• uzun zamandır alışverişe çıkmadıysanız ya da alışveriş yaparken malzeme alımı hatası yaptıysaysanız karşınıza muhtemelen evdeki malzemelerle yemek yapmak sorunu çıkacaktır. asıl olay yemek yapmak değil de bu yemeğin mantıklı olmasıdır. çoğu zaman her malzeme sizi türlüye götürür, türlü mantıklı bir yemektir ama zırt pırt karşınıza çıkması canınızı sıkabilir. evdeki malzemelerle yemek yapmak buzdolabının önünde yarım saat dikilmekle başlar. şöyle ne var ne yok diye bir incelersiniz. sayıca az ve tek başına bir yemek çıkartamayacak malzemeleri ön sıraya alırsınız. onların yanına hemen çürüyebilecek ya da zaten çürümeye yüz tutmuş malzemeleri koyarsınız. tezgahın üstündekilere baktığınızda evet bir yemeklik malzeme vardır ama malzemeler birbirinden çok aykırıdır. misal beş dal ıspanak (niye beş dalı sakladıysanız), on tane mantar, bir domates, bir patates, iki diş sarmısak. bu malzemeler sizi kesinlikle türlüye götürür. tekrar buzdolabına dönersiniz ararsınız tararsınız bir kaç malzeme daha eklersiniz. yazık olmasın, dökülmesin diye herşey tezgaha çıkmış birbiri ile karışıp evdeki malzemelerle yemek olmayı beklerler. velhasıl karnınızı doyuracak birşeyler yaratmayacağınıza şüphe yoktur lakin göz ve damak zevkinize hitap konusunda şüphelisinizdir. sıra malzemeleri pişirmeye gelmiştir, önce onu mu yağa koysam bu daha mı çabuk pişer sorunlarını çözmek için uğraşırsınız. öyleydi böyleydi derken ortaya evdeki malzemelerle hazırlanmış aslında pratik ötesi bir yemek çıkarırsınız. hem buzdolabını boşaltıp hiç birşeyi dökmemenin rahatlığıyla hem de karnınızı doyuracağınızı düşünmenin mutluluğuyla ortaya çıkan türlümsüye razı olursunuz. evdeki malzemelerle yemek yapmak işini bir sorun haline getirmemek için alışveriş yaparken ve alışveriş sonrası ilk yemek yapışlarda malzeme kullanıma dikkat etmek lazım, müsrif veya cimri olmamak lazım, en önemlisi bunun bir sanat olduğunu unutmamalı insan kalan malzemeleri dökmeden devamlı surette kendini bu sanatta geliştirmeye özen göstermelidir. ayrıca buzdolabının bir köşesinde acil durumlar için mutlaka bulyon saklayınız bu gibi sorunların çözümünde bir numaralı ilaçtır.
  • zaten çok et tüketmeyen ve etleri buzlukta saklayan biriyseniz, plansız programsız etli bir yemek yapmanız sözkonusu olamayacağı için ne yaparsanız yapın dandik birşey olacaktır, yani sebze yemeği bile en kolay soğan+kıyma+sebze şeklinde pişirilir... o yüzden bu durumlarda hiç kasmayıp menemen, sucuklu yumurta (tabii sucuk da buzlukta değilse), makarna gibi şeyler yapmak madden ve manen daha az yorucu olacaktır...
  • bu durumlarda yumurta hayat kurtarır.
  • bir yaz günü, daha yeni alış veriş yapılmışken, buzdolabı tıklım tıklım doldurulmuşken, buzdolabının bozulduğunu gecikmeli fark ederseniz, dolaptaki tüm malzemelerin bozulmadan tüketilmesi için alakasız yemekler ortaya çıkarmak zorunda olduğunuz durumdur.
    sorundur ama yemeği yapan için değil, daha çok onca yemek bitsin diye yemeğe çağırılan ve ne varsa bitirmek zorunda olan arkadaşlarınız açısından sorundur.

    tüm yiyecekler tüketildikten sonra buzdolabının 7 ay boyunca yaptırılmaması, en nihayetinde tamircinin gelip dolabın bozulmamış olduğunu sadece rafın yeri değişince motoru durduran düğmeye denk geldiğini söylemesi, sizin 7 ay boyunca aslında boşuna dolapsız yaşamanız ise sorun değildir, sizin mallığınızdır.

    (bkz: bu hikayedeki mal benim)
  • ne kadar aç olduğunuz ile alakalıdır.
    çok açsanız dışardan soylersiniz, az açsanız az ile yetinirsiniz.
  • patlıcanlı yumurta bunun en güzel örneğidir.
  • genelde salçalı makarna ile sorun olmaktan çıkan hede.
  • tarafımdan yeşil zeytinli makarna yapımına kadar esnetilen sorun. * *
  • komşunun zilini vırt zırt çalma durumuyla karşı karşıya bırakır.
  • gayet eğlenceli olabilen, yaratıcılık gerektiren ve ne kadar iyi bir aşçı olduğunuzun ispatı olması sebepleriyle sorundan ziyade hoş bir vakadır.
hesabın var mı? giriş yap