet:

    demleme konusunda önemli noktalar: öğütme, doz, süre, elde edilen kahve miktarı. ben genelde 18-20 gram arası kahve kullanıyorum ve hedef olarak 36-40 gram arasını koyuyorum. önce 18 gram kahveyle başladığınızı varsayalım. bu dozumuz oluyor. kahveyi türk kahvesinde daha kalın olacak, hafif topaklanacak incelikte öğütüyoruz. portafiltreye kahveyi koyduk, kahveyi portafiltrenin içine eşit bir şekilde dağıtmak gerekiyor. bunu aparatı da var, ama o parayı vermek içimden gelmedi almadım. parmakla veya küçük bir kaşıkla kahveyi eşit yaymamız gerekiyor. yoksa su boşluklardan faydalanıp demlenmeden akıyor ve o ekşi tadı elde ediyoruz. makinede su ısındı ışığı yanında bir saniye civarında suyu boşa akıtıyoruz, yoksa su çok kaynar olduğundan yine kötü bir tat çıkıyor ortaya. suyu akıttıktan sonra portafiltreyi takıp tuşa basıyoruz ve zaman tututoruz. hedef 25-35 saniye arasında yaklaşık koyduğumuz dozun 1.5-3 katı arasında ağırlıkta bir kahve elde etmek. bu çok kişisel bir konu, ben şahsen genelde 2 katını tercih ediyorum. kahve tazeyse epey krema oluşacaktır. sonra bu krema zamanla yukarıda toplanacaktır. tuşa basıp akışı durdurduktan sonra kahveyi tartıyoruz. tadına baktıntan sonra asıl kısım başlıyor.

    tadını isteğimize göre ayarlarken dozu sabit tutmak en doğrusu bu sayede ayarların etkisini daha net görebiliyoruz.

    kahve ekşi olduysa: öncelikle kahveyi portafiltre içine eşit dağıttığınızdan emin olun. bu kısımda sıkıntı yoksa kahvenin akış hızına bakın. çok sulu bir şekilde aktıysa daha ince öğütün.

    kahve acıysa daha kalın öğütün, eğer çok yavansa daha ince öğütün.

    eğer kahve tadından memnunsanız ve yoğunlaştırmak istiyorsanız süreyi kısaltın. örnek olarak 30 saniye değil de 27 saniye akıtın. eğer seyreltmek istiyorsanız süreyi uzatın.

    her şey tamamsa ama biraz daha tatlı bir şey istiyorum diyorsanız kahve gramajını yani dozu azaltabilirsiniz. bunu en son yapmak daha doğru olacaktır. bir gram düşürmek tadı gerçekten fark ettiriyor.
  • türkiye'de türk kahvesinin kayıtsız şartsız ve de hakettiği egemenliği dolayısıyla kendisine pek yer edinememiş, bulunduğu mekanlarda da genellikle uygun standartta olmayan kahve şekli.

    kahveyi pek aramayan bünyemde, yurt dışında içtiğim bir örneği dolayısıyla kendisine taht kurmuştur. sonrasında da artık en iyi espressoyu evinde içebilen bir ev baristası haline geldiğimden, bu birikimlerimi suserlerle paylaşayım istedim.*

    bir shot espresso; 7 gram taze çekilmiş arabica kahve granülünün içinden 88°c derece sıcaklıkta 25 ml suyun 10 bar basınçta 25 saniye süreyle geçmesi sonucu elde edilir ve fincanda iken 70°c sıcaklıkta olması gerekir.

    görüldüğü gibi espressonun standardı son derece nettir. manyak mısın kim uğraşacak o kadar detayla diyenler için piyasada çeşitli tam otomatik kapsüllü espresso makinaları var. ancak bu makinalardaki en önemli dezavantaj kapsüle bağımlı olmaları ve kullanıcıya hiç müdahale şansı tanımamaları. ben işin içine ruhumu katmak istiyorum, farklı kahveler denemek istiyorum diyenler manuel veya yarı otomatik makinalara yönelmeli. çünkü espresso yaparken yukarıda saydığımız standartlar dışında tamper'i filtredeki kahveye bastırmanın bile tekniği var. ben şu makinayı kullanıyorum ve çok memnunum. ama dediğim gibi piyasada bir sürü tam otomatik ve manuel makina var.

