• bu kadın ne yaparsa seyredeceğiz belli oldu. çok çok başarılı bir film. bize yakın coğrafyaların hikayeleri de yine aynı derece de daha da vurucu oluyor bünyede bu kesin. iran dan lübnan dan son dönemde çıkan şaheserler arasına bu filmi de rahatlıkla koyabiliriz. kadın gözüyle savaş karşıtı bir film nasıl olur sorusunun vücuda gelmiş hali denebilir bu film için. nadine labaki seçtiği konu tibariyle ağır dramatik bir kavramı size zaman zaman kahkaha attırarak zaman zaman gözlerinizi doldurarak çok ince bir şekilde anlatıyor. bir kadın elinden çıktığı için olsa gerek çok ince ve naif bir film.
  • ulusal kanallarda sabah akşam verilen diziler, saçma sapan programlar kaldırılmalı, bu film tekrar tekrar zihinlere kazınana kadar izletilmeli. öğreteceği o kadar çok şey var ki...
  • "peki şimdi nereye? "

    where do we go now altın portakal'da ilk seçtiğim ama çeşitli aksilikler yüzünden izleyemediğim ve meraktan çatladığım film. keşke bulabilsem malum yerlerde :/

    şu geçtiğimiz yıllardan beri ortadoğu filmlerini hep beğenir oldum zaten daha yakından takip etmek lazım kesinlikle.
  • alt yazısını bulunamayan film.
  • 06 temmuz 2012’da nihayet vizyon filmleri arasına girecek olan nadine labaki filmi. *
    (bkz: anlatmakla olmuyor yaşanması gereken filmler)
    (bkz: hem ağlatan hem güldüren filmler)
  • sadece istanbul'da vizyona giren film. ankara'da izlenebilecek yer yok. memur şehriyiz ya, hepimiz öküzüz, ne işimiz olur böyle filmlerle.

    hayır, sadece bir iki sinemada gösterime giren adı duyulmadık bir film olsa anlayacağım, ama istanbul'da yedi sinemada gösterime girmiş, türkiye'nin kalanında ise hiç yok. bir sinemada olsun gösterilmez mi ya.

    neyse, 1 sene geçmiş zaten, daha da bekleyecek halim yok, alternatif yöntemlere yöneleceğiz mecburen.
  • şahane bir film. karamel kadar güldürüyor ancak bir yandan da ciddi ciddi düşündürüyor. müslümanlar ile hristiyanların birlikte yaşadığı teknolojinin uğramadığı minicik bir köy düşünün. hem camisi hem klisesi iç içe. mezarlıkları ayrı ama köyün tüm kadınları genç yaşta kaybettikleri yakınları için el birliği yapmışlar ve köyün barışını bozmamak adına ellerinden geleni ortaya koymaktalar. işte tüm film boyunca köyün kadınlarının bu barış istekleri için neler yapabildiklerini yer yer kahkahalarla yer yer hüzünlenerek izliyoruz. ladine labaki şahane bir yönetmen bence.
  • --- spoiler ---

    dram ve samimiyet öyle güzel harmanlanmış ki insanı ağlatmak için binbir takla atan yapmacık filmlerin aksine insanı acının ortasında gülümsetmeye çalışan bir film olmuş. tam bir kadın filmi. bulundukları şartların ve omuzlarına yüklenen sorumlulukların farkında olan bir grup kadının mücadelesi. feminizmden çok kadın duyarlılığı ve anne yüreğinden yola çıkan bir film. çok içten, çok sıcak.

    filmin en hoşuma giden tarafı da insani yanı oldu. çünkü ne müslümanlığa ne hristiyanlığa yapılmış bir eleştiri yoktu. eleştirilen tek şey anlamsız savaşlar, ölümlerdi. evladını kaybettiği halde kan dökülmesin diye kimseyle acısını paylaşmayan anne örneği ne kadar dramatikse, kocalarının ne düşündüğünü öğrenmek, kafalarını dağıtmak için parayla köye güzel oyuncu kızlar getiren köy kadınları ise o kadar eğlenceliydi.

    izlerken emir kusturica geldi aklıma konular çok farklı olabilir, tarzlar da. ama iç içe geçmiş curcuna ve acı hali birbirini çok anımsattı. güzel müzikler ve görüntü yönetmenliğiyle gönlümü çaldı bu film. adeta ipin üzerinde dengede durmaya çalışan bu kadınların hikayesini pek sevdim, herkes izlemeli.

    --- spoiler ---
  • uzun zamandır izlediğim en zevkli filmlerden biriydi. film hakkında pek bir şey okumadan izlediğim için hiçbir beklentim yoktu. hatta gişedeki kadın "ingilizce" dedi. filmin yarısında ancak kabullenebildik ingilizce olmadığını.

    --- spoiler ---
    çocuğunu kaybeden annenin gidip meryem'e "oğlum ölürken nerdeydin" anlamında bir şeyler söyleyip sinirlenmesi kızması ve diğer oğlunu çıkıp müslümanları öldürmesin diye ayağından vurması filmin en çarpıcı iki sahnesiydi.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    uzun bi bekleyişten sonra izleyip bir kez daha nadine labaki'yi bana sevdiren film olmuştur. ağlamaktan ve gülmekten gözümden yaş eksik olmadı film boyunca. belki de hassas bi zamanda izledim fazla güldüm ve ağladım bilemiyorum ama etkileyiciydi. açılış sahnesi büyüleyiciydi. oğlu ölen anne ciğerimi söktü. nadine labaki her zamanki gibi göz kamaştırıcıydı. velhasıl-ı kelam izlemek lazım, çok konuşmadan.

    --- spoiler ---

    bunlar da filmden iki şarkı.

    http://www.youtube.com/…v=p4szud6tzn0&feature=share

    http://www.youtube.com/…kpwshjdiibg&feature=related
hesabın var mı? giriş yap