• deyim sadece bize özgü değildir, avrupa tarihinin de bir parçasıdır. tam anlamıyla gerçekleştiği dönemler özel alanlar için 18. yüzyıl malikaneleri, kamusal alanlar için ise 19. yüzyıl fabrikalarıdır.

    18. yüzyılda malikane sahiplerinin erkek uşakları ve kadın hizmetçileri tokatlaması, tekmelemesi rutin bir işti.
    19. yüzyıl fabrikasında bir ustabaşı işini yapmayan bir işçiye aynı şekilde davranırdı. şiddet uygulamak o kadar rutin ve beklenilen bir davranıştı ki, buna ne uşaklar ne de işçiler seslerini çıkarırdı.
    ama yine de bu uşaklar aristokratlara bağlılıklarını sonuna kadar sürdürdüler. cehov'un vişne bahçesi'nin sonunda, sahnede sadece uşak kalır, herkes gitmiştir. yani aristokrasi bitmiştir. uşağı son sahnede yalnız bırakır çehov.
    19. yüzyılın sonlarına kemik kırmanın uygarca bir davranış olmadığı kanısı yerleşmeye başladı; uşakları ve çocukları disiplin altına alan kırbaç ve kırbaçlamanın yerini, ucu delikli tahtayla avuca vurmak aldı. cetvelin sadece uzunluk ölçtüğünü kim söylemiş, ara ara avucu ya da parmakların ucunu da yoklar.
    yetişkin işçilere yönelik şiddette bir azalma yoktu, tekmeleme ve yumruklama devam ediyordu. 19. yüzyılda ingiltere'de değnekle cezalandırılmaya karşı protesto hareketleri, bunu insan haklarına aykırılığından değil sağlıksız olduğundan dem vuruyorlardı. zira değnekle vurulan yerlerde açılan yerler mikrop kapıyordu. bu protesto hareketleri epey etkili oldu.
    sonra işte modern toplumda bedensel şiddet azalmaya başladı, utanma duygusu yükselmeye başladı. bu durum bedensel istismarın azalması demekti ama zor kullanmak pek de azalmadı. boyun eğdirici etkisi bakımından utanma duygusu çok daha masrafsız, etkiliydi bu da yeni denetim mekanizmalarını devreye soktu.
    özdenetim, otokontrol başkası tarafından uygulanan zor kullanmanın yerini aldı.
  • ortak kurban islemine giren iki muslumandan saf olanın kurdugu cumle.
  • ozelde merkeziyetci egitime ve genelde totaliter yonetimlere karsi boyunlarin kildan ince oldugunun ifade edilis bicimidir.
    dolayisiyla herseyden once bir teslimiyet sozkonusudur. bir yere giren semsiye acilmis ve pozisyon alinmistir. artik illa birileri halka cokecekse bu bizden olmali mantigi cercevesinde degerlendirilmelidir durum.

    yani iktidar egemenlik haklarini goreli olarak imf, dunya bankasi, ab gibi kurumlara devretmis ise ve ahali de bu iktidara oy vermis ise. eti yabancilarin kemigi de iktidarin demek yanlis olmaz.
  • "bunun kemikleri kırılmasın da al ne istersen yap" demek oldugunu yeni öğrendiğim kalıp
  • ilkokul zamanında babamın öğretmenime bolca söylemesi sonucunda dayak manyağı olmama sebebiyet olan başa bela deyim.
  • eti senin
    yani etlerini istediğin kadar dövebilirsin.

    kemiği benim.
    etleri döverken kemikleri kırma yeter.

    döverken ölçülü döv kemiklere zarar verme şeklinde söylenen kendi çocuğunun biyolojik mülkiyetini paylaşma sözleşmesi olan söz öbeğidir.
  • ne zaman duysam tüylerim diken diken olur.ne eti senin ne kemiği benim bunların ikisi de kişinin kendine ait.mal mı bölüyorsunuz ulan kara cahiller.
  • muazzez ilmiye çığ’in sümerlilerde günlük yaşam kitabında anlattığına göre kökenleri sümerlilere uzanan deyiş.
  • igrenç ötesi bir deyim. arada babamda ederdi öğretmenlere, kavga ederdim ergenken "etimde benim kemiğimde" diye... ah ah o zaman ki anarşik ruhum olsaydı...
hesabın var mı? giriş yap