• bir nevi hafif paranoya halidir.
    insanın kendisiyle ilgili olması hali gibi, çevresi ve değer verdiği insanlarla da ilgili olanı bolca mevcuttur...
    midenize oturmuş bir kramp bir türlü geçmiyor, huzurlu bir an bile başka bir işi yapamıyorsanız, saniyeleri sayarken kendinizi yakalıyorsanız, ve misal telefonun ayarlarına sesi açık mı diye otuz kere bakar, kafanızdan "başına bişey geldi, yok beni sevmedi, takmıyo ki beni zaten, hede mi? höde mi?" ve benzeri türlü türlü senaryolar kurarsanız siz evham sahibi bir insansınız demektir.*

    yapıcı bir eklenti:
    tedavisini soran güzel bir soru aldım. şimdi tabii ki ben ne doktorum ne psikolog, fakat kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki evhamın en güzel ve en başarılı tedavisi sizi içine çeken girdaptan aynı helezonu kullanarak yukarı çıkabileceğiniz gerçeğidir.

    şöyle ki; evhamlanmaya başlamanız bir düşünce zinciri ve finalinde hafif dozajlı bir panik atak olduğundan, son aşamada veya hemen öncesinde ne düşündüğünüzü hatırlamaya çalışın.

    misal "başına bişey mi geldi?" de koptunuz, bir öncesinde ne kadar zaman olduğunu düşündünüz, hemen o noktaya döndük, tekrar baktık; şu kadar zaman olmuş, onun öncesinde ne düşünüldü? muhtemelen nerede olduğu, hemen oraya geri dönüp nereye gitmek için çıktığını, ya da ne yapması gerektiğini düşünün. sakinleme başladı dimi? şimdi de en son beraber olduğunuz anı, yani evhamınızın çıkış noktasına döndünüz. evet o aslında ne yapacağını bilen, daha önce de bunu defalarca yapmış ve sonra tekrar yanınıza dönmüş. işte yine böyle olacak. evet, bunu biliyoruz, denemiş ve onaylamışız. her hangi bir şey olsa er geç haberimiz zaten olur, mantık sınırı geçilen her noktanın da aslında mantıklı bir mazereti istatistiki olarak vardır. tamam işte bunları düşünmelisiniz zaten ki hakkaten de istatistiki olan gerçek bu.

    istisnalar yok mu? tabii ki var, ama o zaten sizin başınıza gelirse olay zinciri bu şekilde gelişmiyor. genelde bütün travmatik olaylar en beklemediğiniz zamanda ve şekilde olduğu için travmatiktir. diğer türlü her ufak tefek sorun ve probleme insan ırkının en büyük özelliği olan adaptasyon sayesinde zaten alışırsınız.

    işte böyle, mantık ve biraz irade ile kendimizi sakinleştirmek aslında çok kolay...
  • dün akşam eskilerden bir arkadaş ziyaretime geldi. beraber iftar yaptık. sonra çay faslında muhabbet ederken konu kadınlardaki evham, vesvese bahsine geldi.

    bu arkadaşım yeğenine-ablasının kızı- çok düşkündü. onu çok severdi. hatta okula bile getirirdi bazen. benim de görmüşlüğüm vardır arkadaşımın yeğenini.

    bu arkadaşımın eşi bir müddet sonra "sen bu kızı çok fazla seviyorsun. kesin senin kızın o. başka türlü o kadar sevgi olmaz. başka bir kadından peydahladın sonra da ablana verdin onu değil mi?" demeye başlamış.

    bu sözleri duyunca önce güldüm sonra da afalladım.

    evet bu evham, vesvese, kuruntu hastalığı, kadınlarda çok daha vahim boyutlarda seyrediyor. nedeni de onların çok daha duygusal olmaları ve duygusal saldırılara karşı daha açık olmaları.

    tabiri caiz ise, kadınlardaki alıcı anten erkeklerinkinden daha büyük ve güçlü. ortamdaki parazit yayınları ve negatif enerjiyi daha çok algılayıp, soğuruyorlar. o da iç alemlerinde çatışmaya ve evhama dönüşüyor.

