• bakmadım, bakmadığım için çok pişmanım.
    tek tesellim ise imza aşamasına varmadan bu işi bitirmiş olmak. öyle ki bundan sonra hayatıma birini almaya karar versem önce kendisine değil ailesine bakarım.
    kendi yaşadıklarım çerçevesinde naçizane birkaç öğüdüm olacak, bazıları aşırı materyalist ve duygusuz gelebilir ama belki buraları okuyan, uçurumun kıyısındaki birilerine faydası olur:

    1- anne baba.
    klişe ama kesinlikle bakılması gereken ilk şey ebeveynler eğitim, kültür, ortak değerler, ekonomik seviye açısından birbirine denk mi? annenize oturup keyifle 2 laf edemeyeceği birilerini “dünür “ diye nolur dayatmayın. anne-babalarınız sizi cahil cühela takımının ettiği dangalak lafları -sırf sizin hatırınıza- alttan alan taraf olmak için büyütüp bu yaşa getirmedi.
    aynı şekilde siz aile olarak karşı tarafa göre görgü, kültür, eğitim açısıdan fazlaysanız ve buna karşılık ekonomik olarak onlar sizden yukarıdaysa tablo daha da kötüleşebilir.

    2- kardeşler.
    sevgiliniz/eş adayınızın kardeşleri varsa bunlar nasıl karakterler? eğitim düzeyleri ne? sorumluluk sahibi, işi gücü olan bireyler mi? evli iseler tüm sorumlulukları dışarıdan desteksiz götürecek kapasitedeler mi? yoksa 3 kuruş maaşıyla birkaç çocuk yapmış tipler mi? yetiştirdikleri çocuklar nasıl, yaşları büyük olanların kendilerini kurtarma potansiyelleri var mı?
    evli kardeşlerin ortak ebeveynlere olan ilgisi-sorumluluk alma düzeyi nasıl? ailenin tek bekar kalanı müstakbel eşiniz ise maddi-manevi tüm konularda ihale ona mı kalmış, yoksa kardeşler üstlerine düşeni her zaman yerine getirmeye hazır ve bekar kardeşlerine karşı adil mi?

    3- kardeşlerin eşleri.
    kadın/erkek fark etmez, bu karakterler kendi ayakları üzerinde durabiliyor mu? eğitim düzeyleri ne? hiç çalışma hayatları olmuş mu? allah korusun eşinizin kardeşine bir şey olsa tabi ki verilmesi gereken düzeyde sınırlı bir dış destek+ kendi çabasıyla ailesine sahip çıkabilir, ihtiyaçlarını görebilir mi? dirayetli durabilecek, gururlu bir karakter mi yoksa maddi-manevi komple aileye veya size bağımlı mı olur?
    aynı şekilde bu insanların geldiği kültür yani aileleri de önemli bir faktör. eşinizin kardeşi, kendi eşinin ailesindeki anormallikler yüzünden huzuru kaçtığında yine sizin kapınızı çalacaktır.

