• 5 sene kendi isteğimle böyle bir ilişki yaşadım. baştan söyleyeyim eşcinsel değilseniz, çocuk istiyorsanız, sevgiliyle birlikte yaşamaya karşı bir aile yapınız varsa kesinlikle önermiyorum. çünkü sonunda olan kadına oluyor. bu coğrafya kadınlar için zaten zor bir de birlikte yaşamaya başlayınca işler daha da zorlaşıyor. en basitinden ayrılınca evi kim terk edecek, eşyalar ne olacak bunun gibi bir sürü sorunla uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. ben evi terk ettiğimde 3 ay sağda solda kalmak zorunda kalmıştım. resmen boşanmış bir kadın gibiydim. boşanmış kadının en azından belli hakları olur. bende o da yoktu. aldatılmıştım ve bu konuyla ilgili yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. bir sürü borca girdim. hayatımı yeniden inşa etmek zorunda kaldım. şimdi geçmişe dönüp baktığımda diyorum ki ‘ ne gerek vardı ? ‘ o taşınma ve yeni bir hayata başlama süreci bana maddi manevi müthiş zarar verdi. ne güzel mis gibi tek başıma yaşıyordum. kabul ediyorum gençliğin verdiği cesurca alınmış bir karardı. ama o karar hayatımdan rahat iki seneyi aldı götürdü. sizlere tavsiyem hiç böyle maceralara girmeyin. bu kadın için de erkek için de geçerli. günün sonunda kimin ne bok yiyeceği belli olmuyor. çünkü zamanla siz de değişiyorsunuz, karşınızdaki insan da değişiyor. kısacası kafanızda evlilik planı yoksa yalnız yaşayın kimsenin hayatına ortak olmayın en güzeli.
  • kafaya bak, bir erkekle birlikte yaşamayı; onun yemeğini pişirmek, temizliğini yapmak, kadının etinden sütünden faydalanmak olarak görüyor. sanki kendisi de aynı şekilde "etinden sütünden" faydalanmıyor. çünkü onun için "oynaşmak" dediği tabir erkek keyif alırken veya almaya çalışıyorken kendisinin kan verir gibi yatması. çünkü o bir lütuf, karşı taraftaki ise onun "etine, sütüne" muhtaç.

    yemin ederim bu kadar basit kafalar gördükçe karşıma çıkan kadınlara minnet duyuyorum. isabet olmuş kardeşim sana kimsenin ilişmemesi.
  • ben erkeklerin bu isteğini bir kadın olarak yanlış bulmuyorum. aslında kadın ve erkek için o kadar faydalı ki özellikle genç yaşlarda.

    ama bir kadının böyle bir hayatı reddetmesini de yadırgamıyorum. hatta bir adım ileri gidiyor yadırgayanları aptal buluyorum.

    bu kadınları bu hale getirenler yine erkekler. şimdi "femünüksün" bilmem nesin diyecek çok çomar olacak ama öyle.

    kadınları evlenmek, anne olmak, aile kurmak istediği için aşağılıyorsunuz ama sadece sözlükte bile 30 yaşını geçip evlenmediği için ağır hakaretlere, aşağılamalara maruz kalan kadınlar elbette bu ağır söylemleri duymaktan mutlu değil. sırf sevgilisiyle yaşayıp 30 yaşına geldiği için "gençken her haltı yiyip 30 yaşına gelince evlenmek iste yok öyle gahpeee sen artık toplumun ortak malısın" mesajı veriyorlar kadına. bana istisna demeyin ben her gün farklı kişilerden buna benzer mesaj görüyorum. cinselliğini özgürce yaşayan kadın toplum nezdinde aile kurmayı haketmeyen kahpe muamelesi görüyor. toplum değişmiyor. bunu gören aileler kızlarını korkudan çocuk yaşta evlendirmeye kalkıyor. sonra malın biri gelip nişanlısını öldürüyor.

    bugün kadın cinayetlerinin arkasına baksanız bir çoğunda "piç olduğu için evlenilen serseri erkek" değil, kızının namusu kirlenmesin diye çocuk yaşta ya da hak bilinci oluşmadan evlendirmiş baba görürsünüz. çünkü çevreyi o baba da görüyor. o söylediğiniz lafları o baba da duyuyor ve hatta kendisi de söylüyor. sözüm ona kızını ve daha önemlisi kendini koruyor.

