şu ana kadar tanıdığım en iyi annelerden birisi olan
neşe akkerman'ın evlat edinmeyi düşünen aileleri cesaretlendirmek için yıllar öncesinden yazıp paylaştığı evlat edinme öyküsü:
sevgili dostlarım,
adım neşe akkerman, 37 yaşındayım ve 5 yıldır sevgili eşim bedri ile evliyim. evliligimizin ilk aylarında başlayan bir çocuk özlemiyle hamile kalmam için çabalarken, bir gün bacaklarıma vuran dayanılmaz bir ağrı ile doktoruma gittim. doktorum daha önce hiç duymadığım “ ‘ectopic’ gebelik olmuş” dedi. apar topar ultrason çekildi ve evet hamileydim ama bebeğim tüpte sıkışıp kalmıştı ve acil olarak ameliyat ile tüpüm alınmalıydı. tam anlamı ile yıkıldım. 20’li yaşlarımın başından beri çocuk sevgisi ile bir gün çok kalabalık bir ailem olması için yanıp tutuşan ben, şimdi böyle bir şanssızlıkla karşı karşıyaydım. doktorum 25 yaşında olduğum apandisit ve miyom ameliyatında yapılan tahribat nedeni ile tüplerimde zedelenme olmuş olabilecegini söyledi. ve bundan sonraki hamileliklerimin ilk iki ayı çok yakından izlenmesi gerektiğini ekledi.
aradan iki yıl geçti ve ben yine hamile kaldım ve kan testleri ile hcg izlenmeye başlandı. doktorum bize çok sevindirici müjdeyi verdi hamileydim ve ikiz bekliyordum. ultrasonda ektopic gebelik görülmüyordu ve hcg sonuçları çok iyi çıkıyordu. dünyalar bizim olmuştu. bedri bana “çocuğunuzu beklerken sizi neler bekler” diye bir kitap hediye etti ve her gün onu okumaya başlamıştım. doktorum kanser tedavisi olmak için yurt dışına gitti ve ben mutlu mesut onun ekibine devredildim.
kısa bir süre sonra, bir sabah kanama başladı ve hemen doktorları aradım, yat dediler yattım ama ertesi gün hala sürünce hastaneye gittim. kusura bakmayın düşük olmuş dediler ve kalan tüpte ektopic gebelik var dediler. dünya yarıldı ve ben sanki öldüm o anda. bu sefer ameliyat yoktu bir ilaç ile o hücreyi kurutup attırdılar. doktorum “tekrar hamile kalmayı dene, hiç belli olmaz sağlıklı olabilir” dedi ve 1 sene kadar hamile kalamayınca depresyona girmeye başlamıştım ve tüp bebek için araştırmalara başlamaya karar verdik. araştırmalarımızı yaptığımız sıralarda 17 ağustos depremi oldu ve bir çok çocuk annesiz kaldı. televizyonda onları izlerken bedri bundan etkilenip sosyal hizmetler il müdürlüğünü arayıp evlat edinme ile ilgili bilgi almış. bana görüşmesini aktardı ve çok hoşuma gitti bu fikir ama kendime ilk başta güvenemedim.
tam karar verebilmek için o sıralar bakıcı arayan yakın bir arkadaşıma benim çocuğuna bakmak istediğimi söyledim. böylece başka birinin çocuğuna sabırlı ve sevgi dolu bir şekilde katlanabilirmiyim görecektim. bir yıl boyunca sabahları 6’da kalkıp arkadaşımın evine gittim. o yıl sonunda kesin kararımla sosyal hizmetlere başvurumuzu yaptık. çok düşündükten sonra iki kardeş istemeye karar verdik. bunun nedeni de her ikimizin kardeşlerinden kuzen olmayacakdı ve bize birşey olduğu takdirde iki kardeş birbirlerine daha iyi destek olabilirlerdi. hem iki kardeş daha güzel oynar ve birbirlerine arkadaş olurlardı.
tüm formalitelerden sonra 3 yıl bekleme listesi olduğunu söylediler ve biz beklemeye başladık. ilk müracaattan itibaren ben odalarında yapmak istediğim hazırlıkların listesini yaptım ve o eylül ayından itibaren odalarını hazırlamaya başladım. çevremizdeki yakınlarımız çok erken olduğunu ve acele etmemem gerektiğini söyleyip durdular ama ben kulak asmadım hiç birine. zevkle, becerilerimi kullanarak odalarını hazırladım ve her yaptığım yenilikten sonra sosyal hizmetler danışmanımı arayıp haber verdim. danışmanım çok yardımcı oldu ve her aradığımda sıkılmak yerine bana moral verdi önerilerde bulundu. mesela oturduğumuz ev çok küçük bir teras dairesiydi ve çocuklarımın odasını iyi değerlendirmem için ranza tavsiye etti. ben öyle güzel bir oda hazırladım ki merak edip geldi ve “bu odada üç çocuk bile bakabilirsin sen” dedi. “o kadar çok alamayız bize iki yeter” dedik.
yılbaşı geldi geçti ve şubat’ta daha 5 ay olmuştu başvurumuzu yapalı, doğum günümde danışmanımla konuştum ve bana “ neşe üç kardeş var ve tam size uygun kardeşler lütfen düşünün ve onları görmenizi isterim” dedi. heyecandan elim ayağım tir tir titredi. o akşam yemeye çıktık ve hayatımızın en güzel ve en anlamlı kararını verdik. evet onları görmek istiyorduk ve alacaktık. ilk müracaat ettiğimizde bize 3 kere çocuk görme hakkına sahip olduğumuzu söylemişlerdi ve biz baştan ilk gördüğümüz çocukları alacağımıza karar vermiştik zaten, olay yalnızca 2 yerine 3 için gerekli hazırlıkları yapmaya kalmıştı. bize verilen bilgide 4 yaşında ve 2.5 yaşında iki kız ve 5 aylık bir oğlan dendi. hemen bebek için yatak ayarladık ve gerekli eksikleri tamamlamaya çalıştık. çocukların gerekli kağıt işlemlerinin bitmesini sabırsızlıkla ve heyecanla bekledik ve 12 mart günü danışmanımız ertesi gün onları görmeye gittikten sonra kabul edersek alabileceğimizi söyledi. o gece kaç dakika uyuduğumuzu hiç hatırlamıyorum.
13 mart sabahı doğum yapmaya hastaneye gidiyormuşum gibi heyecanlı ve anlatamayacağım kadar mutluluk doluydum. çocuk esirgeme’de bizi müdürün odasına aldılar ve çocuklarım içeriye yanımıza alındığı an gözlerim doldu ve nefesim kesildi. tanrı bana 3 tane birbirinden güzel çocuk hediye yollamıştı.
sevgili dostlarım, onlarla geçirdiğimiz her gün için tanrıya şükrediyoruz ve çok mutlu bir aile olduk. tabi ki zor yanları var ama onlar her ailenin atlattığı zorluklar. her tür duygumu ve deneyimimi sizlerle paylaşmak beni mutlu eder ve evlat edinme yolu ile anne, baba olmuş, evlat edinmek isteyen kişilerle paylaşmak isterim.
sevgilerimle,
neşe akkerman