    “nişan ne ki yeaa, eskiden sevgililer sokakta rahat gezemedikleri için uydurulmuş bir kılıf ne gerek var nişanlanmaya” kafasında biriydim, verilmiş sadakam varmış da nişanlanmışım. yıllarca göremediklerimi 6 ayda gördüm.
    şunun şurasında sağlıklı ve kaliteli yaşayacağımız yaşam süresi belli. göz göre göre başınızı yakmayın.
  • öncelikle sevdiğiniz kişinin ailesine önceden bakmak gibi bir durumunuz olmuyor, maalesef. çünkü siz maddi manevi bir kişi ile evlilik düşüncesine girene kadar işler çoktan ilerlemiş oluyor.
    fakat şu var ki; benim "artık" çok dikkat ettiğim bir mevzu: ailesinin görgüsü ve kültürü.. sokakta, herhangi bir ortamda asla iletişim kuramayacağın veya sohbet etmek istemeyeceğin kişi/kişiler ile mecburen görüşmek durumunda kalmak seni ölmeden mezara sokabilir. eşinin ailesi olduğu için saygı duymak zorunda olmak onların da size bu şekilde davranmasını gerektirmektedir. sınırı çizemeyen, kendine "gelin/damat" arayan aileler ile mutlu olmanız mümkün değil.. hele ki doğduğu ev kaderi olan, bunun içerisinde debelenip sorgulayan, ebeveynlerinin yanlışlarını irdeleyen kişi bir gün gerçekten ailesi gibi davranmaya başladıysa..
    şanslı iseniz imza atmadan bu gerçek yüzünüze bir şekilde çarpar... ama şanssız iseniz.. geçmiş olsun diyebiliyoruz sadece..
  • üzücü bir detay değil, gayet normaldir. ailesine bakmadan evlenince , bilmeden palu ailesine damat yada gelin olabilirsiniz. palu ailesinin veya benzeri bir ailenin parçası olabilirsiniz. öyle gerilim filmi gibi hayata hevesiniz varsa, ailesine bakmak işinize bile yarar. haaah lan, tam bana göre dersiniz.

    not: palu ailesini küçümsemek amacıyla yazmadım örnek amacıyla kullandım.

    edit: bir lüzumsuz kelime atıldı.

    not2: arkadaşlar, insanların iç dünyasında açığa vuramadığı saplantılar olduğunu çoğumuz biliyoruz. yukarıda belirttiğim gibi sadece örnek amaçlı kullandığım palu ailesi, görünen, bilinen vakalar sarmalının yaşandığı bir örnek aile. benzeri olmadığını mı sanıyorsunuz. ayrıca palu ailesini nasıl küçümsersin diye mesaj atan arkadaşlar, sizi anlıyorum. o yüzden ilk not kısmını yazdım. ameli ne olursa olsun, insanları küçümsemek benim haddime değil. suç varsa, adalet mekanizması da var. gerekeni yapar. önemli olan gizli kalmaması. yani açığa çıkması.

    ne kadar gizli ve daha karmaşık skandalların yaşandığı olaylar vardır açığa çıkmamış. kim bilir?

    debe editi: sözü, iran sınırına yakın bir bölgede görev yapıp, sesini buralarda duyurmaya çalışan idealist bir öğretmenimizin şu (bkz: #127489607) yazdıklarına bırakıyorum.
  • sevdiğim insana odaklanıp, ailesini göz ardı etmiş olmam benim tam 6 seneme mal oldu. bütün her şey ama buranın altını özellikle çiziyorum her şey, kişide ailesinin birebir yansıması. ne kadar kendini geliştirse de kendisini süsleyip püsleyip kamufle etse de armut dibine düşüyor. önce ailesine bakmakta büyük bir fayda var.
  • kesinlikle olması gerekendir. hiç öyle benim aşkım başka, şöyle böyle hatta aşkınızın benim ailem işte napcan gibi konuşumlarına da hiç aldırmayınız. zira aşkınız eninde ve sonunda mutlaka ailesinin ayarlarına geri döner. onun için ailesinin tüm yaşam ve düşünüm şekillerini anlamaya ve görmeye çalışınız. özellikle de annesi çok önemlidir.
  • eğer aile kürtler gibi aşırı kalabalık olup birbirlerine sürekli gidip gelen, yerli yersiz evimde kalmak isteyen, habire hizmet bekleyen ve arıza çıkaran ya da balkan göçmenleri gibi* bir arada oturmayı şart koşup, yine habire gidip gelen ve arıza çıkaran tipler değilse ben aileye bakmam.