    bu süreçte kadın kesiminin en azından eğitimli olanların tek hatası evlilik sürecinde abartılı şeyler istemesi* ve süreçte müstakbel eşine maddi manevi destek olmaması*

    onun dışında kadında zerre suç görmüyorum ben. herkes kendini korumaya çalışıyor bu vahşi insanların tünediği ülkede. afganlar, suriyelilerin ve zengin arapların bastığı ülkede gelecekte daha iyi olmayacak.
  • bir erkek olarak bu konuda birkaç itirafta bulunayım.
    aslında bu tür bir yaşam mantıksız değil, hatta evlilikten çok daha sağlıklı. ilişkiyi olması gerekenden daha güçlü ve bağlayıcı yapması gerekir.
    fakat bu toplumda yetişmiş erkeklerin büyük bölümü, bu türden bir ilişki yaşayan kadına zamanla saygısını kaybediyor ve alması gereken sorumluluklardan kaçıyor. oysa böyle bir ilişki devlete olan sözle değil, kendinize ve karşınızda bulunan kişiye verdiğiniz bir sözdür. bunun farkına varamayarak işin ciddiyetini kaçırıyoruz.
    böyle bir toplumda ilişki içinde olduğumuz kadın bizimle yaşamaya başlayarak hem toplumu hem ailesini karşısına almış oluyor. bu nedenle; erkek olarak bizim sorumluluklarımız ve sadakatimiz evli bir erkeğinkinden çok daha fazla olmalı. ama yetişme tarzımız (çok büyük bölümümüz muhafazakar ailelerde yetiştik. kaldı ki çağdaş, modern aileler bile kızının bu türden bir birlikteliğine mesafe koyabiliyor. bunu çok defa yaşadım ve genelde kadınlar bu ilişkiyi ailelerinden gizlemek durumunda kalıyor) nedeniyle bunu klasik bir evlilik olarak göremiyoruz. bakış açımızı değiştirip bunun evlilikten çok daha güçlü bir ilişki olduğunu algılayabilmemiz gerekiyor. evli bir erkeğin aldığı sorumlulukların dışında topluma karşı, ailelere karşı daha güçlü durmamız hatta kadının aldığı sorumluluğu daha da hafifletebilmemiz gerekiyor.

    erkekler olarak çok yol katetmemiz gereken bir konu bu. çok daha derin ve uzun yazacaktım ama ekşi sözlükte çok az insan okuyor, çabaya değmez.
    son ve özet olarak; erkeklerin, bu tür ilişkilerin evlilikten daha büyük sorumluluklar gerektirdiğini anlamaları gerekiyor. devlete verilen sözden çok daha bağlayıcı ve güçlü bir söz verilmiş oluyor. öz saygısı olanlar ve kişiliğini geliştirebilmişler için söylemiyorum, onlar zaten ne demek istediğimi anladılar.
  • kadin yaptiginda ozgurlugune duskun, ozgur kadin oluyorken erkek yapinca kadinin etinden sutunden faydalanmak oluyor oyle mi?