    çaresi ise şuur seviyesinin yükseltilmesidir. şuur seviyesi yükseldikçe çevreden akıp gelen veri evhama değil ilme, tefekküre dönüştürülür.

    hatta şunu da önemle belirteyim ki, hikmete ve tefekküre dönüştürülemeyen tüm bilgiler, kendiliğinden kalpte evhama dönüşecektir. o yüzden gelişigüzel okumalar yapmak, bilgi yığmak son derece zararlıdır.

    kalbi ihya eden, bilinçaltını arındıran ancak mesnevi gibi eserlerdir; çünkü o eserler vesvesenin sıfır olduğu çok yüksek bilinç mertebelerinden çağlayarak gelmişlerdir.
  • kapıyı kilitlersin, anahtarın kilit çeperine dayandığını iyice hissetmek için elinden geleni yapar, kırarcasına çevirirsin, üstüne bi kaç kez de çekersin kapıyı. o yetmez sallarsın, sonra bütün bunları rutine bağlayıp her gün yapınca bu sefer de sanki hiç yapmıyormuşsun gibi gelir artık, tatmin olmamaya başlarsın, dışarıdayken kapıyı kilitlediğini sana daha da net hatırlatacak yeni bir şeyler yapmalısındır bugün, yeni, farklı atraksiyonlar eklemelisindir ki "ohh evet bu gün kilitledim ben o kapıyı çünkü.." diyebilesin. zaten asıl evhamın kapı kilitleme anındaki şüphecilik değil, saatler sonra dışarıda çektiğin ıstırap olduğunu bilirsin. işte o çünküden sonra gelen atraksiyonlar böyle böyle değişir gider. bi kaç hafta kapıya vurunca gelen tok seslerle, bir kaç hafta kapının kulpuyla, bir kaç hafta tekmelemekle idare edersin, " kapıyı kilitlediğime eminim çünkü tekme attım bugün " dersin. " bak dizim de acıyo hala " diye kendini ikna etmeye çalışırsın. dizim acıyo mu diye dizinle oynar durursun. acıyosa off diyceğine oohh dersin yaa hakaten kilitlemişim kapıyı..

    şimdi bunlar da yetmiyo bana, hem dizlerim de bi işe yaramıyo anasını satiim , yara bere içinde kaldı. bi yöntem buldum. kapıyı kilitlediğim esnada etrafta daha önce hiç bakmadığım bi yöne, bir nesneye, duvara, duvarın çatlağına, duvardaki resme, resimdeki kuşa, kuşun kanadına, kanadındaki mavi lekeye...

    filan bakıyorum. fotoğrafik hafızamı kullanıyorum. ve her gün farklı bi şeye bakıyorum ki, dışardayken "ooh evet kapıyı kilitledim bugün, çünkü o esnada şuna bakıyodum.." diyebileyim. baktığım o şey gözümde canlanınca kapıyı kilitlediğimi de hatırlayıp ikna oluyorum.

    bakalım bu ne kadar gidecek.
  • minimum enerjiyle maksimum düzensizlik elde etmenin beşeri yolu. uzun vadede hepimiz ölüyüz ne de olsa.
  • yersiz şüphe. gereksiz yere kişinin kendi kendini üzmesini sağlayan duygu. (bkz: kuruntu)
  • evham, kuruntu, vesvese, vehim bahsi tasavvuf ehli için önemli konularıdır. zira hayırlı işler yapmaya başlayan kimsedeki karanlık güçler, son derece rahatsız olacakları için sarsılmaya başlayan konumlarını korumak amacıyla derhal karşı saldırıya geçerler.

    bu vesvese yağmuru ile baş etmeyi bilmek gerekir.
    (bkz: #58862581)
    (bkz: #67515497)

    şu şarkıda evham konusu güzel işlenmiş. şarkı da oldukça güzel esasen:

    duvarda bir çivi saplı
    çimler cam kırığı kaplı
    yerlerde raptiyeler saçılı
    sen gittiğinden beri sevgilim
    silahım elimde uyuyorum

    yatağın yanında bir kılıç
    elimde telefon
    komodinin üstünde para
    rüyadan uyandığımda
    tamamen yalnız kalıyorum

    ne yapayım
    kalbim küçük bir çocuk kalbi
    ya ışıklar giderse
    ya rüzgar ortalığı inletirse
    eve gelirken biri vardı peşimde

    size güle güle geceler
    çünkü ben gündüzü istiyorum
    ayı değil güneşi özlüyorum