    şimdi de iyi espressonun sırlarını veriyorum, yanaşın:
    - kahve mutlaka arabica olmalı, robusta ile espresso olmaz.
    - ideal olan kahvenin espresso yapılmadan hemen önce çekilmesi, yani taze olması. bu nedenle mümkünse kahvenizi çekirdek olarak alın ve espresso yapmadan önce kendiniz öğütün. kahve granüllerinin büyüklüğü de espresso tadını etkileyecektir ve siz kendinize uygun büyüklüğü zaman içinde keşfedebilirsiniz.
    - bir sürü yerde çekirdek kahve bulabilirsiniz. mesela migros'ta satılan illy'nin kırmızı kapaklı espresso çekirdek kahvesi fena değildir. arap taşağı gibi kavrulmuş malum boktan amerikan kahvelerinden uzak durun. onlardan iyi espresso olmaz. amerikalı ne anlar espressodan, onlar instant robusta içsin.*
    - kendinize uyan granül büyüklüğü, kahve miktarı, filtrasyon süresini zaman içinde keşfedebilirsiniz. ama unutmayın espresso fincana geldiğinde üzerinde en az 5-6 mm kalınlığında açık renkli krema tabir edilen köpük olmalı. bu espressonun kalitesini gösteren olmazsa olmazıdır. krema ne kadar kalın olursa o kadar iyidir.
    - espresso yaptıktan sonra makinadan çıkan filtrenin içindeki puck denen kahve kalıntısı kupkuru olmalı ve blok halinde filtreden çıkmalı. öyle değilse bir şeyleri yanlış yapıyorsunuz.

    unutmayınız, latte, cappuccino, americano, macchiato gibi tüm diğer kahve çeşitleri espressonun süt ve diğer yan ürünlerle karıştırılması ile yapılır. espresso kahvenin özüdür, ruhudur.

    hadi afiyet olsun.
  • italyanların türk kahvesi,

    içine süt koyarsın latte
    köpük koyarsın cappuccino
    çikolata*, krema koyarsın mocha olur.

    ayrıca görülebileceği üzere batı-doğu farkını da ortaya koyar bu içecek.
    espresso bir tekniği olan ve aynı zamanda standartı olan bir içecektir. ona yapısıyla benzeyen türk kahvesi ise belirli bir teknikle yapılmaz her pişiricinin kendi kaideleri yapım farkları vardır.

    (bkz: batı'nın fabrikasyon üretimi ve doğu'nun el işi ustalığı)

    ek olarak türk kahvesine herhangi bir katışım yapılmaz. sadece şekerle oynanır.
    oysa görüldüğü üzere espresso'yu baz alıp türlü karışımlarla farklı tatlar yakalanmıştır.

    peki bunu türk kahvesiyle yapmak mümkün değil midir?

    içine süt koyup sütte
    köpük koyup köpükkino
    çikolata, krema koyup kahta yapılabilir.*

    yetmez, türk kahvesine bir tutam tarçın atılabilir.
    örneğin sıcakken yine anadolulu başka bir tat salep katıştırılabilir. (bkz: kahlep)
    kat'a yetmez, kahve yanında ikram verilen lokumu ince kıyım haline getirip kahveye katıştırıp lezzetli bir parça tesirli kahve üretilebilir.
    kahve esktra çekim yapılabilr.
    benzer yapım tekniği ile pişirdikten sonra buz ile soğuk içecek haline getirilebilir.
    yine özellikle şurupları kabul edebilir.

    peki bunların herhangi biri yapılmış mıdır? hiç sanmam.

    belki sözlük okuyan girişimci insanlar vardır diye yazıyorum bunları...
    sadece türk kahvesi üreten bir konsept kahveci bu ülkede açılabilir. ve özellikle yabancı menşeili kahvecileri süpürür bile!

    üstelik mesela bu tarz yabancı kahvecilerin bir dükkan açtıklarında oluşan maliyetin 4'te 1'ine...
    çünkü kahve yapma makinesine gerek yok!

    tek gereken mangal... örneğin 2 metreye 40 cm dikdörtgen ve yüksek ayaklı bir mangal kurulabilir. içinde sürekli odun ateşi mevcut olur ve kahveler hep odun ateşinde pişirilir.
    odunların üzerinde 10-12 cezvenin sığabileceği özel bölmeler konumlandırılır ve en çok 4 pişirici bu mangal düzeneğinin başında durarak cezve içindeki kahveyi karıştırır. pişirilen kahve isteğe göre çeşitli soslarla ve ekstra tatlandırıcılarla kullanıcıya sunulur.

    odun konulan haznenin altı ise küllerin yere dökülmesine olanak sağlayacak şekilde delikli yapılır ve bu plakanın altına ise bir su haznesi konarak zaten kapalı olan yapıdan kül sızıntısının engellenmesi sağlanmış olur. su dönüşümlü olarak süzülebilir değiştirilebilir...

    mekanda ise 100-200 arası fincan takımı ve özel kaşık, klima, oturmalık gibi ekstralar kullanılır ve konforlu ve egzantrik bir ortam oluşturulur. bütün bunlar toplasan ortalama bir kahve yapma makinesinin bütçesine 20-22.000 liraya mal edilebilir.