    sözüm her balkan göçmeni ve kürtlere değil. ama malesef bu adamlar ağırlıklı olarak böyle. biz karadenizliyiz, birbirimizi sadece cenaze, düğün ve bayramlarda görürüz. karadenizde evler dahi birbirinden uzağa kurulur. iç içe olmak insanı bayar. babam yalan söyleyerek misafir savan bir tip. düşünün bu kültürdeki adamın bir arnavutla falan evlendiğini. işte o noktada aile mecburen önemli oluyor. haftanın 3 4 günü birbirindeler. kan çıkar kan!!!
  • yapılması gereken fakat yapmadığım eylem . resmen pişmanlık.
    ailesine baksaydım muhtemelen evlenmez ve daha mutlu hayatlar yaşayabilirdik.
    eğer ailesine baksaydım , uzak olmak için jüpiter'e taşınalım derdim. baksaydım eğer , bu aileye adım dahi atmam derdim.
    baksaydım eğer , gece yarısı çat kapı kapı " dayı , annem seni çağırıyor"larla kapıma dayanma ihtimallerini, hafta sonu erken saatte uyandırma pahasına "sizde falan-filan var mı , alabilir miyim" yüzsüzlüklerini , kapıyı açınca içeriye kafayı uzatmaları ve " aaa x mi aldınız" densizliklerini, boktan kurtulmayan burunlarını ve insanların özel hayatlarını yok sayma huylarını görür "seninle olamayız biz" derdim. ortada bir evlilik de olmazdı haliyle.
    ama bakmadım .yani baktım da baktığım şeyi göremedim. o bambaşka biri diye düşündüm. o kadar çamurun çirkefin arasından sıyrılmış da bana gelmiş dedim.
    sıyrılamamış. sıyrılamadan gelmiş. armut dibine düşer ya hani, heh işte aynen öyle. bencilliğini ve umursamazlığını ailesinden almış.
    sevmiyor muyum ? seviyorum. yanlış anlaşılmasın canımdan çok seviyorum ama ailesini de benzin döküp yakma isteğimi geçirmiyor sevgim. ona kızgınlığıma sebep olan ailesini ilelebet görmeyeceğim bir yere kaldırmak istiyorum . evliliğimin devamı için.

    evlenmeden önce aileye bakılsın ve büyük resim görülsün. kafanıza yatıyorsa atın imzayı. çünkü evlilikten sonrası , öncesi kadar pembe değil.
  • 21.yy türkiyesinde 2,5 yıllık ilişkimi bu sebep bitirdi. şöyle ki durumu hikayeleştirmek gerekirse; birbirini çok seven 2 kişi var ve 2 sene sonunda işler ciddiye binmeye başlar. o dönemde farklı mezheplerde kökenler olduğu öğrenilir ve karşı tarafın olmazsa olmazının bu etnik kökene eş vermemek olduğunu öğrenilir. bunun sonucu ailesini ezemeyen 2. kişi 2,5 yıllık çok sevdiği ve sevildiği insanı terk eder. sonuç olarak bu sürecin üzerinden 6 ay geçsede yürekler hala soğumamıştır. yani demem o ki bu kadar süre beklemeden karşınızdaki insanın hassasiyetlerini iyi öğrenin. kendinizi çok kaptırmadan bitirmek en iyisi.
    not: taraflardan biri doktor diğeri yüksek mühendis. statüler ve entellektüel seviye geleneksel eğilimleri bozmuyor maalesef.
  • yapılması gerekendir.
    ister kabul edelim ister etmeyelim, evlilik sadece sevdiceğinizle yapılmaz; keşke öyle olaydı ama öyle değil kesinlikle.
    ailenizi de resmen karşı tarafın ailesiyle evlendiriveriyorsunuz.
    siz, sevginiz vasıtasıyla eşinizle aranızda olan sorunları aşabiliyorken sadece çocuğunun mutluluğuna dayalı kurulmuş olan ailelerarası ilişki, pamuk ipliğine bağlı gibidir.
    bunca geveleme sonrası işin özü şudur ki
    "davul dengi dengine çalar."
  • aklima duyduğum şu sözü getirmiş başlıktır;avrupalının evliliği tango gibidir yalniz iki kişi arasındadır,türklerin evliliği halay gibidir gelen giden herkes karışır.
hesabın var mı? giriş yap