• have we reached ‘peak meat’?
    “bazıları bir jenerasyon içerisinde et pazarının çok farklı görüneceğini öngörüyor. at kearney danışmanlık şirketinden bahige el-rayes, şu anda bir çoğumuzun tükettiği çiftlik hayvanlarından elde edilen etlerin, kaynaklar kıtlaşmaya başladığında niş ürünlere dönüşeceğini söylüyor. hatta yüksek standartlarda üretilen geleneksel et ürünlerinin lüks gıda hâline geleceğini belirtiyor ve “2040'ta et yemek, çok daha yüksek fiyatlı bir lüks olacak” diye ekliyor.”
  • çocuklara mutlaka ama mutlaka haftada en az iki kere yedirilmelidir.
  • azi gerekli, fazlasi zararli. et yerken dengeyi tutturmak onemli.
  • jantın poyra bağlantı düzleminin, yine bu düzleme paralel olduğu ve jantı tam ortadan kestiği farz edilen düzleme olan uzaklığına offset denir. bu terim literatürde ''et'' olarak kısaltılır. almanca ''einpresstiefe'' kelimesinden gelmektedir.

    (bkz: offset)
  • yapayları üretiliyor. her yıl biraz daha ilerliyorlar bu işte. gelecekte sadece yapay et tüketebiliriz.
  • her çeşidi yoğurtla birlikte yenince damak tadına çok uyumlu yiyecektir.
  • salgın dönemi daha sık tüketilmesi gereken bir besin. parayı ete ve c vitaminine basın.
  • "kafamı açan" besin.

    hani uzun aradan sonra ilk sigara içişinizde beyninizdeki kıvrımlar teker teker elektriklenir ya, aynısı bende et yiyince oluyor. uzun süre yemeyince de mahrumluk hissediyorum.
  • türk halkının çok az tükettiği gıdadır. toplumumuzda et ve et mamülleri epey sevilmesine karşın avrupa'da kisi basina en az et tuketen ulkelerden biriyiz. bir de bizde veganliktan hariç olarak anlamsiz bir et düşmanlığı vardır, çok et tuketmemek gerekir gibi bir algı vardir. ama sonuç ortada, elin avrupalisinin amerikalisinin vucuduna bakin, bir de bizim gibi az et tuketen, az protein tuketen toplumlardaki insanlarin vucuduna bakin, fark bariz şekilde ortada. en basitinden özellikle annelerimize babalarimiza bakin, onlar köyde yaşamasına rağmen birçoğu yetisme doneminde ne doğru düzgün süt içmiştir ne de doğru düzgün et yemiştir. çünkü adamlar köyde yaşasa bile yokluk sebebiyle hep sebzeyle ve tahilla beslenmiştir. bu sebeple boylari tam olarak gelismemistir, cevrenizdeki 50 yas ustu insanlara sorun, çoğunda kemik erimesi sorunu vardır. bir de bizim gibi 90 sonrasi doğumlu olanlara bakın, genellikle vucutlarimiz daha geliskindir. ben oyle büyük zenginlii icinde buyumedim, örneğin lisedeyken cok zengin olan arkadaslarim vardi, bu cocuklarin vucudu daha geliskindi, cunku daha düzgün besleniyorlardi. yine biz iyiyiz, bir de durumu daha kotu olan arkadaslarim vardi, onlarin vucudu pek gelismiyordu, boylari pek uzamiyordu. elbette genetik faktorler de cok onemli ama beslenmenin gucu de bambaşka.
  • yemenin ya da yememenin aynı zamanda politik bir duruş olduğu besin maddesi. çünkü et yüzyıllardır güç ve iktidarla özdeşleştiriliyor, hatta çoğu zaman et ve kadın bedeni arasında ilişki kuruluyor. dilde farkında olmadan kullandığınız o kadar çok yiyecek/et, kadın/cinsellik ilişkisi var ki böyle. konuyu ayrıntılı merak edenler etin cinsel politikası kitabına bakabilir. ilk basamak için güzel kaynaktır.

    bunları bilmek et yemekten vazgeçmeye sebep olmuyor tabii ama farkındalık bir tetikçi olarak zihnin köşesinde pusuda bekliyor. geçen gün kasabımıza gittim toplu bir şeyler aldım. gözümün önünde hazırlanırken rahatsız oluyorum mesela. konuştuk biraz kasapla, çocukluğumda çok gerilerde kalan bir kurban kesimi var. hatırlamıyor, hatırlamak istemiyorum. kasap da sağ olsun kesimlerle ilgili bir şeyler anlattı, benim içim cız cız...

    etlerin tadı da bozuldu zaten. aceleyle marketten et alırsan geçmiş olsun, güzel değil; kasapların eti bile artık et gibi değil. bazen etin geldiği bölge değişiyormuş, herkes balıkesir/trakya hayvanını tercih ediyormuş ama onlar da bozulmuş. trakya'da hayvan mı kaldı ki allasen? gıdanın ne kadar önemli olduğunu, yediklerinin seni hasta/iyi ettiğini biliyoruz, öğrendik işte acı tecrübelerle. sağlıklı ve dengeli beslenmek için avuç dolusu para harcamaya, bu harcamaya rağmen sağlıklı beslenememeye çok sinir oluyorum. meyve, sebze, et... aldığın her şeyde ne yiyoruz biz acaba diye düşünmeden edemiyor insan.

    önce ekmekler bozuldu her şey sıra sıra peşinden geliyor işte.
hesabın var mı? giriş yap