• saka gibi ama 3-4 yil once kendisiyle ayni filmde oynamisligim var. onu sokak muzisyeni yaptilar ( baska ne olacaydi ), set fotograficisi olmama ragmen rejisor tutturdu illa sen de oyna diye, turkum diye bana da manav rolu verdiler amk. oldu, olmadi, simdi diger sahne falan derken oyle 5-6 saat takildik sette. harbiden youtubda ne goruyorsaniz o; seker gibi bi adam. cok konusmuyor, muhabbet ederken bile el surekli gitarda, arpejler havada ucusuyor. tam olarak uyrugu nedir cozemedim - dunya insaniyim gibi bir seyler demisti- ( rusca adini ozellikle soylemedi, stanislav olabilir ), rus yahudisi olabilir, cingenelik var ( ikisi bir arada oluyor mu bilmiyorum), ruscasi bile bi garip. moskovada surekli caldigi bir bar vardi, o kadar cagirdi bir turlu gidemedim. simdi dunyayi gezer olmus. guzel olmus.
  • hiç bok atmanın anlamı yok, senelerdir gitar çalan bir adam olarak başta "çok da iyi çalmıyor vs." diye kıskanıp bok atma refleksim çalışıyordu ki o bile sindi, kendini bir daha çalışmamak üzere fesh etti.

    çok büyük isimler dinledim, paco, al di meola vs. fakat bu adamı toplamda sadece 1 saatten fazla dinlemem kendisinin apayrı olduğunu anlamama yetti. ondan bundan daha iyidir veya kötüdür diyemem ki iyi veya kötü olması şu an gerçekten beni hiç ilgilendirmiyor, çünkü benim kulağıma müthiş geliyor. diğer tüm gitaristlerden apayrı bir tarzı olduğunu ve benim müzik zevkime çok hitap ettiğini söyleyebilirim.

    genelde tek gitar şarkıları sevmem, gitaristler genellikle kendi şovlarını yapcaklar diye tabiri caizse kafa sikerler, müzikal olarak güzel olmaz şov olur. fakat bu adamı saatlerce dinle ne tarz çaldığını anlamıyorsun, sırf gitar ile hem bas, hem ritm, hem solo gitar olup akıyor gidiyor, şarkının türünü, ne ezgisi olduğunu kestiremiyorsunuz. asıl vurucu noktası bu zaten.

    zaten okumuştum, dünyada birçok yeri dolaşmış, her yerden bir şeyler kapmış, başka yerlere eklemiş. müziği bu sebeple çok kültürlü olduğunu belli ediyor. bir kültürle bağdaştıramıyorsun. tek enstrüman ile 3 enstrüman tokluğunda çalıyor. en önemlisi teknik ve şova kasmıyor, o an kafasına ne eserse öyle çalıyor.

    çok kaliteli müzik, çok yetenekli gitarist. adam aşmış.

    biyo: sovyetler birliği doğumludur. 6 yaşına kadar müzik eğitimi almış, ardından 11 sene ara vermiş. 9/11 olayları sonrası amerika'ya gidip sokakta çalmasıyla olaylar gelişmiş.
  • akdeniz akşamları'nı çalabiliyor mu merak ettiğim gitar virtüözü.
  • müziğini yaşayan adam.

    bir insan hem bu kadar güzel konuşabilip, hem bu kadar güzel gülebilip, hem bu kadar güzel bakabilip aynı zamanda bu kadar güzel müzik yapabiliyorsa biz normal insanlardan bu kadar uzak olmamalı. buralara da gelsin arada istedim. güzel insanlara hep ihtiyacımız var.

    aşağıdaki videosunu bir sonraki emre kadar uyku müziğim ilan ediyorum****. ödev yapacaktım 45dkdır kitlemiş bulunmakta beni. üçüncüye izliyor, dinliyorum. sahnede konuşmak bir gitariste daha fazla yakışabilir mi? sanmıyorum.

    you keep your eyes on the skies and you will rise

    not: 9.30 10 arasında biraz bağırıyor kabul ediyorum. kusur-kadı kızı. yine de canım estas.
  • güzel gitar çalan güzel adam ama yazılanlar gibi en iyisi falan değil zaten en iyi diye bir şey de yok. tövbe haşa pacoyla bile kıyaslayanlar olmuş.

    bazı şeyler bir araya gelince çok iyi uyum sağlar ve ortaya harika sonuçlar ortaya çıkarır. abimiz takısı tokası tütsüsüyle , saçlarıyla , mimikleriyle gitara cuk oturmaktadır. işin içine reverb ve sokak da girince uygun koşullar gerçekleşiyor ve big bang. ben dokuz on dakika aynı riffleri bu kadar tekrarlasam kimse dinlemez. yoksa çalış tekniği v.s. iyi bir klasik batı müziği icracısı gitarcı ve flamenko üstadı için sahne öncesi alıştırma ayarındadır. bu biraz da kenny g için saksafonun tanrısı demek gibi bir şey.

    yine de müzik göreceli bir kavram yazdıklarımdan kötü gitar çalıyor v.s. anlaşılmasın gayet güzel çalmaktadır , en önemlisi çaldığını yaşamaktadır , çok daha fazla teknik olup sıfır hatayla odun gibi çalan icracılar da mevcut.