    t: nafaka koparmak isteyen feminazilerin bokladigi erkektir, oyuna gelmez, sahada cevabini verir.
  • surekli nafaka nafaka diyorsunuz, once bir arastirin, oyle konusun madem. nafaka nedir? ekonomik bağımsızlığı olmayan kadınları tenzih ederim denmis. bak arkadaşım, kanun da tenzih etmis zaten. yasal olarak, bosanilan eşe (kadin veya erkek) verilen sey, yoksulluk nafakasidir ve bu da ancak o sirada gecinemiyorsa evlilik sonrasi yoksullasacaksa verilir. bu durum degistiginde vs. kesilir. bu para 500 tl gibi az bir paradir. bunun dışında çocuk var ise bosandiginizda çocuğun velayetini kim aldiysa, digeri cocuk için nafaka öder. karsi cikilanin, evlenelim de nafaka mi odeyelim diye konusulanin cocuga verilen bu nafaka olduğunu düşünmüyorum. zira çocugu bakmayacaksaniz zaten yapmayiniz. ekranlarda, gazetelerde, orada burada seyma subasi vs gibi insanlari görüp nafakayi ne sanıyorsunuz bilmiyorum ama anlasmali bosanmada protokolde böyle bir nafaka belirlemislerse bu acun ilicali ve seyma subasi'yi ilgilendiren bir konudur. yani kisileri ilgilendiren, geneli ilgilendirmeyen bir seydir. yasadaki yoksulluk nafakasi ile alakasi yoktur. nafaka nafaka diye agladiginiz, enayi miyiz diye konuşup durdugunuz sey bu 500 tl'dir. o da evlilik birliğinden ciktiginda es gecinemeyecek durumdaysa, gecinebilecek hale gelene kadar ödenir. ben evlilik kurumunun bu haliyle topluma zarar veren, gelismesini engelleyen, kisitlayici ve mutlaka degismesi gereken, cinsiyetci, gelenekçi, "kutsal aile" kalibina hizmet eden heteronormatif bir kurum oldugunu düşünüyorum. ama bu, var olan duzenlemeleri gormezden gelecegiz, kanunkoyucunun bu kurallari nicin koyduğunu görmeyeceğiz anlamina gelmez. nafaka, hele de kadin haklarinin bu derece yerlerde surundugu bir yer ve zamanda, gereklidir. çünkü evli oldugu kisinin calismasini istemeyen, ekonomik bağımsızlığını istemeyen, buna ragmen ev ici hizmet ve bakim gorevlerinin hepsini kadina yukleyen ve aslinda ucretsiz sekilde calismayi gerektiren bir cok evlilik vardir. 10 yil boyle bir sistemin icinde kalmis ve ciktiginda hicbir seyi olmayan insalari korumak adina kanun yoksulluk nafakasi duzenlemesi getirmistir. siz bu kosullarda bir evlilik yasamiyorsaniz eski ese nafaka odemezsiniz. ıstisnalar var, bazi kisiler tarafindan kotuye kullanim var diye ulke gercegini gormezden gelmek ve nafaka kalksin demek benim acimdan gercekten anlasilir bir bakis degildir.
  • evli olmayan birinin evli gibi yaşaması kadar andavalca bir şey daha görmedim.

    aptal mısınız aq.
    evli olmamanın en güzel yanı evli gibi yaşamıyor olmak zaten.
  • 2 sene evli gibi yasayip cocuk istedigimize karar verince evlendik . bana sorarsan bir bayan olarak son ana kadar acaba baska bir yolu olabilir mi diye cok dusundum , sevdigim adamla omur gecirmek icin bir imza sacmalikti , birde ayni evde yasamaya mahkum eden o “ zorunluluk ” hissi ile büyüsünün bozulmasi korkusu vardi icimde ve ona acildim , ona evlenmek istemedigimi soyledim ve cocuk karari ile harmanlanmis bu istek tabiki onu gulumsetti ve kisa keserek tabi evlenicez korkma dedi . ( esim amerikalı ve tr de yaşıyoruz ) . turklerden kaçı böyle yapardı emin değilim .

    suan 1 yıldır evliyiz ve 8 aylik hamileyim . evlilik beraber yaşama fikrinden daha guzelmis dedim hatta . daha da bir butunun parcasi hissetmeme sebep olan o cok asagilanan herkesin bin dert yandigi kurumun bende tesiri cok farkli oldu . 3 yil sonra bile , sadece tek bir bakisiyla ansizin kalbimin pit pit atmasini saglayan , o kontrol disi sey ne ise ask degil , daha otede bir yerde . belki de ortak yaşamı sırtlamanın verdiği sorumlulukla ilişkinin sizde uyandırdığı anlamlar değişiyo ve bunun bir devinim olduğunu anlıyosunuz , saygınız artıyor sevginiz gelişiyo , daha çok seviyosunuz hatta. evli olmasam sanırım bu ansızın gelen kalp çarpıntısını yaşamazdım .