    üstelik özellikle milliyetçilik duygusu ile diğer kahvecilerden müşteri çalınması da olası.

    bu tarz bir mekan çok zor değil günümüz türkiye'sinde. üstelik bu konseptin avrupa ve amerika'da da tutma ihtimali çok yüksek.

    sonuçta türk kahvesi üzerinde böyle bir şey yapılmadığı göz önüne alınırsa espressonun kahve olması yanında müthiş bir pazarlama aracı olduğu da görülebilir.
  • bunun dublesine starbucks'ta (fastfood kulturunun italyancayi tokatlamasindan da hareketle) doppio, uc olcekligine ise trippio derler.

    ne zaman tripple espresso alacak olsam "kardes bana oradan bir c3po* iki de r2d2* sariversene" diyesim gelir. diyemem tabi. elin amerikali starbucks baristasi ne anlasin benim star wars menseili buhranlarimdan? di mi?

    edit: ha o da star bu da star ama nereye kadar...
  • bir arkadaşın**, kahve makinasından seçip birkaç damla aktığını görünce "bu makina bozuk herhal" diyerek 6 kere daha tuşa basıp kocaman plastik bardağı bedavadan 5 kere doldurmasına sebep olan içecek, kahve.

    sonra zaten "makina bozuk diye kahveleri de bi acı acı yapmış" diyerek yaklaşık 4 fincanlık espressoyu çöpe attı ama konumuz bu değil.
  • espresso ile ilgili yanlış bilinenler ;

    -espresso çok serttir , onu herkes içemez.
    hayır , espresso eğer nitelikli bir kavruma sahip ise gayet dengeli , kremamsı ve damakta hoş tatlar bırakabilir, iyi espresso dengeli tatlar barındırır.

    -espresso içersem uyuyamam en iyisi filtre içeyim.
    espresso hızlı demlenen bir kahve olduğu için filtreye nazaran daha düşük kafein oranına sahiptir, yine yanıldın.

    -en iyi espressoyu italya'da içersin
    kesinlikle yanlış , italyanlar iyi espresso yapar evet ama bu günümüzde ilerleyen kahve bilimiyle eskisi gibi geçerli değildir, geleneksel yapıları nedeniyle çoğu nitelikli sunumların kalite ve tat olarak gerisinde kalmaktadır.

    -espresso makinesi aldım artık o iyi kahvecilerde içtiğim espressoyu evde içeceğim

    bu çok zor , öncelikle o iyi kahveciler iyi makineler kullanır. breville ya da tchibo değil.

    bir espressoyu ayarlamak için nereden baksan 5 defa espresso çekmeli ve öğütme ayarını sabitlemelisin. bunu her espresso içeceğin zaman yapmak istediğine emin misin ?

    espresso çok özel bir içecektir , komplekstir, iyi espresso gününü güzelleştirirken , kötü espresso pişmanlık hissettirir.
  • bir fincan --doğru hazırlanmış- espresso için minimum 7 gram kahve gerekmektedir. kahve taneleri --hepsi aynı çiftlikten ve hatta ağaçtan çıkmış olsa bile-- standart ölçülerde değildir, bu yüzden tane hesabı ile bir kesinlik belirtilemez. misal fil çekirdek olarak bilinen maragogype ile single origin espresso çektiğimizi farzedelim. kendisi ortalama bir kahve çekirdeği ile kıyaslandığında ebat olarak neredeyse 2 katıdır --> http://farm4.static.flickr.com/…4007_ab5a90b36f.jpg 21 adet çekirdek mi kullanacağız bu durumda?

    ayrıca bir fincan için bilmemkaç adet kahve tanesi gereklidir söylemi illy'nin şimdiki ceo'su olan dr. andrea illy'nin babası ernesto illy tarafından "50 çekirdek 1 fincan kahve yapar, 1 çekirdek bozuksa tüm fincan bozulur" şeklinde söylenmiştir. bu soylemle asıl vurgulanmak istenilen ise sadece 1 çekirdeğin bile espresso yaparken tatsal açıdan son ürüne ne kadar çok etkisi olduğudur.

    (bkz: illy/@kahvedelisi)

    dipçik not: tavsiyem batıyı ezberlemeyin, batının neyi, neden, niçin yaptığını ve söylediğini, bunların ardında yatanları ve o noktaya nasıl gelindiğini öğrenin. böylece konuya dair kendi düşüncenizi yada görüşünüzü yada tezinizi ortaya atma şansınız da olmuş olur.
  • fındıklı espresso mu? o ne lan!? arkadaş götünüzden element uydurmayın. espresso dediğin şeyin double olanı bile tartışmaya açıkken neyin kafası bu şimdi? espresso şekersiz içilir. önünüze konduğu an bir bilemedin iki fırtta mideye indirir yol alırsın, olayın en hası bu şekildedir. gerisi çikolatalı tombi gibi bişey lan! eyyorlamam bu kadar..
hesabın var mı? giriş yap