    havuzumda köpekbalığı yüzüyor
    ağacım bir cadının evi
    camdan manyak komşum beni süzüyor
    koridorda ayak sesleri
    yatağımın altında da bir mahluk yaşıyor
    pervazımın üstünde bir karga sesi
    duvardan gıcırtılar geliyor

    bu kadar gafletinle
    nasıl koruyacaksın beni
    kapmak için geldiğinde
    karanlıklar bedenimi

    https://www.youtube.com/watch?v=tcxeyq6kyzc
  • "benim bir oğlum olsa, şurada da bir uçurum olsa, oğlum o uçurumdan yuvarlansa ben napardim” diye düşünebilmek.*
  • evhamı yıkan şey güvenmektir.
  • kötüdür. çok kötüdür. bak buraya yazıyorum bugünden itibaren bırakıyorum. hipokondriyak oldum çıktım lan. en ufak şeyde, google'ın da üstün yardımlarıyla türlü türlü kanserlere, kalp krizlerine, sinir hastalıklarına yelken açıyorum. ha napıyorum. bugünden itibaren, evhama son. bırakamazsam gelir yine yazarım.
  • şimdi neresinden başlasam anlatmaya, sonunda hep ben deli çıkacağım için canım ne isterse onu yazma özgürlüğünü tanıyacağım kendime. delilikten bahsetmişken psikiyatrik rahatsızlığı bulunan arkadaşları tenzih ederim, bazı deliliklerin karşısında tıp bilimi bile çaresiz kalıyor zira.

    evham dediğin de bir çeşit delilik hali, "hani bir akıllı olup dünyanın derdini çekeceğine, bir deli ol dünya senin derdini çeksin" deki delilik, aradaki tek fark, hem senin dünyanın derdini çekmen, hem dünyanın senin derdini çekmesi aslında. öyle bir şey ki, anneanne olunca yakalanman gereken bir ruh haliyken, genç yaşta yakalandığın için adına hastalık denmesi gibi.

    bu hastalığın en acımasız tarafı, bir yerden sonra insanların seni ciddiye almamaya başladığını fark etmek sanırım. gerçeklerle yüzleşme anı. bilmem kaçıncı defa beyin mr'ına girerken, mr'ı çekecek olan teknisyenin bile sonuçlar çıktıktan sonra bir psikiyatriste başvurun diyecek kadar durumunuzun farkında olmasına alışmaya çalışmak. çevrenizden birilerine yapılması gereken her test hakkında bir fikriniz olduğunu, o testi hayatınızın bir dönemde yaptırmak zorunda kaldığınızı fark etmek. daha da kötüsü insanların da bunu fark etmesi.

    yamaç paraşütü yapacak cesareti olan insanlara özenirken, aslında o yükseklikten yere çakılıp ölme, daha fenası felç olup ölene kadar yatağa bağımlı yaşama ihtimallerini hesaplamaya çalışma. telefonunuza cevap vermeyen eşin, aile üyelerinin bir arabanın altında feci şekilde can vermiş olduğu düşüncesiyle uyuşmak, düşündükçe yaşamanın ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu daha çok idrak edip panik atak geçirmek.
    ciddi hastalıkları olduğu halde durumunu önemsemeyen, bu sayede yaşam kalitesi düşmeyen insanlara gıpta ile bakarken, ne kadar çabalarsan çabala bir gün o insanlardan olma ihtimalinin olmadığını bilmek.

    kimi insanın genlerine işlenmiş evham. dünyaya gönderilirken herkese verilen farklı meziyetlerin yanında, bizler için de "ya buna da evham diye bir şey verelim, dünyada her şey hakkında endişe edecek birileri olmazsa soğukkanlı insanların değeri anlaşılmaz" kararı verilmiş sanki. çevrenizdeki evhamlı insanlara anlayışlı davranın, emin olun bir çoğu nedensiz baş dönmelerinin, nedensiz kalp çarpıntılarının peşinde gezinip durmaktansa, ilaç tedavisiyle çözülebilecek tanısı konmuş bir hastalığa sahip olmayı tercih ederler. en azından savaştığın şeyin ne olduğunu bilmek bile, verilmiş bir ödüldür insana.
hesabın var mı? giriş yap