    kendi tecrübemden ve şansımdan naçizane bir örnek sadece.
  • bu sözlükteki erkekler de kendilerini milyarder, gold diggerların vazgeçilmezi zannediyor , çok gülüyorum. sanki bütün dünya bunların üç kuruşluk maaşının peşinde, kadınların yegane amacı onlarla evlenip fakirlik sınırındaki maaşlarına ortak olmak.
    tanım: sizinle evlenmek istemiyorsa birlikte olunmaması, ekseriyetle birlikteliğin sonlandırılması gereken erkektir.

    edit: yatlarım, katlarım, milyon dolarlarım var diye mesaj atmayın, milyon dolarları olan da ekşide kendini bana kanıtlamaya çalışır, aynen.
  • bakın gençler. nikahlı da yaşanır nikahsız da yaşanır. berbaer de yaşanır ayrı evlerde de. insan olana nikah ya da yasa gerekmez.

    ama aramızda nikahsız yaşamı da evlilik kurumunu da suistimal etmeye programlanmış yiyici riyakar hayvanlar, kendini satanlar, evladını koz olarak kullananlar, ev içi emek sömürüsünün farkında olmayanlar, şuursuz şükürsüzler, kronik mutsuzlar, yaralı parmağa işemekten aciz tipler, mağdurları korumak için geliştirilmiş yasaları suistimal eden haysiyetsiz kadınlar evet kadınlar, başkasının hayatında sebep olduğu kaybı telafi sorumluluğu hissetmeyenler, zahmetsiz rahmet arayanlar, bulunca da "ne zahmetsiz oldu la bu" diye doğrudan zahmetsiz oluşuna burun kıvıran, ne sik aradığını bilmeyen beyinsizler, yoklukta satan, varlıkta kuduran tipler var.

    böyle götleri kadınıyla erkeğiyle ayırt edebilmek için sikik sokuk korkularının bedelini size fatura eden, derdi hem üzüm yemek hem bağcıyı dövmek olan tipleri elemeniz gerekiyor. yazılı ya da sözlü hiçbir sözleşme size bunu garanti etmez. ancak karakterleriniz ve kurduğunuz bağın ve iletişimin kalitesi bunu sağlayabilir. son kertede anlaşamadığınız konusunda anlaşabileceğiniz ve giderken dahi asaletle, adaletle, merhametle gideceğiniz ilişkiler kurun.

    kafasına esince çekip gidebilmek denmiş misal. o şekilde bir kira sözleşmesini dahi fesh edemez, iş yerindeki işinizi dahi yarım yamalak bırakıp gidemezsiniz.

    özetle sorumluluktan korkan, bağ kurmaktan korkan, kaybetmekten korkan, yaşamın kendisinden korkan kadınla da erkekle de olmaz.

    yeteri kadar sağlam bir insan olursanız sorumluluk denen şey size özgürlük gaspı gibi görünmez. olgun insanlar hem özgür hem sorumluk sahibi olabileceğini, hatta sorumluluk sahibi olmadıkça özgür olamayacağını bilir ve bunu inşa etmeyi hedefler. bilakis yerine getirmediği zaman kafese hapsolmuş gibi hissederler.

    bağlılıklar, sorumluklar ve seçimlerinin sonuçlarına katlanmak yetişkin doğasına ait seylerdir. ve yalnızca ergenlere zulüm gibi gelir.

    ergen harcar ama kazanmaz, tüketir ama üretmez, yer ama ödemez, yetişkin dünyasının özgürlüklerine özenir ama bedelini ödemekten acizdir, hem düşer hem ağlar. sctigi haltı temizlemez.

    buna benzemeye çalışıp bir de bununla övünmek gerçekten yeni moda ve mide bulandırıcı.

    minnak beyin turnusolu evlilik peşinde koşmak da, evlilikten kaçma peşinde koşmak da. iki taraf da mini çakal.

    niyeti temiz olanın böyle dertleri olmaz. o zaten kendine de becerilerine de güvenir. o imzaya ihtiyacı da olmaz, o imzayı gerekirse atacak cesareti de olur, o imzayı da yokluğunu da suistimal etmeyecek ve ettirmeyecek kadar haysiyetli olur.
hesabın var mı? giriş yap