    son olarak klasik gitarın yalın sesini seven biri olarak çok fazla efekt kullandığını düşünüyorum.
  • wolverine benzeyen bir adam ama kumsalda gitar calani
  • kendisini tanımak için en doğru şarkılarını youtube linkleriyle birlikte verelim:

    1- the song of the golden dragon
    2- between fire and water
    3- cuban dance and cuban rhapsody

    (üç şarkı toplam 45 dk)

    + 4- cosmic fairytale dimensions

    edit:
    +5 - the winds that bring you home
  • şu youtube hakkaten de büyük nimet be hacı. dün akşam saat on gibi gidon kremer'den başladım ve gece saat bir buçuk gibi nasıl olduysa gogol bordello'nun toprağı olan bu arkadaşa ulaştım. sokak müziğinin, daha doğrusu sokaktaki müziğin tadı, lezzeti hep başkadır ama bu arkadaş gerçekten de bir farklı çalıyor.
    buraları okuyorsa eğer (bence okuyordur), böyle devam etsin, koyuvermesin.
  • adamda gitaristlerin mesihi tipi var. ama ilahi bir aşkla da çalıyor adam. çaldıktan sonra gösteriş olsun diye tarz yapmış dedirtmiyor, adam o tarzı yaşıyor olduğunu gösteriyor.sanatçı.
  • stanislav, sovyetler döneminde ukrayna'da doğmuş, orada yetişmiş nam-ı diğer modern zamanın ozanı* , gitar virtüözü. kendisi orta avrupa roman müziğinden etkilenmiş, endülüs çingeneleriyle* yakın görülmesinin sebebi çingene/roman müziğiyle beslenmiş olmasıdır.

    çingene ruhlu virtüöz stanislav ile, sanki gayet göç kervanındayız, hep yoldayız, dışarıdayız, hızlı ve tempolu olarak ilerliyoruz; çünkü hareket var adamın müziğinde. yüzümüze vuran kimi zaman hırçın, kimi zaman yumuşak esen rüzgarı hissedebildiğimiz bir müzik sunuyor hem. sizi olduğunuz yerden çıkarıp belki bir bisikletin tepesine konduruyor, yeşillikler arasında yokuş aşağı bisikletle çılgınca iniş anında rüzgarla çarpışma anını yaşatıyor müzikleri. yahut yine külüstür bir pikapın arkasında göçünüzü tamamlayan eşyalarınızı taşırken, arkada bıraktıklarınızı düşündürüyor size. o sırada film şeritleri üst üste, muhakeme sanrılarıyla dolusunuz müzik bitene değin ve saçlarınız rüzgarda gökyüzünü selamlarken, kirpikleriniz titriyor... kısaca estas tonne, stanislav, rüzgarın müziğini yapıyor yani, tüm müziklerinde rüzgarın koşusu var, yüzünüze çarpış anını ve akışını hissediyorsunuz...

    elbette adamın yeteneğinin yanı sıra hoşnutsuzluk ve çekememezlik yaratan noktalar müziğine artı değer katan, adamın varoluşunun etkileyiciliği galiba; meditasyon halindeki bir adamın çekiciliği inkar edilemez. onun isa'yı andıran* çehresi, saçı-sakalı, kemikli yüzü ve vücut posturu, tütsü dumanıyla pekişen aurası, meditatif notalarla verdiği hazzın yani müziğiyle hissettirdiklerinin somut sembolü gibi.

    endülüs müziğiyle* aradaki fark aslında belirgin epey, bir salon biri sokak müziği yapıyor ve sizi o auraya sokuyor. stanislav tabi django reinhardt'tan etkileniyor ve müziğinde cango notaları hakim. adam orta avrupa çingene* müziği yapıyor. burada postmodern ruhun bir temayülü olarak karnavalesk çingene ruhlu bir müzik söz konusu, aynı cango'nun çok önceden yaptığı gibi . stanislav onun üzerine koyuyor, geliştiriyor ve popülerleştiriyor.

    notepaco:
    endülüs esintisi müzik ve paco de lucia*ile karşılaştırıp stanislav'ı değersizleştiren olmuş üstteki entrylerde, ama bence stanislav'a çok büyük haksızlık bu; zira aynı kulvarlarda dahi değiller, farklı ruh halleri, farklı tarzlar, farklı aura.
    salon virtüözü francisco'yla şık bir ortamda iğrenç gayri-samimi gülüşler eşliğinde, etraftakilere mercek uzatınca maskeli balo ve onun sahte yüzlerine vuran salon müziği geliyor kulağa. , gerçeklik değil sanki, salona sıkışmışlık var müzikte de francisco'yla. mesela stanislav'ın verdiği o salaş ruh çarpıntısını ve meditasyon etkisini, hızla akıp giden film şeridini göremiyorum, hissedemiyorum.
    bunları elbette saf dinleyici hissiyle söylüyorum, virtüözler stanislav'ı çekememezlik yapmasın, stanislav çingene ruhluların , francisco salon insanlarının olsun.
hesabın var mı? giriş yap